Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Değerli hocam, Kaan H. Ökten ile İzmir’de Medicalpark İzmir’in sponsorluğundaki Kent Söyleşileri kapsamında gerçekleştirilen “Antikçağ Doğa Felsefesi: Herakleitos ve Parmenides” başlıklı söyleşide bulunduk. Sanıyorum ki, Moderatör Gülşah Elikbank’ın sorularıyla yönlendirdiği söyleşi ilgili ve nitelikli bir dinleyici kitlesine ulaştı. Bu organizasyonun düzenlenmesini sağlayan Medicalpark İzmir’e, bizi ağırlayan Mövenpick Hotel İzmir’e, sayın Zeki Hozer’e, değerli dostum yazar Gülşah Elikbank’a, konuşmacı partnerim Kaan H. Ökten hocama ve elbette dinleyici olarak katılan herkese teşekkürü bir borç bilirim.
Bu tür söyleşilerle ilgili olarak her zaman dikkat çektiğim bir husus vardır: Yazmaktan farklı olarak konuşmak, özellikle de sorulara cevap vererek konuşmak eksik veya yanlış bilgi verme riskini de beraberinde getirir. Umarım bana söz verildiğinde, soru sorulduğunda olabildiğince az hatalı bilgi vermişimdir. Bunun dışında, kendi adıma, İzmir’e vardığım andan itibaren bir Presokratik heyecanı duyumsadığımı da belirtmeliyim. Bu tür konuşmalara genelde şöyle hazırlanırım: Konuşacağım konuya dair ilgili kaynaklara bakarak okuma yaparım ve notlar alırım, ancak bir bildiri sunmuyorsam, anlatacaklarımı metne dökmem. (Zaten soru cevaplı bir söyleşide bu mümkün değildir.) Bunun temel sebebi, zaten daha önce fazlasıyla üzerinde durduğum bir konuyla ilgili konuşmaya çağrıldığımdan, konuşmayı aynı zamanda kendimi ilgili bilgiler nezdinde sınama imkanı olarak görmemdir. Bu, günümüz internet gençliğinin deyişiyle, bir nevi kişisel bir “challenge”dır.
Bu çerçevede moderatörün antikçağ doğa felsefesi ve özellikle de Herakleitos bağlamında sorduğu ölüm, tanrı ve filozofun politika karşısındaki durumu konularıyla ilgili soruları cevaplandırdım, konuları her daim Yunan felsefe tarihini de göz önünde tutarak hem teorik hem de tarihsel açıdan neden ve sonuçlarıyla ele almaya çalıştım. Bir filolog olarak bu tür konuşmalarda dinleyicileri ilgili metinsel kaynaklara yönlendirmeyi de filolojik bir vazife olarak görüyorum, dolayısıyla olabildiğince kaynak metinlerden de söz etmeye çalıştım. Bununla birlikte bu tür etkinliklerin bir faydası da, özellikle de konuşmaların ardından gelen dinleyici ile konuşmacı arasındaki soru-cevap bölümünde yeni etkinliklere malzeme olabilecek yeni konu ve tartışmaların tohumlarının atılmasıdır. Bu etkinlikte de moderatörün soruları yanında, dinleyicilerin sorularının da böyle bir işlev gördüğünü söyleyebilirim.
Umarım gelenlerin güzel bir Mayıs akşamında keyifli bir şekilde dinleyip bilgilendiği bir etkinlik olmuştur ya da en azından bu etkinlik hem konuştuğumuz konulara hem de o konulara bağlı olan başka konulara ilgi ve merak uyandırmıştır. Hem konuşma sırasında, hem de ardından ayaküstü yaptığımız bire bir görüşmelerde gözlerinde ışıltı olan gençler ve heyecanlandıklarını hissettiğim yaşı geçkin dostlar gördüm. Bu tür bir etkinlikte bundan daha güzel bir sonuç olmaz.
“Başka konuşmalarda buluşmak üzere” diyelim, neticede filoloji ve felsefe üzerinden logos’a kenetlenmiş bir yaşam sürüyoruz, tüm okuma ve yazma eylemlerimiz bu kenetlenmenin gereklerinden ötesi değil.
Haber kaynakları: Arkeolojik Haber, Haberler, Haber Gündemim, Körfezde Haber, Karar
Sayın Cengiz Çevik, çok güzel bir program izledik…
Teşekkürler.
Esen kalın.
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. İlgi, merak ve heyecanımız tükenmesin. Sevgiler.