Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Seneca, Doğa Araştırmaları

 Seneler önce Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken hocamızın verdiği bir yüksek lisans dersinden çıkarken, bana ayaküstü tezimde Seneca’nın Naturales Quaestiones‘ini çalışabileceğimi söyledi. Bu benim için makul bir öneriydi, zira o dönem sadece Eskiçağ’da değil aynı zamanda Renaissance’ta doğa felsefesi ve bilimi üzerine çalışıyor, sanırım Copernicus’un Göksel Kürelerin Devinimleri’ni çeviriyordum (hatırlayamadım, o vakit çeviri bitmiş de olabilir). En nihayetinde yine Çiğdem hocanın danışmanlığında yüksek lisans tezimi Seneca’nın bu eseri üzerine yazıp sundum ve kabul edildi. Demem o ki, eseri çevirmeye o dönemde başladım.

Eser Aristoteles ve Theophrastus’un eserjaguar_seneca_doga_arastirmalarileri başta olmak üzere, Seneca’ya model teşkil eden diğer Yunan örneklerinden farklı, zira Seneca da o filozoflardan farklı. Seneca bir ahlak filozofu olarak doğanın ve ondaki unsurların fiziksel yapısını inceliyor; dolayısıyla doğayı bilmek onun öncelikli hedefi değil, o doğanın bilinmesiyle sağlanacak olan ahlakî yararın peşinde. Seneca Stoa felsefesine özgü olan bu tavırla insanı başta ölüm korkusu olmak üzere birçok kötülükten kurtarabileceğini varsayar, zira ona göre insanı mutsuz kılan unsurlar doğadaki neden-sonuç prensibine dayalı olan ilişkiler yumağının bilinmemesinden kaynaklanan hatalı inanışlara dayanır. Örneğin bu yüzden yıldırımların doğal oluşum nedenlerini bilmek, onların baştanrı Iuppiter tarafından fırlatılmadığını anlamaya yeter. Eserde anlatılan, kitleleri toplu halde yıkıma sürükleyen deprem ve sel gibi doğa olaylarının da “doğal” nedenleri vardır, dolayısıyla bu olayları doğal nedenler silsilesi içindeki sıradan birer unsur olarak görmek onlar karşısında dinsel kaynaklı olan korkuyla titreme refleksini ortadan kaldırır.

Dahası Stoa felsefesine özgü olan Tanrı’yı evrensel akıl düzleminde doğayla eşitleyip, insana doğayla bütünleşmeyi salık veren düşünce tarzı da burada devreye girer: Nedenler silsilesinin dayandığı, yani causa causarum (nedenlerin nedeni) olan evrensel akıl insan aklının hedefi olmalıdır, Platon, Platoncular, Yeni-Platoncular ile Stoacıların bu ortak anlayışı kaçınılmaz olarak ruhçuluk düşüncesini doğurur, zira evrensel akılla eşitlenecek olan insanî akıl ile kast edilen odur: O bedenin zıddıdır, evrensel aklın doğayı yönetmesi gibi, insan aklı yani ruh da bedeni yönetir, o halde bedenin değil ruhun ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Varılan bu hedefin adı ise, Stoa terminolojisinde “bilgelik”tir. Bilgelik ona göre bedenin bitmek tükenmek bilmeyen aşırılıklarını görmezden gelip ruhsal gelişim sağlamak, başka deyişle ruh dinginliğidir.

Cumhuriyet Kitap ekinden

Cumhuriyet Kitap ekinden (1269, Haziran 2014)

Seneca Doğa Araştırmaları‘nı yukarıda özetlemeye çalıştığım doğa anlayışı üzerine inşa etmiştir. Yöntem olarak farklı filozof ve felsefe okullarının belli doğa olaylarına (genel itibariyle meteorlar, haleler, gökkuşağı, yıldırımlar, gök gürültüleri, şimşekler, su kaynakları, dolu, kar, rüzgarlar, depremler ve kuyrukluyıldızlar) ilişkin görüşlerini tek tek aktarıp yorumlamıştır. Bu yorumlama esnasında ortodoks bir Stoacı gibi davranmayıp eleştirel olmuş ve yeri geldiğinde Stoacıların açıklamalarıyla alay etmekten geri durmamıştır. Bununla birlikte yukarıda da söylediğimiz gibi bir ahlak filozofu olarak bilimsel açıklamaların başına, ortasına ya da sonuna ahlakî ve teolojik çıkarımlar yerleştirmiştir. Örneğin doğadaki yansımalardan bahsederken Roma’da yaşamış olan (blogda da bahsettiğimiz) Hostius Quadra adındaki bir zenginin daha fazla cinsel zevk uğruna nasıl aynalardan yararlandığını anlatır ve bunu bilgeliğin önündeki engellerden olan şehvet duygusunun bir örneği olarak yorumlar. Dolu ve karın oluşum nedenlerinden bahsederken de, dönemin Roma’sındaki kötü beslenme alışkanlığını eleştirme fırsatını yakalar, insanların midelerindeki yanmayı bastırmak için nasıl kar yediklerini ve bu alışkanlığın bazı uyanıklarca nasıl ticarî bir girişime dönüştüğünü anlatır. Kitapta bunlar gibi örnekler çoktur, esas olansa, yukarıda da söylediğim gibi, hedef olarak belirlenen Stoacı bilgeliğe ulaşmaktır.

Yedi kitaptan oluşan bu eseri çevirirken “L. Annaei Senecae Philosophi Opera Omnia. Ad Optimarum Librorum Fidem Accurate Edita. Editio Stereotypa. Tomus V. Lipsiae. Sumtibus et Typis Caroli Tauchnitii. 1832” künyeli Latince edisyonu temel aldım. (Daha önce “‘Naturales Quaestiones’in 1. ve 3. Önsözünün Çevirisi ve Analizi’, Kutadgubilig, 17, Mart 2010, s.27-64″ ve “Lucius Annaeus Seneca, ‘Naturales Quaestiones IV. Cp.I-II: Nil Nehri Üzerine’, Kutadgubilig, s.18, Ekim 2010, s.423-444″ künyeli çalışmalarda eserin başlıklarda geçen kısımlarının Türkçe çevirisini yayınlamıştım.)

Çeviriyle ilgili çok fazla anım var, daha çok geceleri çalıştım ama diğer çalışmalarda olduğu gibi bunda da birçok yerde konar göçer takıldığımı söyleyebilirim. Esas itibariyle teşekkür etmem gereken kişiler, Latin dilinde gözümü açtığım andan itibaren bana rehberlik eden hocalarım Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken ve Prof. Dr. Bedia Demiriş‘tir. Sonra gerek tezim, gerek yukarıda da künyesini paylaştığım önceki yayınlarım, gerekse bu çeviri için henüz yayınlanmamış çalışmalarını bile benimle paylaşan (bunu hayatım boyunca unutamam), Seneca’nın bu eseri konusundaki sayılı otoritelerden biri olan ve Teubner edisyonunun editörlüğünü yapan Prof. Harry M. Hine‘a karşılığını nasıl ödeyeceğimi bilmediğim bir borcum var. Elbette birlikte yürümenin ötesinde hiçbir yardımı ve desteği esirgemeyen Melike Çakan’a da…

Ayrıca çeviriyi yayınlamayı kabul edip içerikten kapağa kadar oldukça titiz bir çalışma yürüten Behlül Dündar’a, editörlük aşamasını satır satır yürütüp akılcı uyarı ve düzeltmeler yapan Özge Dinç’e ve onların nezdinde Jaguar Kitap ailesine teşekkür ediyorum. (Kitabın yayınevinin resmî sitesindeki sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.)

Dilinden mi, felsefî içeriğinden mi yoksa tez dönemim dahil uzunca bir süredir gündemimi doldurmasından mı bilmem, -belki de hepsinden- bu çalışma benim için oldukça anlamlı. Genelde kendi çalışmalarım için “bunu okuyun” demem (anneme sorarsanız genelde “okunmaz kitaplarla meşgul”muşum, Copernicus’la ilgili notlarımı okumaya çalışmak gafletinde bulundu) ama sadece Eskiçağ felsefesine ya da Stoa ekolüne ilgi duyuyorsanız değil, aynı zamanda yanlış tanıtılan ve inanışlara neden olan doğayla kavgalıysanız da bunu okuyun. Seneca diğer metinlerinde olduğu gibi bunda da ruh dinginliğine çağırıyor, uymak zor bu çağrıya ama en azından anlamak mümkün. Deneyin efendim.

Satın alma linkleri:

idefixD&Rimgepandoraevrensel kitappttkitapinkılap

Ayrıca bkz. Radikal Kitap’taki tanıtım.

Cumhuriyet Kitap’taki tanıtım.

2 comments on “Seneca, Doğa Araştırmaları

  1. Geri bildirim: Cato nezdinde Seneca’nın bilgesi siyasete bulaşmamalı mı? | C. Cengiz Çevik'in resmi sitesi

  2. Geri bildirim: Seneca’nın Ölüm / Deprem Tesellisine Kısa Bir Bakış | C. Cengiz Çevik'in resmi sitesi

Yorum bırakın