Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Komşu Kapısı Derneği & Opus Noesis‘in işbirliğiyle düzenlenen 11 Nisan 2019 tarihli Opus 19 etkinliğinde “Stoa felsefesi ve İnsan” başlıklı konuşmayla yer aldım. Organizasyonu düzenleyen ve dinlemeye gelen herkese teşekkür ederim.
İnsan, dünyaya ve diğer insanlara nasıl katlanır? Stoa felsefesi, bireyin yaşamdaki kötülükler dahil her şeyi anlamlandırarak yaşama umudunu ve gücünü sağlamlaştırmayı hedefler. Bu hedef, doğanın örnekliğinde (secundum naturam) erdemli bir yaşam sürmeyi, dünyevî ihtiras ve arzuları sınırlandırmayı, tutkuları bastırılmayı gerekli kılar. Bu, bir ölçüde insan aklının tüm evreni saran tanrısal akılla bütünleşmesi anlamına gelir. Bu, ölüm başta olmak üzere tüm korku gerekçelerinin ortadan kaldırıldığı bir ruh alıştırması ve yaşam disiplinidir. Başka deyişle insanın doğayı örnek alarak mutlu ve erdemli yaşama, oradan da tanrıya varması arzulanır. Bu buluşmada Stoa felsefesinin farklı dönemlerindeki ortak ve değişen ilkeleri, özellikle de Seneca, Epiktetos ve Marcus Aurelius gibi filozofların metinlerine yansıyan görüşleri eşliğinde ele aldık. Stoa felsefesinin, sonraki çağlarda ve günümüzde nasıl anlaşıldığı, yeniden nasıl yorumlanabileceği ve modern insanın sorunlarına farklı bir perspektif sunup sunamayacağı üzerine konuştuk.