Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Ksenophanes, Fragmanlar: Bir veya Tanrı Üzerine (Sunuş)

Ksenophanes, Fragmanlar: Bir veya Tanrı Üzerine. Ed. ve Çev. C. Cengiz Çevik. Can Yayınları, Şubat 2022.
CAN YAYINLARI

Presokratik Felsefe Üzerine 

Erwin Schrödinger bir yazısında şöyle der: 

Antik Yunan felsefesi şu an bizi cezbetmektedir. Çünkü onların öncesinde ya da sonrasında dünyanın hiçbir yerinde onlarınki kadar gelişmiş, detaylandırılmış bir bilgi sistemi ve spekülasyon, bizi yüzyıllardır uğraştıran ve günümüzde de dayanılmaz hâle gelmiş ayrışmadan bağımsız biçimde kurulabilmiş değildir.[1]

Burada bahsedilen bilgi sistemi ve spekülasyon üretme geleneği, Yunan felsefe tarihinde genellikle “Presokratik” veya “Sokrates Öncesi” adıyla anılan bir dönemle başlatılır. Bu, antikçağda yapılmış bir adlandırma değildir. André Laks’ın son dönemde bu konuda yazılmış en önemli eserlerden birinde belirttiği gibi, bu adlandırma “modern bir yaratım”dır ve buna dair en eski kaynağımız, muhtemelen J. A. Eberhard’ın ilk basımı 1788 yılında yapılan Allgemeine Geschichte der Philosophie zum Gebrauch akademischer Vorlesungen başlıklı eseridir.[2] Bu eserde geçen “vorsokratische Philosophie” (Sokrates Öncesi Felsefe) adlandırmasından da anlaşılacağı gibi, felsefenin bu başlangıç dönemi Sokrates üzerinden tanımlanmaktadır. Ayrıca bu tanımlanmanın benimsenerek yaygınlaşmasında felsefe tarihçisi Zeller’in de rolü vardır, o Aristoteles’te veya sofistlerden önce değil, sofistler ile Sokrates arasında büyük bir ayrım olduğunu iddia ederek “Presokratik felsefe” kategorisini oluşturmuştur.[3] Zeller her ne kadar Hegel’in antik felsefeyi ele alış tarzını eleştirse de, ondan fazlasıyla etkilenmiştir. Zeller’in Yunan felsefesine ilişkin Hegelci bölümlemesi üç döneme ayrılır: Thales’ten sofistlere kadarki dönem Presokratik, Sokrates’ten Aristoteles’e kadarki dönem klasik ve MÖ üçüncü yüzyıldan antik dünyanın son bulmasına kadarki dönem Helenistik olarak adlandırılmıştır.[4]

“Presokratik felsefe” kategorisindeki düşünürlerin ne derece “filozof”, düşünce tarzlarının da ne derece “felsefe” olduğu, birbirlerine benzeyen ve birbirlerinden ayrılan yönleri, hem düşünürler hem de düşünce tarzları arasında kurulabilecek teorik ilişki türlerinin çeşitliliği tartışılmaya devam etmektedir. Bu kategorideki kişilerin filozof, “ilk filozof” veya bilge olup olmadıkları tartışılırken, kendilerinden sonraki filozoflara ama özellikle de dönüm noktası kabul edilen Sokrates’e kıyasla felsefe tarihindeki konumlarının ne olduğu da kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedir.[5]Nitekim tarihlendirme açısından düşünürsek “Sokrates Öncesi” adlandırmasının kendisi bile tartışmalıdır. Barnes’ın dikkat çektiği gibi, Sokrates MÖ 470’te[6] doğmuş ve 399’da ölmüştür, oysa “Sokrates Öncesi” adıyla anılan dönemde yaşamış olan filozofların bir kısmı (örneğin Anaksagoras, Parmenides ve Demokritos) gerçekte onun çağdaşlarıdır. Barnes “etiket iyi tutmuştur ve açıklığa kavuşturmak bir işe yaramayacaktır” diyerek bu adlandırmayı destekler[7] ve dönemin temel belirleyici niteliğine odaklanır. Altıncı ve beşinci yüzyılla tarihlenen bu dönemin temel belirleyici niteliği, var olan ve var olmayan, görünen ve görünmeyen her şeyin bir neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde açıklanabilmesi için doğaya gitmenin ve doğa olaylarını incelemenin gerekli görülmeye başlamasıdır. Nitekim Barnes, “ilk Yunan filozofu Miletoslu Thales (624-546), bir Güneş tutulmasını önceden bildiği zaman, felsefe başlamış oldu” der.[8] Yaygınlıkla kabul edilen bu “ani” başlangıç noktası 1907’de Cornford’un “sanki Thales gökten zembille inmiş de ‘Her şey sudan meydana gelmiş olmalı!’ diye haykırmış gibi” diyerek yaka silkmesine neden olmuştur.[9] Benzer bir karşı çıkışı Nietzsche’de görürüz, o da son dönemde Türkçeye çevrilen felsefe derslerinin birinde “Thales’ten önce filozof bulunmadığını söylemek kadar şu ya da bu ismin ilk filozof olduğunu söylemek de keyfîdir. Çünkü bir <filozof> tipi apansız ortaya çıkmaz” der.[10]

Guthrie üstü örtülü bir şekilde hak verdiği, Cornford’un yaklaşımdan bahsettikten sonra Diels’in ünlü Sokrates öncesi fragmanlarının (Die Fragmente der Vorsokratiker) 1934 tarihli beşinci baskısını hazırlayan Walther Kranz’ın Thales öncesindeki erken dönem kozmolojik, astronomik ve veciz yazılardan yaptığı derlemeyi önceki baskılardakinin tersine metnin sonuna değil, başına eklemesine dikkat çeker.[11] Başka deyişle, felsefenin başlangıç noktasını veya en azından evrene ve doğaya dair felsefî düşüncelerin kökenini Thales’ten önceki yarı dinsel yarı bilgece açıklamalarda bulmak mümkündür.

Örneğin Hesiodos’un Theogonia (Tanrıların Doğuşu) ile Erga Kai Hemerai (İşler ve Günler),[12] Miletoslu filozoflarla aynı dönemde ortaya çıkıp çıkmadığı tartışmalı olan başta Orpheus, Theagenes, Pherekydes, Musaios, Epimenides, Akusilaos, Kleostratos gibi yarı efsanevî yarı gerçek düşünürlerden kalan teogoni ve kozmogoni konulu fragmanlar mitolojik anlatıdan felsefeye bir köprü olarak görülebilir.[13] Bu aynı zamanda dinden, günümüzdeki sistematik yöntemi ve sınırlarıyla olmasa da, bilime kurulan bir köprüdür, zira yukarıda da bahsettiğimiz olayları açıklamak için “doğaya gitmenin ve doğa olaylarını incelemenin gerekli görülmeye başlaması”, kuşkusuz, bilim tarihinde önemli bir aşamadır.

Guthrie’nin de bildirdiği gibi “dünyayı mitsel ve doğaüstü terimlerle betimleyenler ile onu ilk kez doğal nedenler üzerinden açıklamaya girişenler arasındaki ayrımı öncelikle Aristoteles’e borçluyuz. Aristoteles öncekileri theologoslar (tanrıbilimciler), sonrakileri ise pysikoslar (fizikçiler, doğa araştırmacıları) ya da physiologoslar (doğabilimciler) diye anar.”[14] Yukarıda belirttiğimiz çekinceleri ve tartışmaları da göz ardı etmeden söylersek, buradaki ayrımın tam ortasında yer alan düşünür Thales’tir.[15] Felsefe bağlamında doğadan ilk bahseden odur,[16] Hippolytus’un aktarımında da geçtiği üzere, antik dünyada yaşayan bazı yazarlar onu ‘doğa felsefesi’ne (φιλοσοφία φυσική, philosophia physikê) girişen ilk kişi olarak görmüştür.[17] Bununla birlikte Thales, Antikçağ’da da öncelikle bir gökbilimci olarak bilinir ve övülür.[18] O göksel fenomenler ve tanrısal meseleler üzerine kafa yoran ilk Yunanlardan biridir.[19] Aristoteles onun, her şeyin bir ya da birden çok temel elemente (ἀρχή, arkhê) dayandırıldığı felsefe türünün kurucusu olduğunu söyler.[20]

Aristoteles’in perspektifinde önemli olan unsur şudur: Thales ve onun ardından gelen Anaksimandros ile Anaksimenes başta olmak üzere doğaya yönelen ilk filozofların “peşinde koştuğu bilgi hem hatasız hem de bütünü kapsayan bilgi, yani her şeyden önce nedenlerin bilgisi olmalıdır… Oysa mit kişisel terimlerle düşünür ve daha çok tikel olaylar için tikel nedenlere ihtiyaç duyar.”[21] Dolayısıyla evrenin ve onu oluşturan unsurların oluşumu, değişimi ve gelişimi üzerine tümel ve genel ilkeler belirlemek, bunun için de tanrıların keyfî istek ve buyruklarından ziyade doğadaki olaylar arasındaki doğal neden-sonuç ilişkisine odaklanmak Sokrates öncesindeki felsefenin temel belirleyici niteliği olarak görülebilir. Ancak doğal neden-sonuç ilişkisine odaklanma eğilimi sadece doğadaki olayların açıklanmasıyla sınırlı değildir. Bu bağlamda G. Naddaf’ın The Greek Concept of Nature başlıklı kitabında savunduğu teze göre, Presokratik filozofların çalışma alanları sadece “doğa araştırması” olarak adlandırılamaz.[22] Yazara göre Presokratik filozoflar Anaksimandros’un Doğa Üzerine adlı eserinden itibaren sadece (1) fiziksel alemin mevcut yapısını ve kökenini değil, aynı zamanda (2) insanların kökeni ile (3) toplumun doğuşunu ve gelişimini incelemiştir. Bu üç inceleme alanını sırasıyla kozmogoni, anthropogoni ve politogoni olarak adlandırmak mümkündür.[23] O halde doğaya yönelerek onu araştırmakla başlayan süreç, aynı “bütünü kapsayan bilgi” arayışıyla insanı ve toplumu araştırmayla tamamlanır.

Sokrates öncesi felsefeye dair kronolojik ve tematik bir özet oluşturmak istersek, ilk sırada bulunan Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes’in oluşturduğu eski İonya doğa filozoflarını, tüm oluş, değişim ve yok oluşu sayı mistisizmi ve ruh öğretisiyle açıklayan Pythagoras ve onun peşinden giden Himeralı Petron, Metapontumlu Hippasos, Krotonlu Alkmaion gibi eski Pythagorasçılar izler. Daha sonra astronomi, meteoroloji ve coğrafya gözlemleri yapmakla birlikte görecelilik öğretisiyle geleneksel dinî inanışları tartışmaya açan Ksenophanes gelir. Onun ardından gelen Ephesoslu Herakleitos, Elea ekolü kapsamında Parmenides, Zenon ve Empedokles yine oluş, değişim ve yok oluş konularıyla ilgili olarak hem doğal elementler hem de zaman ve hareket gibi olgular üzerine teoriler geliştirirler. Doğa gözlemleri yapan Anaksagoras, maddenin kökeni, sonsuzluk ve akıl üzerine fikir yürütmüş ve bir nevi bu çalışmaya temel oluşturan Atomcu felsefenin temelini atmıştır.

Sokrates öncesi felsefe ekollerinin ortaya koyduğu düşünceler ve yürüttüğü tartışmalarla ilgili en büyük sorun, o filozofların yazmış olduğu hiçbir eserin günümüze tam ulaşmamış olmasıdır. Filozofların yaşamları ve düşünceleriyle ilgili kaynaklarımız sonraki yazarların eserleri, doksografik ve ansiklopedik metinlerdir. Dördüncü yüzyıldaki Platon’dan MS altıncı yüzyıldaki Simplicius’a ve hatta John Tzetzes gibi Bizans yazarlarına kadar uzanan bu kaynakları şu şekilde özetleyebiliriz: Platon ile Aristoteles’in, eserlerindeki konularla alakalı gördükleri ölçüde yaptıkları alıntılar tarihsel açıdan ilk sırada yer alır. Platon’un alıntıları daha dağınık ve kısa olmakla birlikte, Aristoteles’in alıntıları uzun ve sistematiktir. Bu yüzden Aristoteles’i aynı zamanda bir “felsefe tarihçisi” olarak görmek de mümkündür, nitekim Guthrie 1957 tarihli bir makalesinde Aristoteles’i tam da bu yönüyle ele alır,[24] daha sonra meşhur “Yunan Felsefe Tarihi”nin Presokratik felsefeye ayrılan ciltlerinde haklı bir şekilde, aracı yazar kimliğine uygun olarak birçok defa Aristoteles’ten alıntı yapar ve onun bu konuda kendisinden sonraki yazarlar üzerindeki otoritesinden bahseder. Aristoteles’in öğrencisi olan Theophrastos erken dönem felsefe tarihi ve bazı Sokrates öncesi filozoflar üzerine eserler kaleme almış, bu eserlerden bazı fragmanlar günümüze ulaşmıştır, bunlar Sokrates öncesi felsefe için temel kaynaklarımız arasındadır.[25]Hatta Diels’e göre sonraki dönemlerde kaleme alınmış olan antik yazarların eserlerindeki Presokratik filozoflarla ilgili görüşler büyük ölçüde, Theophrastos’un günümüze ulaşmayan Doğabilimcilerin Görüşleri adlı eserine dayanmaktadır, yazar bu eserin temel içeriği yeniden oluşturulduğunda Presokratiklerin öğretileriyle ilgili güvenilir bir bilgiye kavuşacağımızı varsayar.[26]

 Bunlardan sonra Roma döneminde özellikle de Cicero ve Seneca başta olmak üzere farklı yazarların eserlerinde alıntılar bulunmaktadır. MS ikinci yüzyılda yaşamış olan tarihi ve deneme yazarı Plutarkhos’un Moralia’sında yüzlerce alıntı yer alır. Aynı yüzyılın sonlarında yaşamış olan kuşkucu filozof Sextus Empiricus’un metinleri özellikle de bilgi kaynakları ve duyuların güvenilirliği konusunda Sokrates öncesi filozofların görüşlerini aktarır. Onunla neredeyse aynı dönemde tarih sahnesine çıkan İskenderiyeli Clemens (Clemens Alexandrinus) Hıristiyan olmuşsa da Yunan edebiyatı ve felsefesine ilgi duymaya devam etmiş, özellikle de Protrepticus ve Stromata adlı eserlerinde birçok alıntıya yer vermiştir. Üçüncü yüzyılda Roma’da yaşayan Hıristiyan teolog Hippolytus’un durumu oldukça ironiktir, zira dokuz kitaptan oluşan “Tüm Kafirlerin Çürütülmesi” adlı eserinde bazı Hıristiyanları pagan fikirleri diriltmekle suçlarken alıntıladığı Sokrates öncesine ait fikirler bu sayede günümüze ulaşmıştır. Kuşkusuz, yine üçüncü yüzyılda yaşayan Diogenes Laertius’un Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri adlı eseri[27] Sokrates önce filozoflarla ilgili derli toplu bilgi veren en önemli eserlerden biridir. Beşinci yüzyılda yaşayan antolojist John Stobaeus’un Anthologium’u Yunan edebiyatından ve dolayısıyla Sokrates öncesi felsefeden birçok etik deyiş barındırır. Altıncı yüzyılda ise Yeni Platoncu filozof Simplicius’un metinlerinde özellikle de Parmenides, Empedokles, Anaksagoras ve Apollonialı Diogenes’ten birçok uzun alıntı bulunur.[28]

Sonraki yazarların, kendi metinlerindeki bağlama, kendi düşünce ve inançlarına uygun olarak yaptığı alıntıların Presokratik filozofların düşüncelerini ne derece tahrif ettiğini her daim belirleyebilmek zordur. Birçok durumda filozoflara atfedilen düşünceler aynı veya farklı metinlerde birbirleriyle çelişebilmektedir. Dahası önce Yunan biliminin, sonra da genel olarak modern bilimin başlangıç noktası kabul edilen Presokratik filozofların doğa üzerine geliştirdikleri öğretilerden kalan kırıntılar, sonraki yüzyıllarda bizzat bilimle uğraşmamış olan, hatta Cornford’un da belirttiği gibi, büyük ölçüde bilimi gözden düşürmeyi arzulayan yazarların aracı metinleriyle günümüze ulaşmıştır.[29] Aracı metinlerin yazarlarının kendi felsefe gündemleri de fragmanların içeriğini belirleyip yorumlanma tarzını etkileyebilir. Örneğin Cherniss’e göre, yukarıda bir nevi felsefe tarihçisi olduğunu belirttiğimiz Aristoteles kaçınılmaz olarak kendi çözümlerine varacak şekilde düzenlediği kurgusal tartışmalardaki ara konuşmacıları oluşturabilmek için diğer düşünürlerin argümanlarını özenle manipüle etmiştir.[30] Dolayısıyla geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi bugün de Presokratik filozof ve ekollerin öğretilerini aracıların önyargılarından, bilinçli ya da bilinçsiz tahrifinden soyutlayarak okuma ve anlama gibi bir ödevimizin bulunduğunu düşünebiliriz.[31] Bu açıdan bakılırsa, Presokratik felsefeye ilişkin fragman derlemeleri, işte bu ödev bilinciyle hareket etmenin ilk aşamasını oluşturur.[32] Öncelikli olarak Presokratik fragmanlarla ilgili eldeki tüm malzemenin ne olduğu ve sınırları anlaşılmalı, daha sonra fragmanlarda belli belirsiz ortaya çıkan görüşlerin aracı metinler tarafından ne derece aslına uygun olarak aktarıldığı anlaşılmalı ve fragmanlar arasındaki uyum ve uyumsuzluklar göz önünde tutularak ilgili filozof veya ekole ilişkin olabildiğince derli toplu çıkarımlar yapılmalıdır. Fragmanları yorumlarken dilsel, edebî, kültürel, dinsel veya politik açıdan birçok belirleyici unsura referansta bulunabiliriz. Bunun için üç bağlam katmanından söz edebiliriz: İlk katman filozofun kendi bağlamıdır, ikinci katman filozofun içinde yetiştiği kültür veya ekolün belirlediği bağlam, üçüncü katman ise aracı yazar ve metnin bağlamıdır. Ancak elbette bu bağlam katmanlarını göz önünde bulundurarak yorumlamaya girişmeden önce fragmanların derlenmesi gerekmektedir. 

Capelle’in de bildirdiği gibi, “başlangıçta, binlerce parçaya bölünmüş eserlerden artakalanları bir düzen ve bağlam içine sokmak umutsuz bir çaba olarak görünüyordu.”[33] Ancak daha önce bahsettiğimiz Diels’in tüm literatürü tarayarak oluşturduğu fragman derlemesi daha sonra tek tek filozof veya felsefe ekolleriyle ilgili başka fragman derlemelerinin önünü açtı. Böylece her ne kadar fragmanları tematik olarak alt alta dizmek, filozof veya felsefe ekolünün düşünce sistemini tartışmaya yer bırakmayacak bir kusursuzlukta gözler önüne sermeye yetmese de, en azından farklı bağlam ve amaçla yapılan alıntılar arasındaki farkları analiz edebilmeyi kolaylaştırmaktadır. Sokrates öncesi felsefeyi anlamak zorlu bir uğraştır, çağlar adeta araya perde çekmiştir. Ancak yine de, Guthrie’nin de bildirdiği gibi “Sokrates öncesi düşünce uzmanının temel ödevi bu perdenin ardındaki eskiçağ Yunan zihniyetiyle ilgilenmektir.”[34]

Daha önce Türkçede yayınlanmış olan Sokrates öncesi felsefeyle ilgili bazı fragman derlemeleri şunlardır:

Barnes, J. Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi. Çev. Hüsen Portakal. Cem Yayınevi. İstanbul: Cem Yayınevi, 2004.

Capelle, W. Sokrates’ten Önce Felsefe. Çev. Oğuz Özügül. İstanbul: Pencere Yayınları, 2016.

Kranz, W. Antik Felsefe: Metinler ve Açıklamalar. Çev. Suad Y. Baydur. İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1994.

Herakleitos. Fragmanlar. Çev. Cengiz Çakmak. İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2005.

Herakleitos. Fragmanlar: Testimonia – Fragmenta – Imitationes. Çev. Güvenç Şar – Erdal Yıldız. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2016.

Herakleitos. Fragmanlar. Çev. C. Cengiz Çevik. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020.

Ksenophanes. Fragmanlar: Kişiliği, Doktrini, Alımlanması. Çev. Y. Gurur Sev. İstanbul: Pinhan, 2019.

Leukippos – Demokritos. Atomcu Felsefe Fragmanları. Çev. C. Cengiz Çevik. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019. 

Parmenides. Fragmanlar. Çev. Kaan H. Ökten. İstanbul: Alfa Yayınları, 2019.

Ksenophanes ve “Bir veya Tanrı Üzerine”

Ksenophanes (Ξενοφάνης, Latincesi Xenophanes) MÖ altıncı yüzyılın ortasında doğmuş şair ve filozoftur. Ksenophanes hemşerimizdir, zira günümüzde İzmir’de bulunan Ephesos antik kentinin 24 km kuzey batısında yer alan ticaret kenti Kolophon’da doğmuş, bu yüzden antik literatürde genellikle “Kolophonlu Ksenophanes” olarak anılmıştır. Fragmanlardan uzun bir ömür sürdüğünü anladığımız filozofun Atinalı Boton, Arkhelaos ve Anaksimandros gibi filozofların derslerine katıldığı düşünülmektedir. 

Hakkında Elealı filozof Parmenides, Empedokles ve Ephesoslu Herakleitos’un öğrencisi olduğu yönünde farklı aktarımların bulunduğu Ksenophanes özellikle de geleneksel ve mitolojik çoktanrılı din anlayışına getirdiği eleştirilerle ve alternatif olarak sunduğu tektanrıcı teolojiyle bilinir. Alfred Weber’in tabiriyle, felsefe tarihinde “politeizme ve onun görüşlerinin boşluğuna karşı güçlü seslerini yükselten İbrani peygamberlerinkine benzer bir rol oynamıştır.”[35] Ancak o aynı zamanda din anlayışına karşı çıktığı Homeros ve Hesiodos’tan izler taşıyan, onların temalarını tartışmaya açan ve toplumdaki yanlış bulduğu değer yargılarını eleştiren şiirler yazmış bir şairdir. Şiirlerini şölenlerde okumuş, şiirdeki yeteneği kadar geleneksel teolojiye ve topluma getirdiği eleştirileri de aristokrasinin beğenisine sunmuştur. Birçok yazar onun geleneksel inanışları ve adetleri böylesine rahat bir şekilde eleştirebilmiş olmasını ve bu nedenle diğer birçok filozoftan farklı olarak başına bir şey gelmemiş olmasını dikkate değer bulmaktadır. Samimi veya haklı bulunduğu için böyle olabilir, belki de Silloi adında taşlamalar yazmasına rağmen onun şahsında Herakleitos’taki çoğunluğu aşağılayan filozof tipinin emareleri görülmemiştir. Nitekim ondan farklı olarak münzevi olmamış, aksine şölenlerde, çarşılarda ve halkın diğer toplanma alanlarında boy göstermiştir. Kimi yazarların, onun sistematik bir öğretinin savunucusu olmadığı için bir filozof olarak bile sayılamayacağını düşünmesi ironiktir. Şurası açık ki, ister bir filozof ister bir şair sayılsın, o Presokratik felsefe döneminin nevi şahsına münhasır bir düşünürüdür. 

Ksenophanes yirmi birinci yüzyılın insanını sadece evrenin ve insanın var oluşunu düşünmeye ve sorgulamaya değil, aynı zamanda bizzat toplumun içinde yanlış bildiğimizi yüksek sesle eleştirmeye de çağırıyor, hiç kuşku yok ki bu bugünün yanlış inanç ve adetlerinden sıyrılacak olan yarınki kuşaklarda da yankı bulacak bir çağrıdır.

Ksenophanes’in fragmanlarını içeren baskılarla ilgili bir özet yaparsak, künyelerini aşağıda paylaştığım Diels-Kranz’ın meşhur Die Fragmente der Vorsokratiker’i ile Laks-Most’un Early Greek Philosophy: Early Ionian Thinkers, Part 2’su yanında yine Loeb Classical Library koleksiyonundaki “Tyrtaeus, Solon, Theognis, Mimnermus. Greek Elegiac Poetry: From the Seventh to the Fifth Centuries BC. Ed. ve Çev. Douglas E. Gerber. Loeb Classical Library 258. Cambridge, MA: Harvard University Press, 1999: 408-427” künyeli çalışmada Ksenophanes’in şiir fragmanları bulunmaktadır. Ayrıca “Poetarum Elegiacorum Testimonia et Fragmenta1. Ed. B. Gentili ve C. Prato. Leipzig: Teubner, 1988-2002: 144-183” ve “Iambi et Elegi Graeci ante Alexandrum Cantati, 2. Ed. M. L. West. Oxford: Oxford University Press, 1989-1992: 184-191” künyeli çalışmalarda Ksenophanes’in şiir fragmanlarına yer verilmiştir. J. H. Lesher’in “Xenophanes of Colophon: Fragments A Text and Translation with a Commentary. Toronto: University of Toronto Press, 1992” künyeli eseri hem fragmanları, hem onların İngilizce çevirilerini ve açıklamalarını içeren en kapsamlı çalışma olarak değerlendirilebilir. Ksenophanes’in fragmanları daha önce de Türkçeye çevrilmiştir. Fragmanların çevirisi şu genel derlemelerde birer bölüm olarak bulunmaktadır: Kranz, Antik Felsefe, 51-56; Barnes, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi, 98-105; Capelle, Sokrates’ten Önce Felsefe, 85-96. Ayrıca şu çalışmada sadece Ksenophanes’in fragmanlarının çevirisi bulunmaktadır: Ksenophanes. Fragmanlar: Kişiliği, Doktrini, Alımlanması. Çev. Y. Gurur Sev (İstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2019).

“Bir veya Tanrı Üzerine” başlıklı bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Ksenophanes’in antik literatüre yayılan fragmanlarının büyük bir bölümünün Yunanca ve Latinceden yapılan Türkçe çevirisi, ikinci bölümde ise bu fragmanlara ilişkin açıklamalar bulunmaktadır. Birinci bölümdeki fragmanları Biyografi ve Doktrin başlıkları altında iki kısma ayırdım, bu kısımları, okuyucuların kolay takip edebilmesi için “Açıklamalar” başlığını taşıyan ikinci bölümde de korudum. Fragmanların kategorileri ve dizilimi bana aittir, ancak fragmanların kapsamını belirlerken konuya ilişkin en güncel derlemelerden biri olan, LM kısaltmasıyla belirttiğim şu künyeli çalışmadan yararlandım: Early Greek Philosophy, Volume VII: Later Ionian and Athenian Thinkers, Part 2. Ed. ve Çev. André Laks – Glenn W. Most. Loeb Classical Library 530. Cambridge, MA: Harvard University Press, 2016. Fragmanların künyesindeki yazar ve eser adlarının kısaltmalarında da yukarıdaki çalışmayı temel aldım. Her fragmanın künyesine LM’deki fragman numarası yanında DK kısaltmasıyla belirttiğim Diels-Kranz’daki fragman numarasını da yazdım. Bu son çalışmanın künyesi şudur: Die Fragmente der Vorsokratiker. Ed. H. Diels. 6. ed. Rev. W. Kranz, 3. vols. Berlin: Weidmannsche Buchhandlung, 1951-1952. Bu çalışmadaki fragmanları LM ve DK’deki sıraya göre okumak veya karşılaştırma yapmak isteyen okuyucular, kitabın sonundaki “Derlemeler Arasındaki Fragman Koşutlukları” başlıklı bölüme bakabilir. Fragmanların çevirilerinde Loeb Classical Library’de bulunan ve Kaynakça’da belirttiğim Yunanca ve Latince metinleri, bu koleksiyonda bulunmayan metinlerden alınan fragmanların çevirilerinde ise LM’yi temel aldım.

Açıklamalar bölümünü hazırlarken yararlandığım tüm kaynakları burada sıralamam mümkün değil, tüm kaynaklar hem metinde bahsedildikleri yerlerden hem de Kaynakça bölümünden öğrenilebilir. Ancak yararlandığım en önemli kaynaklardan biri, yukarıda da değindiğim Lesher’in Xenophanes of Colophon: Fragments A Text and Translation with a Commentary başlıklı çalışmasıdır. Bunun yanı sıra W. K. C. Guthrie’nin Yunan Felsefe Tarihi 1 adlı eserinde Ksenophanes’e ayırdığı bölümden (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2011, 365-409) oldukça yararlandım. W. Jaeger’in İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi (İstanbul: İthaki Yayınevi, 2011) ve Nietzsche, Platon Öncesi Filozoflar (İstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2018) en fazla yararlandığım kitaplar arasındadır. İleri okuma için Kaynakça’daki eserlerin yanı sıra şu çalışmalara da bakılabilir:

Eisenstadt, M. The Philosophy of Xenophanes of Colophon. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Austin: The University of Texas, 1970.

Mackenzie, T. Poetry and Poetics in the Presocratic Philosophers: Reading Xenophanes, Parmenides and Empedocles as Literature. Cambridge: Cambridge University Press, 2021.

Stearman, Scott L. The Epistemic Origins of Xenophanes’ Natural Theology. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Norman: University of Oklahoma, 2002.


[1] E. Schrödinger, Doğa ve Yunanlar – Bilim ve Hümanizm, çev. A. Başpınar (İstanbul: Babil Kitap, 2020), 29.

[2] J. A. Eberhard, Allgemeine Geschichte der Philosophie zum Gebrauch akademischer Vorlesungen (Himmerde, 1788), 47. André Laks, The Concept of Presocratic Philosophy: Its Origin, Development, and Significance, çev. Glenn W. Most (Princeton: Princeton University Press, 2018), 1. 

[3] Catherine Osborne, “Was there an Eleatic revolution in philosophy?” Rethinking Revolutions Through Ancient Greece, ed. S. Goldhill – R. Osborne (Cambridge: Cambridge University Press, 2006), 221, n.8.

[4] P. Curd – Daniel W. Graham, “Introduction,” The Oxford Handbook of Presocratic Philosophy, ed. P. Curd – Daniel W. Graham (Oxford: Oxford University Press, 2008), 14. Ayrıca Zeller’in asıl eseri olan Die Philosophie der Griechen in ihrer geschichtlichen Entwicklung’un kısaltılmış baskısı olan Grundriss der Geschichte der griechischen Philosophie’de Grek felsefesinin belli başlı dönemlerine “Roma İmparatorluğu Felsefesi” başlıklı dördüncü bir dönem daha eklenmiştir. Zeller bu dönemi esas itibariyle Helenistik felsefeden farklı görmediğini belirtir, zira dört ana ekol bu dönemde de varlığını sürdürmüştür. Bu kısa eserdeki dörtlü bölümleme için bkz. E. Zeller, Grek Felsefesi Tarihi, çev. Ahmet Aydoğan (İstanbul: Say Yayınları, 2017), 49-50.

[5] Bu tartışma konusuna dair birçok yazı kaleme alınmıştır, Eva Brann’ın “Presocratics or First Philosophers” başlıklı makalesi (The Review of Metaphysics, 70.3 [2017]: 435-451) bu yazılara iyi bir örnektir. Hiç şüphe yok ki, bir kısmına burada yer vermekle birlikte hepsini ele almamız mümkün değildir. 

[6] Buradan itibaren, aksi belirtilmedikçe tüm tarihler MÖ’dür.

[7] Jonathan Barnes, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi, çev. Hüsen Portakal. Cem Yayınevi (İstanbul: Cem Yayınevi, 2004), 10. Karş. J. Barnes, The Presocratic Philosophers: The Arguments of the Philosophers (London – New York: Routledge, 2001), 3-4; Barry Sandywell, Presocratic Reflexivity: The Construction of Philosophical Discourse c. 600-450 BC: Logological Investigations, 3 (London – New York: Routledge, 1996), 62.

[8] Ufak düzeltmelerle: Barnes, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi, 9.

[9] Aktaran: W. K. C. Guthrie, Yunan Felsefe Tarihi 1:  Sokrates Öncesi İlk Filozoflar ve Pythagorasçılar, çev. Ergün Akça (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2011), 53. (Buradan itibaren “Guthrie 1” olarak aktarılacaktır.)

[10] F. Nietzsche, Platon Öncesi Filozoflar, çev. Nur Nirven (İstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2018), 95.

[11] Guthrie 1, 53.

[12] Bu iki eserin çevirisi için bkz. Hesiodos, Theogonia – İşler ve Günler, çev. Azra Erhat – Sabahattin Eyüboğlu (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016).

[13] Bu konuyla ilgili olarak bkz. Bertrand Russell, Batı Felsefesi Tarihi 1: İlk Çağ Felsefesi, çev. Ahmet Fethi (İstanbul: Alfa Yayınları, 2016), 53-64; F. M. Cornford, Sokrates Öncesi ve Sonrası, çev. A. M. Celâl Şengör – Senem Onan (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018) 13-14; Werner Jaeger, İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi, çev. Güneş Ayas (İstanbul: İthaki Yayınları, 2011), 21-30.

“Köprü” olarak gördüğümüz bu fragmanların çevirileri için şu kaynaklara bakılabilir: (Türkçe) Barnes, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi, 57-63; Wilhelm Capelle, Sokrates’ten Önce Felsefe, çev. Oğuz Özügül (İstanbul: Pencere Yayınevi, 2016), 23-50. (Yunanca ve İngilizce) Early Greek Philosophy 2: Beginnings and Early Ionian Thinkers, Part 1, ed. ve çevAndré Laks – Glenn W. Most. Loeb Classical Library 525 (Cambridge, MA: Harvard University Press, 2016), 3-153.

[14] Guthrie 1, 54.

[15] Diog. Laert. 1.23.

[16] Diog. Laert. 1.24.

[17] Hippol. Ref. 1.1.

[18] Diog. Laert. 1.34.

[19] Flav. Jos. Ap. 1.2. Benzer açıklamalar ve Thales’in astronomik buluşlarıyla ilgili olarak bkz. Early Greek Philosophy 2, 248 vd.

[20] Arist. Metaph. 983b20-21.

[21] Guthrie 1, 54. Presokratik filozofların görüşlerini yorumlamada aracı metnin veya taşıyıcı bağlamın önemi açısından, Aristoteles’in Thales’i nasıl yansıttığıyla ilgili olarak bkz. Harold F. Cherniss, “The Characteristics and Effects of Presocratic Philosophy,” Journal of the History of Ideas, 12.3 (1951): 320-321.

[22] G. Naddaf, The Greek Concept of Nature (New York: State University of New York Press, 1992), passim.

[23] Naddaf’ın teziyle ilgili bir değerlendirme için bkz. A. A. Long, “Presocratic Philosophy,” Phronesis, 53.3 (2008): 292-293.

[24] W. K. C. Guthrie, “Aristotle as a Historian of Philosophy: Some Preliminaries,” Journal of Hellenic Studies, 77 (1957): 35-41.

[25] Theophrastos’un Ksenophanes’in teolojisi ve ontolojisiyle ilgili aktarımların kaynağı olması hakkında kapsamlı bir değerlendirme için bkz. J. Mansfeld, “Theophrastus and the Xenophanes Doxography,” Mnemosyne, 40.3/4 (1987): 286-312.

[26] Aktaran: G. B. Kerferd, “Recent Work on Presocratic Philosophy,” American Philosophical Quarterly, 2.2 (1965): 130.

[27] Bu eserin çevirisi için bkz. Diogenes Laertius, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, çev. Candan Şentuna (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003).

[28] Bunlar belli başlı kaynaklarımızdır. Bunların dışında aynı ve sonraki yüzyıllara ait olan birçok Yunanca, Latince, Arapça ve Süryanice kaynak bulunmaktadır. Bunlarla ilgili detaylı bilgi için bkz. G. S. Kirk – J. E. Raven, The Presocratic Philosophers (Cambridge: Cambridge University Press, 1957), 1-7; David T. Runia, “The Sources for Presocratic Philosophy,” The Oxford Handbook of Presocratic Philosophy, haz. Patricia Curd – Daniel W. Graham (Oxford: Oxford University Press, 2008), 27-54.Guthrie 1, 13-14; Capelle, Sokrates’ten Önce Felsefe, 20-24; Barnes, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi, 25-33; Nietzsche, Platon Öncesi Filozoflar, 49-71.

[29] F. M. Cornford, Bilgeliğin Başlangıcı: Eski Yunan’da Felsefi Düşüncenin Kökleri, çev. Şahin Filiz – Fatih Özeş (İstanbul: Say Yayınları, 2021), 16.

[30] Harold F. Cherniss, Aristotle’s Criticism of Presocratic Philosophy (New York: Octagon Books, 1935), xii. Karş. Jeffrey D. Wilson, “Wonder and the Discovery of Being: Homeric Myth and the Natural Genera of Early Greek Philosophy,”  The Review of Metaphysics, 70.3 (2017): 411-433.

[31] Burada bahsedilen türde Presokratik öğretilerin tahrifi veya aracı metnin kendi felsefî amaçlarına uygun olarak fragman malzemesi yaratmasıyla ilgili birçok çalışma vardır. Örneğin Akademiacıların Presokratikleri kendilerine ne duyuların ne de aklın bir hakikat ölçüsü olabileceği yönündeki tezlerine destek sağlayan öncül figürler olarak görmeleriyle ilgili olarak bkz. C. Brittain – J. Palmer, “The New Academy’s Appeals to the Presocratics,” Phronesis, 46.1, Problems of Matter and Evil in the (Neo)Platonic Tradition (2001): 38-72. Ayrıca başka bir aracı olan Hippolytos’un bazı Empedokles fragmanları üzerindeki etkisiyle ilgili olarak bkz. Jackson P. Hershbell, “Hippolytus’ ‘Elenchos’ as a Source for Empedocles Re-Examined. II,” Phronesis, 18.3 (1973): 187-203.

[32] Tersine, fragmanların aracı metinlerden soyutlanamayacağı da düşünülebilir, zira ansiklopedik veya doksografik amaçlı olmayan bir bağlamda kendine yer bulan bir fragman, o yazarın yazılı veya hafızasına dayalı bir bilgi kaynağından gelmektedir. Dolayısıyla fragmanın, aracı yazarın düşüncesini ve bilgi kaynağını anlamada da önemli bir rolü vardır.

[33] Capelle, Sokrates’ten Önce Felsefe, 19.

[34] Guthrie 1, 14.

[35] A. Weber, Felsefe Tarihi: Felsefe, Metafizik ve Bilim, çev. H. Vehbi Eralp (İstanbul: Kabalcı Yayıncılık, 2018), 24. Metne uygun hale getirmek için yüklemde anlamı bozmayan ufak bir değişiklik yaptım.

Yorum bırakın