Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

“Danıştay’a kadın başkan” Seksizme bir örnek daha…

Danıştay Genel Kurulu, tek aday olan Zerrin Güngör’ü yeni başkan seçmiş, Zaman gazetesi haberi şöyle veriyor:

Danıştay'a kadın başkan

Evvelce blogda Kadın filozof, tamam da mevzu başka sanırım!“DişiAslanlarVeAslanlar KarşılıklıTakipleşiyor” seksist bir hashtag mi?, Yeniden kadına pozitif ayrımcılık meselesi, “Kadın”a jiletli saldırı başlıklı yazılarda ve Kadının Ataerkil Zihniyeti İçselleştirmesi (I, II, II) başlıklı yazı serisinde irdelediğim dilde seksizmin kayda değer bir örneğiyle karşı karşıyayız. Soru basit: Danıştay’a bir “erkek” başkan seçilseydi, Zaman “Danıştay’a erkek başkan” haberi yapacak mıydı? Problem sadece Zaman’ın da değil, konu çoğu haber sitesinde aynı başlıkla haber olmuş. Bkz. http://goo.gl/lqyto.

Söz konusu haberde cinsiyetin vurgulanışını “ilk” defa bir kadının Danıştay’a başkan oluşuyla açıklayabilecek olanlar olabilir, ki bu doğru değil, zira aynı makam başka kadın da (Sumru Çörtoğlu) görmüş. Bkz. http://goo.gl/Sq3Vq. Kaldı ki Zerrin Güngör ilk Danıştay başkanı olsaydı, belki “Danıştay’a ilk kadın başkan” gibi bir haber başlığı tercih edilerek “ilk”lik durumuna vurgu yapılabilirdi. Böyle bir durumda dahi “ne yani, bir kadının, ilk kez dahi olsa, Danıştay başkanı olmuş olması haber midir?” diye sorabilecek kuşkucu feministler olabilir. Buna da kısmen hak verebilirim, zira “ilk”lik durumunda, haber değeri taşıyan bir yön vardır, bu haberle söz konusu ülkede bir kadının “eşit koşullarda” yükselebilme imkanına erişemediği vurgulanabilir, haber bilinçlenişin bir aşaması olarak görülebilirdi. Hele ki kadınların yükselip yönetici olmakta zorluk yaşadığı ülkelerde bu bir ihtiyaç olarak bile yorumlanabilir. Bu konuyla ilgili bkz. İnci Parlaktuna, “Türkiye’de Cinsiyete Dayalı Mesleki Ayrımcılığın Analizi”, Ege Akademik Bakış, c.10, s.4, Ekim 2010, ss.1217-1230.

Türkiye’de kadınların sadece yüksek mevkilere ulaşma konusunda değil, neredeyse her alanda seksist ayrımcılığa uğradığını gördüğümüzden, daha da önemlisi dişi kimliklerinin çocukluktan itibaren ne tür sıkıntılar yarattığını, yaşamsal alanlarını nasıl daralttığını biliyorken Zaman’ın ve diğer sitelerin söz konusu haberi veriş şeklinde seksist ruhu bulup çıkarmak fazlasıyla detay ya da lüzumsuz görülebilir. Ancak kanaatim o ki, patriyark düzeninde seksist dilin hem bireysel hem toplumsal potansiyeli ve enerjisi kadınların karşılaştığı yaşamsal engellerin dışavurumu olduğu kadar tetikleyicisidir. Haberi yazan kişi baskın bir güdüyle Danıştay başkanının “kadın”lığına vurgu yapmamış olabilir, ancak son kertede bilinçaltına gömülü olan “bir kadının Danıştay başkanı seçilebilmiş olması” durumunu yadsıyan ayrımcılığı, yüksek perdeden “haber değeri taşıyan bir olgu olarak” dışavurulduğunda, okuyucularda da aynı saklı seksist ayrımcılığın dışavurulabileceği düşüncesini doğurabilir. Okuyucuda seksist ayrımcılığın açıkça dışavurulmasına neden olmasa da, bir kadının böyle yüksek bir mertebeye gelmesini şaşkınlıkla karşılama hali, aynı doğrultudaki saklı bir mesaj olarak bir sorun değil midir?

Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, bence sorundur.

@addendum: Hemen bir arkadaşımız şöyle sordu: “İlk değil de, Danıştay’da az rastlanan bir durum olarak okursak kadın başkan vurgusu yine de sorunlu mudur?” Bence sorunludur. Şuradan da bakılabilir: Ekşi’de ve başka yerlerdeki yorumları incelediğimde, bir kadının Danıştay’a başkan olabilmesini mutlulukla karşılayanlar bile gördüm. Aslında bu mutluluk bile çalışan ve kariyerinde yükselen kadının toplumda kodlanışına ilişkin bir ipucu veriyor. Burada “Danıştay’da başkan olan kadın” tamlaması, özellikle de dinin kadına kapalı bir yaşam tarzını dayattığını kabul eden zihniyetin kamu yaşamında egemen oluşuna bir tepki olarak mutluluk anlamı içeriyor. Ancak bu mutlulukta dahi masum olmayan bir şey var; o da, kanımca kadının -erkeklerle eşit düzeyde olan- salt bir birey olarak değil, üzerine siyasî ve sosyo-kültürel anlamlar yüklenerek kodlanmayı gerektiren başka bir tür olarak lanse edilmiş olmasıdır. Bir erkeğin Danıştay başkanı oluşunda da başka türden siyasî ve sosyo-kültürel anlamlar olabilir, ancak bu anlamlar erkeğin eril kimliğini ne derece bastırıyor, ona bakmak lazım. Oysa “Danıştay’da başkan olan kadın” tamlamasında kadın artık kadınlığından ve insanlığından çıkmış, hayret edilesi ya da başka bir amaçla övülesi/yerilesi bir kimlik kazanmış olur. Problem burada.

2 comments on ““Danıştay’a kadın başkan” Seksizme bir örnek daha…

  1. Reblogged this on halleluyeah.

  2. Geri bildirim: Kadına karşı şiddet vs insanlığa karşı cinayet | jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)

Yorum bırakın