Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Roma tarihi üzerine kitaplar ve filmler… [2hafta 1gün Programına konuk oldum!]

Gazeteci Burak Tatari’nin sunduğu 2hafta 1gün podcast programına konuk oldum.

Roma tarihi, kitapları ve filmleri üzerine konuştum.

Youtube veya Spotify üzerinden dinleyebilirsiniz.

Keyifli dinlemeler.

Medyascope resmi sayfası için tıklayınız.

Bu podcast’i dinleyenler için kısa bir bilgilendirme.

Roma tarihi temelde 3 ayrı döneme ayrılır.

  1. Krallık Dönemi (MÖ 753-MÖ 510)
  2. Res publica veya Cumhuriyet Dönemi (MÖ 510- MÖ 31)
  3. İmparatorluk Dönemi (MÖ 31- MS 476)

Roma’nın krallık döneminden bahsetmeden önce mitolojik arka planından bahsetmek gerek.

Antik kaynaklara baktığımızda Roma’nın mitolojik kuruluşuyla ilgili birbirinden bağımsız iki ayrı öykü vardır. Bunlardan ilki özellikle de Cumhuriyet döneminin sonunda yaşamış olan şair Vergilius’un Aeneis destanında anlatılan, yıkılmış Troya’dan kaçan Aeneas ve yoldaşlarının İtalya’ya gelip Lavinium kentini kurmaları ve Roma’nın inşa sürecinin oradan başlaması öyküsüdür.

Bu öykü sadece mitolojik düzlemde ikinci öykünün arka planını oluşturur.

İkinci öykü Romulus ve Remus adındaki ikiz kardeşlerin kentin kuruluş sürecinde birbirleriyle çatışmasını ve Romulus’un kardeşini öldürüp Roma’yı kurmasını anlatır. Bu ikinci öyküde mitolojik düzlemden daha tarihsel bir düzleme geçilir ve Roma’nın Demir Çağı’ndaki krallık dönemi başlar.

Antik literatürde krallık dönemini anlatan birçok yazar ve eseri vardır. Bu yazarlardan en önemlisi Titus Livius’tur (MÖ 64-MS 12/17). Onun ciltler boyu süren Kentin Kuruluşundan İtibaren anlamındaki Ab Urbe Condita adlı eserinde Roma’nın Romulus tarafından kuruluş öyküsü anlatılır.

TAVSİYE: Titus Livius’un birkaç ciltten oluşan bu eserinin ilk kitabı ve cildi Sabahat Şenbark tarafından Türkçeye çevrildi, Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan çıkan bu kitabı bulmak mümkün. Ayrıca antik dönemde yaşamış olan Plutarkhos ve Halikarnassoslu Dionysios gibi yazarlar da Roma’nın kuruluş dönemini anlatan eserler kaleme almıştır. Ne yazık ki bu eserler henüz Türkçeye çevrilmedi.

Yarı efsane yarı tarih olarak kabul edilen antik metinlerle ilgili ciddi akademik çalışmalara kaynak olabilecek şekilde Ayşe Sarıgöllü’nün Roma Edebiyatında Destan başlıklı eski bir eseri vardır, 1973 yılında Ank. Üniv. DTCF’den çıkmıştı. Ona bakılabilir.

Bunların dışında Roma’nın kuruluş dönemine politik felsefe bağlamında bakmak isteyenler için iki kitap daha tavsiye etmek isterim. Bunlardan ilki 16. yüzyılda yaşamış olan meşhur teorisyen Machiavelli’nin “Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler” başlığını taşıyan eseridir. Bu eser hem Roma’nın kuruluş tarihinin bir özeti hem de bu tarihin politik bir analizidir. Bu kitap Say Yayınları’ndan Alev Tolga’nın çevirisiyle çıktı. Bu vesileyle ben de hem Roma’nın kuruluş dönemiyle hem de Machiavelli’yle ilgili olan son makalemden söz etmek isterim. MESOS Disiplinlerarası Ortaçağ Çalışmaları Dergisi’nin ikinci sayısında “Machiavelli’nin Romulus’u” başlıklı bir makale yazdım, ilgilenenler makaleyi Dergipark sitesinde bulabilir.

Machiavelli’den sonra önermek istediğim ikinci kitap 17 ve 18. yüzyılda yaşamış olan Montesquieu’nun “Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler” başlığını taşıyor. Berna Günen tarafından yapılan çevirisi Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı.

Özellikle de siyaset bilimi, tarihi ve tarih felsefesi çalışan kişilere Roma’nın siyasi tarihini ele alan bu kitapları tavsiye ederim.

Ayrıca Türkçeye Salim Korkmaz’ın çevirisiyle aktarılan Jane F. Gardner’ın “Roma Mitleri” (Phoenix, 2012) başlıklı kitabını da öneririm. Türkiye’de Yunan mitolojisi iyi bilinir ama Roma mitolojisi pek bilinmez, bu eksikliği gidermek adına iyi bir eser.

Roma’nın Cumhuriyet dönemine bakarsak, MÖ 510-MÖ 31 yıllarındaki bu dönemdeki rejim modern siyaset felsefesi açısından cumhuriyet değil, karma rejimdir. Yani monarşik bir unsur olarak consul’ün, aristokratik bir unsur olarak Senatus’un ve demokratik bir unsur halk meclisinin birlikte ülkeyi yönettiği bir karma rejimden bahsediyoruz. Kusursuz ve sorunsuz bir rejim değil bu. Çatışmalar, isyanlarla dolu bir tarihi var. Ama antik dünyanın önemli tarihçilerinden Polybius’a göre gelmiş geçmiş en iyi rejimdir bu. Roma Akdeniz’e egemen olmasını bu rejime borçludur, daha sonra Cicero da aynı düşünceyi De Re Publica yani Devlet Üzerine adlı eserinde savunacaktır.

Bu rejime “kamu malı, toplum malı” gibi çevirebileceğimiz res publica rejimi deniyor, günümüzde İngiltere’deki commonwealth bu karma rejimi andırıyor.

Roma’nın cumhuriyet dönemi Türkiye’de nispeten iyi bilinir. Özellikle de yıkılışıyla ilgili anlatılar birçok esere ilham kaynağı olmuştur, birçok kitap yazılmış, birçok film çekilmiştir.

Kitap olarak düşünürsek, bugünün Roma tarihine ilgi duyan öğrenciler şanslı, çünkü birçok kitap çevriliyor ve az da olsa telif eserler yazılıyor.

Öncelikle izin verirseniz kendi kitaplarımdan bahsetmek isterim. Çünkü benim öncelikli çalışma alanım bu dönemi kapsıyor.

Cumhuriyet döneminin en önemli politik figürlerinden olan Cicero’nun devlet anlayışını anlattığım “Cicero’nun Devleti” adlı eser Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı, yine cumhuriyet dönemini konu edinen “Roma’da Siyaset ve Felsefe” başlıklı kitabım da İthaki Yayınları’ndan çıktı. Bu iki kitap Roma’nın cumhuriyet dönemindeki politik ve felsefî tartışmaları ele alıyor. Yine benim ve başka klasikçilerin Cicero’dan yaptığı çeviriler bu dönemin anlaşılması adına önemli. Dostluk Üzerine, Yaşlılık Üzerine, Yükümlülükler Üzerine, Yasalar Üzerine, Devlet Üzerine bu eserlerden bazılarıdır.

Yine Cumhuriyet döneminin son yıllarında yaşamış olan Horatius ve Vergilius gibi yazarların eserlerinden yapılan çeviriler bu dönemin ruhunu yansıtır. Çeviri okumak bu açıdan faydalıdır. Plutarkhos’un bu dönemde yaşamış olan önemli Romalı figürlerin hayatlarını anlatan biyografilerinin çevirilerini de öneririm.

Cumhuriyet döneminin özellikle de yıkılış döneminde öne çıkan Julius Caesar’la ilgili yazılmış olan her şey çok anlamlıdır. Örneğin yakın bir tarihte Kronik Kitap’tan çıkan Philip Freeman’ın Iulius Caesar adlı eserini herkese tavsiye ederim, çünkü doğrudan antik kaynaklara dayanan bir eser. Caesar’ın İst. Üniv. Maarif Basımevi’nden Hamit Dereli çevirisiyle Gallia Savaşı adıyla çıkan eseri en azından bu tartışmalı figürün kaleminden çıkan notların okunması açısından önemli.

Daha geniş ve genel bir tarihsel perspektifte Roma’nın cumhuriyet dönemini az önce bahsettiğim mitolojik ve krallık geçmişinden hareketle ele alan Sabahat Atlan’ın “Roma Tarihi’nin Ana Hatları: 1. Kısım Cumhuriyet Devri” başlıklı çalışması Türk Tarih Kurumu tarafından basıldı, onu ilgililere tavsiye ederim. Aynı minvalde Halil Demircioğlu’nun yine Türk Tarih Kurumu’ndan çıkan Roma Tarihi: 1. Cilt Cumhuriyet başlıklı eseri dolu dolu bir tarih anlatısıdır.

İmparatorluk dönemine bakarsak ilk imparator olan Augustus yorucu iç savaşların ardından, kendisi bir iç savaş galibi olarak bir politik restorasyona giderek ülkenin rejimini Principatus rejimine döndürmüştür. Principatus, Önderlik veya Reislik rejimi olarak adlandırılabilir, Romalılar res publica yani cumhuriyet rejiminin yıkılışına üzülmeden iç çekişmelerin, iç kavgaların bitirilmesinden memnuniyet duymuştur.

Kendisini hazcı filozof Epikuros’un sürüsündeki bir domuz yavrusu olarak gören şair Horatius bile Augustus’un tek adamlığına kurtarıcı gözüyle bakmıştır. Bir şiirinde Augustus’tan şöyle bahseder:

“Ey tanrıların lütfuyla dünyaya gelmiş,

Romulus soyunun en iyi bekçisi…

Nurlandır yurdunu, ulu önderimiz gel,

bahar gibi aydın yüzün ışıldayınca

halkın için daha sevinçli geçer günler,

çünkü daha parlaktır güneşler.”

Romalıların bir nevi reisi olan Augustus Roma imparatorluğunun ilk imparatorudur. Augustus’un Ankara Anıtı olarak bilinen ve iktidara geldikten sonra yaptıklarını anlatan eserin Türkçe çevirisi mevcut, ilgilenenler okuyabilir. Son dönemde Augustus’la ilgili birçok kitap yayınlandı. Özellikle de Werner Eck’in Doruk Yayınları’ndan çıkan Augustus Dönemi adlı eserini tavsiye ederim. John Williams’ın yazdığı Augustus adlı bir kurgu eser vardır, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan bu tarihsel roman da etkileyicidir. Tarihsel romanların gerçeği olduğu gibi aktarmak amacı yok ama dönemin ruhunu yansıtmaları önemli. Nitekim Marguerite Yourcenar “Hadrianus’un Anıları” başlıklı kurgusal eserinde tarihsel kaynaklar eşlinde başka bir Roma imparatorunun portresini çizer, çok sevilmiş olan bir eserdir, Roma tarihine ilgisi olan herkese öneririm.

Patrick Le Roux’nun Roma İmparatorluğu ve Mary Beard’ın SPQR Antik Roma Tarihi kitaplarını da öneririm, özellikle de Beard’ın kitabı beni çok şaşırttı. Popüler ve bestseller bir kitap olmasına rağmen, içeriği ve kaynaklara yönlendirmesiyle oldukça kaliteli bir eser.

Reginald H. Barrow’ın Romalılar kitabı da bir klasiktir. Romalıların düşünce dünyasından imparatorluklarına kadar harika bir perspektif sunar, Romalıların idealleri ve düşünce dünyaları bilinmeden Roma anlaşılamaz.

Roma anlaşıldığı zaman, sadece antik batı dünyası değil, günümüze kadar uzanan bir batı kültürü ve coğrafyası da anlaşılır. Nitekim Betül Çotuksöken tarafından çevrilen Remi Brague’ın “Avrupa: Roma Yolu” başlıklı kitabı Avrupa’nın Roma deneyimine borcunu anlatır. Avrupalılık bir Roma deneyiminin sonucudur, bir şemsiye kültürün analiz edilmesi ve tüm farklılıkların bir potada eritilmesidir. Bu yüzden Roma sadece Yunan mucizesini sonraki çağlara aktaran bir aracı değildir, aynı zamanda kendisi de tüm yönleriyle farklı kültürleri bir arada yaşatabilme projesi olduğu için kayda değerdir. Bir kopyalama sanatçısı, pratik bir zekadır Roma, bu yüzden Roma’nın tarihi onun bazen savaştığı, kendisine uyarladığı ve bir araya getirdiği değerlerin de bir tarihidir.

Bugün Roma tarihini okuyoruz, çünkü tüm yollar hala Roma’ya çıkıyor.

1 comments on “Roma tarihi üzerine kitaplar ve filmler… [2hafta 1gün Programına konuk oldum!]

  1. Veysl
    25/07/2021

    teşekkürler

Yorum bırakın