Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Akron: Eskiçağ Yazıları dergisinin 10. sayısı çıktı!
İçinde “Seneca’nın Mektuplarında Bilgenin Toplumsal Karakteri” başlıklı bir makalem de bulunuyor. (s.191-218)
Makalemin Giriş yazısı şöyle:
“Stoacılık bir bakıma, kurucusu olan Citiumlu Zenon’dan (İ.Ö. 334-263) beri genel olarak insanı toplumsal bir varlık olarak görüp toplumsal sorunlarla ve politikayla ilgilenen ya da politikayla ilgilenmenin yanlış ve zararlı bir tercih olmadığını düşünen filozofların öğretisidir. Şüphesiz tüm Stoacılar her konuda baştan sona aynı düşünceyi savunmamıştır, ancak farklı dönemlerde farklı şekillerde dile getirip tartıştılarsa da, kinik felsefenin etkisiyle mevcut kent-devlet düzenindeki toplumsal ve politik yapıya eleştiri getirmeleri ortak özellikleridir. Bu bağlamda toplumların tanrıları, adaleti, yasaları ve ideal bilgeliği yanlış anladığı varsayımından hareketlenirler. Farklı dönemlerde ve toplumlarda yaşayan Stoacılar kimileyin hayalî, kimileyin gerçekçi bir çizgide revizyonist ya da devrimci bir toplum anlayışını savunur.
Yukarıda özetlenen anlayışın merkezinde yer alıp bireye nihaî bir hedef olarak sunulan Stoacı ideal bilge varsayımı da genel olarak dar dünyevî ihtirasların esiri olmuş, dolayısıyla kendisine doğa tarafından bahşedilen aklını devre dışı bırakarak evreni kusursuz bir şekilde yöneten kutsal aklın bir parçası olduğunu unutmuş insanlara bir tepki olarak tasarlanmıştır. Bu Stoacı tasarıma göre, bilge, doğanın bir araya getirdiği insanlar topluluğunun, devletin ve bireyler arasındaki ilişkilerin yine doğanın rehberliğinde doğru ve yanlış tavırları belirleyen birtakım ilkelere göre düzenlenip idare edilmesi gerektiğini bilir. Bilge sadece bu bilgiye sahip olduğu için “bilge” değildir, aynı zamanda diğer insanlara örnek teşkil edecek şekilde, bu bilgisini aktif olarak yaşama dökmesi gereken bir figürdür, başka deyişle bilgenin aktif yaşama dönük toplumsal bir kimliği de vardır. Bu kimlik üzerine farklı Stoacıların farklı görüşleri olması şaşırtıcı değildir, biz bu çalışmamızda onlardan birinin, Roma İmparatorluğu döneminde yaşamış olan Stoacı filozof Lucius Annaeus Seneca’nın (İ.Ö. 4 – İ.S. 65), dostu Lucilius’a yazmış olduğu mektuplarda beliren bilgenin toplumsal karakterini çözümlemeye çalışıyoruz. Bunun için tüm mektuplarını inceledikten sonra tespit ettiğimiz üç toplumsallık ölçütüne, üç ayrı bölümde odaklanıyoruz. Bu bölümlerden ilki bilgenin genel olarak avamla ilişkisini ve kendine çekilmesi olgusunu, ikincisi bilgenin bir dosta ihtiyaç duyup duymadığı sorununu, üçüncüsü ise Cato örnekliğinde karşılaştığımız bilgenin politikayla uğraşıp uğraşmaması gerektiği sorununu ele almaktadır.”
Önayak olması ve yönlendirmesi için Prof. Dr. Nalan Eda Akyürek Şahin’e teşekkür ederim.
Dergiyi Arkeoloji ve Sanat’ın resmi sitesinden satın alabilirsiniz.