Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Francis Bacon, Seçme Aforizmalar


Seçme Aforizmalar başlıklı çalışmam İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmıştır.

Sunuş‘tan,
Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken

“Elimizdeki kitap Türkiye’deki Bacon okumaları arasında bir ilk; Bacon’ın Latince’deki bütün eserlerinin didik didik tarandığı, bu eserlerdeki düşüncelerinin belli bir yöntem ve amaçla süzülüp cümle cümle damıtılarak ortaya serildiği ve Türk okuyucusuna armağan edildiği bir ilk. Yazarı, Latince konuşan Bacon’ı sahiden duyan biri; Latince’ye ve özellikle Bacon’ın dönemindeki Nova Latina’ya özgü mecazlara hakim. Bu yüzden bize Bacon’ı derinden tanıtacak sözleri Latince külliyatın satırları arasından rahatça bulup çıkarabilmiş.
Üç bölümden oluşmuş bu çalışma; ilk bölümü, yazarın kendi seçtiği ve Bacon’ın tarihe bakışını, ahlak duyuşunu ve felsefe anlayışını kısa ve öz şekilde ortaya çıkaracak ifadelerden oluşuyor ve tematik olarak hazırlanmış. Bu bölümde hangi Latince eserler yok ki: Sermones Fideles Sive Interiora Rerum, Novum Organum, De Interpretatione Naturae, De Sapientia Veterum, Meditationes Sacrae, Epistulae, De Augmentis Scientiarum, Nova Atlantis, bunlardan sadece birkaçı. Çalışmanın ikinci bölümünde, Bacon’ın Ornamenta Rationalia başlığı altında sunduğu ve Antikçağ’ın söz ustası Publilius Syrus’un Sententiae adlı eserinden toparladığı Antikçağ retoriğiyle süslü deyişlerinin çevirisi yer alıyor. Üçüncü bölüm ise, Bacon’ın De Augmentis Scientiarum adlı ünlü eserinin VI. Kitabı Exempla Antithetorum’da derlediği değişik konulardaki karşıt düşüncelerinin çevirisini içeriyor. Her bir bölüm açıklayıcı dipnotlarla da zenginleştirilmiş.”
*****

İçeriğe Dair
C. Cengiz Çevik

Türk okuyucusu, “Yeniden doğuş” olarak çevirebileceğimiz Renaissance çağının sonlarında (XVI. ve XVII. yüzyıllar) yaşamış olan düşün adamı Francis Bacon’ın eserlerinin çoğunu kendi dilinde okuma imkanını bulamamıştır. Belki de bu yüzden Türk aydını da Batı dünyasında yüzyıllar içinde olgunlaşan bir olgudan; Bacon’ın genel hatlarıyla felsefesini, insanın beşeri ve sosyal yaşamına, devletlerin güvenliğiyle büyümesine dair görüşlerini, yani sözün kısası, hem yazılış biçimi hem de içeriği bakımından eserlerini tümüyle anlayıp, onları tartışmaya açmaktan uzak kalmıştır.

Örneğin daha 1700’lerde J. D’Alembert’in Bacon’ıyla, J. De Maistre’in anladığı ve tartışmaya açtığı Bacon aynı kişi değil gibidir. İlki her türlü tutukluğuna, ihtiyatlılığına rağmen Bacon’ı filozofların en evrenseli, en büyüğü olarak görürken, ikincisi onu bilimlerde kullanılması gerekli yöntemlerden bihaber olarak değerlendirmiş; doğa bilimleri, kimya, fizik, gök bilgisi gibi konularda yalan yanlış fikirler öne süren bir düşün adamı olarak nitelemiştir. Baha Çalt, bu durumu şöyle açıklıyor: “İşte birbirleriyle çok çelişmiş iki yargı, ne biri, ne öbürü tümden doğrudur. Bacon, yanılmalardan kaçınmak için uygun yöntemler aramıştır. Yanılgıların nedenlerini, bilimlerin önemli kavramlarını açıkça göstermiştir. Yapılacak işi iyi görmüştür. Ama övdüğü yöntemleri kötü kullanmıştır. Bundan ötürü bilimsel yapıtları uydurma, boş sanılar, gülünç düşüncelerle doludur. D’Alembert onun bir yanını görmüş Maistere de öbür yanına bakmak istememiştir. Bacon’ı her iki yönüyle görmek gerek.”

Sadece Bacon’ı değil, her düşün adamını, aktivitesini iki farklı açıdan değerlendirmek mümkün olabilir. Ancak bunun için gerekli koşul, evvela metin okumadır, hatta mümkünse metnin yazılmış olduğu dil tercih edilmelidir. Bu önemlidir; zira düşüncelere, görüşlere ruh katan dilin kendisidir. Hele ki söz konusu olan Latince ve Grekçeyse, Türk okuyucusunun Bacon’ın eserlerine mesafeli duruşu daha manalıdır. Her ne kadar Bacon, yaşadığı çağın etkisiyle eserlerini Nova Latina yani “Yeni Latince”yle yazmış ya da ona çevirmişse de, genel olarak Türk okuyucusunun, aydınının Latince ve Grekçeye olan ilgisizliği, Klasik Çağ’ın ruhunu da (dil olarak Klasik Çağ Latincesini ve Yunancasını) tam anlayamamasına sebep olmuştur. Zaten Renaissance / “Yeniden doğuş” ifadesiyle dile getirilen zihniyet, öz itibariyle Klasik Çağ’a ait değil miydi? Klasik Çağ’ı anlayamayan, modern çağları da anlayamaz.

Ülkemizin Tanzimat’tan beri süregelen batılılaşma çabaları uzun süre boyunca ancak Batı’nın son aldığı biçimi hedeflemiştir. Oysa Batı’yı bugünkü Batı yapan, Eski Yunan ve Roma’da temeli atılmış kök prensiplerin Rönesans’la yeniden ortaya çıkarak ele alınması ve ileri adımların o prensiplere göre atılması olmuştur” diyen saygıdeğer hocam Müzehher Erim haklıdır.

Bu durumla ilgili Macit Gökberk’in tespitleri de aynı kapıya çıkar: “Yeni Avrupa kültürü felsefesinin, biliminin, sanat ve edebiyatının kökleri, ilk örnekleri Greklerdedir; devlet ve hukuk yapısı Romalılardan gelir. Greklerle Romalıların yaratmış oldukları kültür içeriklerini dile getiren terimler sistemini, ulusal kültürlerini bu yaratmalar üzerinde geliştirmiş olan yeni Avrupalı uluslar da benimsemişlerdir. Bu yüzden eski Grekçe ile Latince, ulusal dilleri ile birbirinden kopmuş olan Avrupalı aydınları yeniden birbirlerine bağlayan bir bağ kurmuştur… Türkçe, Avrupa Kültür Çevresi içinde biçimlenirken, bu ölçüden de kaçınamaz ve kaçınamayacaktır da. Gerçi bu ölçü şimdiye kadar yetesiye göz önünde bulundurulmamıştır. Bu da, öteki alanlarda da, yeni felsemizde, sanatımızda, edebiyatımızda da, henüz Antik Çağ’a kadar sokulamamamızdan olmuştur. Şimdiye kadar Avrupa Kültürünün ancak son yemişlerini devşirdik. Ama Avrupa Kültürünün bağlantısını kavramak istiyorsak, bu yemişleri olduran köklere kadar inmeliyizdir. Dilimizin Grekçe ile Latinceyi benimsemesi, bizi Antik ruha hızla yaklaştırabilir. Çünkü Grekçe ve Latince sözler, Antik ruhu içlerinde saklayan, bu ruhu bize kadar ulaştıran birer kap gibidirler.”

Batıda Bacon’ın evvelini, kendisini ve sonrasını biçimlendiren Antik Çağ ruhundan mahrum kaldığınızda, doğal olarak Modern dünya üzerine geliştirdiğiniz fikirlerinizin de yavanlığa mahkum olması kaçınılmazdır. Hal böyle olunca bu ve benzeri çalışmalar daha önem kazanıyor.

Kendi görüşlerinden de anlaşılabileceği gibi Machiavelli, Hobbes ve Descartes’la birlikte modern düşüncenin kurucularından sayılan Bacon’ı es geçerek bir düşün tarihi yazılamaz, Modernizmin kendisi tanımlanamaz. Bu çalışmanın bir önemi de burada yatmaktadır. Bu çalışmanın gerçekleşmesinde Bacon’ın eserleri okunmuş, gözden geçirilmiş, buna mukabil onu ve çeşitli hususlardaki görüşlerini en iyi özetleyen sözler aforizmalar halinde okuyucuya sunulmuştur. Böylelikle çalışma, okuyucunun modern düşüncenin yapı taşlarından olan Bacon’ın sözlerini hem de ilk yazılmış oldukları halleriyle, yani Latinceleriyle duyumsayarak modernizmi anlayabilmesi için kapıyı aralayabilmesini sağlamaktadır. Yukarıda da dile getirdiğimiz gibi, aralanan bu kapıdan sadece Bacon’a ve çağına değil tüm Antik Çağ’a ilk adımı atmak mümkündür. Çünkü bu kapı; insanlığın, Latince ifadesiyle “Consortium”una, yani ortaklık bilincine açılmaktadır.

Bacon’ın eserlerini, elbette ki aynı zamanda anadili de olan İngilizcesiyle de okumak mümkün. Zira eserlerinin bir kısmını evvela İngilizce yazmış daha sonra da Latinceye çevirmiş, ya da tam tersini yapmıştır.

Ancak şu unutulmamalı ki, Bacon’ın, kendisinin yazmış olduğu eserlerin İngilizcelerinin gelecekte yok olup gideceğine ancak Latincelerinin sağlam bir şekilde yeni kuşaklara kalabileceğine dair bir öngörüsü vardı. Ona göre, kendisinden sonra ulusal diller zayıflayıp yok olacak, Latince baki kalacaktı. Bu açıdan bakılınca Türk okuyucusunun, Bacon’ın en azından şimdilik tutmamış olan öngörüsü gereğince de, onu İngilizcesi yanında Latincesiyle de anlamaya çalışması önem kazanmaktadır. Söz gelimi okuyucunun, en bilinen Bacon aforizmalarından olan “Knowledge is power”’ın (“Bilgi güçtür”) Latincesini yani “Nam et ipsa scientia potestas est”’i bilmesi, ufkunu açacaktır. Örnek üzerinden gidersek; “Scientia” kelimesi Latincede “Bilgi”nin yanında “Hüner” manasını da içerir. Peki nasıl bir hüner, “Potestas” yani “Güç” demektir? Bacon’a göre “Ipsa” yani “Bizzat” hünerin kendisi bir güçtür. Genel olarak batıdaki neşriyatlarda aforizmanın Latincesi kullanılacaksa, bu hal tercih edilmiştir, yani başında “Zira” manasına gelen “Nam” kelimesiyle. (Örneğin E. Strauss, Dictionary of European Proverbs; W. G. Benham, Book Of Quotations, Proverbs and Household Words; F. R. Shapiro – J. Epstein, The Yale Book of Quotations; F. R. Sagasti, Knowledge and Innovation for Development: The Sisyphus Challenge of the 21st; J. Bartlett, Familiar Quotations: Being an Attempt to Trace to Their Source Passages and Phrases, In Common Use, Chiefly From English Authors vb.) Bu hususta önemli olan, parçanın bütününden çıkarılmış olan küçük bir bölümün, bağlamı iyi yansıtmasıdır. Zira bu sayede okuyucunun içinde, aforizmanın evvelini ve sonrasını anlamak için bir merak uyanacaktır. Okuyucu modern dünyanın dillerinden olan İngilizceden bir şekilde aşina olduğu “Science” kelimesinin Latincede bulunan atasıyla karşılaşıp / yüzleşip balmumu kokan Antik Çağ yazarlarının odalarından, XVI. yy. düşün adamı Bacon’ın odasına geçebilecek ve en nihayetinde kendisine, çağına varabilecektir. İşte bu seyir sayesinde, okuyucu insanlık tarihinin bütünlüğünü, ortak kazanımlarını duyumsamış olacaktır.

Isaac Newton, 5 Şubat 1676 tarihinde Robert Hooke’a yazmış olduğu bir mektupta “Uzakları görebiliyorsam, bu ‘devlerin omzunda yükselmemiz’ sayesindedir” diyerek kökü XII. yy.’da yaşamış olan Chartres’li Bernard’a kadar uzanan “Bizler, devlerin omuzlarında yükselen cüceleriz” sözüne gönderme yapmıştır. Burada “Devler” ifadesiyle kastedilen şey ise iyi bir alim, düşünce adamı olmak isteyen kişinin, kendisinden evvel yazılmış olan eserleri okuması gerektiğidir. Görüşlerin aktarılmasında aforizmalardan yararlanmak, incelikli ve okuyucunun / dinleyicinin ufkunu açan bir üsluba özgüdür. Anlaşılıyor ki, aforizma derlemek ciddi bir iştir. Parçada aforizmanın evvelinde ve sonrasında dile getirilenlerin ve içerdiği mananın belirtilmesi, okuyucuya açıklanması lüzumlu bir tutumdur. Zira aforizmanın ardında bir dünya yatmaktadır. Bağlamdan habersiz, tek bir cümleden hareketle varılacak yargılar yanlış ya da eksik olabilir. Bu çalışmada üzerinde dikkatle durulan husus, Bacon’ın aforizmalarından hareketle felsefesinin, dünya görüşünün, yaşama bakışının okuyucu tarafından tam anlamıyla anlaşılmasıdır. Örneğin Bacon’ın “Prudens opportunitates plures faciet quam inveniet” (“Akıllı insan kendine büyük fırsatları bulmaz da, yaratır”) derken, aslında bağlam içinde Julius Caesar’ı kastetmiş olduğunu aforizmayı okuyanın bilmediğini düşünün, ne büyük eksiklik! Ya da “Caeca (Fortuna) enim licet sit, haud tamen prorsus invisibilis” (“Talih kör olabilir ama asla görünmez değildir”) sözünü yine Bacon’ın, yıldızların gökyüzünde seçilebilen uyumu üzerinden yapmış olduğu açımlamayı okumadan anlayabilmek mümkün müdür? “Iram penitus extinguere velle ostentatio quaedam Stoicorum est” (“Öfkeyi tümüyle söndürmeyi istemek, Stoacıların bir böbürlenmesidir”) diyen Bacon’ın, okuyucularından Stoa felsefesini bilmelerini beklemesi manasız mıdır?

Sonuç itibariyle şu rahatlıkla söylenebilir ki, bu çalışmayla derleme ürünü olan aforizmalar, özlerinde bulunan heyecanı yansıtan Latinceleriyle ve yeri geldiğinde gerek duyulan detaylı açıklamalarıyla okuyucunun anlayışına, kullanımına sunulmaktadır. Kalemden, kağıttan ya da bilgisayar ekranı ve klavyesinden taşan bu aforizmalarla, okuyucu hayata ve tarihe bakışını yeniden ve yeniden şekillendirebilecekse, ufkunu genişletebilecekse ne mutlu!


Çalışmamızda temel adığımız edisyonlar:

BACON, F., The Works of Francis Bacon, Baron of Verulam, Viscount St. Alban, And Lord High Chancellor Of England, New Edition. Vol.X., Francisci De Verulamio, Summi Angliae Cancellarii, Opera Civilia et Moralia, C. and J. Rivington, London 1826. (“Sermones Fideles Sive Interiora Rerum”)

BACON, F., The Works of Francis Bacon, Vol.VI., coll. & edit. J. Spedding, R. L. Ellis, D. D. Heath, Literary And Proffessional Works, Vol I., Longman & Co., London 1861 – The Works of Francis Bacon Vol. III, London 1859 (“De Interpretatione Naturae”) – The Works of Francis Bacon Vol. I., London 1857 (“Novum Organum”)

BACON, F., The Works of Francis Bacon, Sechster Band, Friedrich Frommann Verlag Gunther Holzboog, Stuttgart-Bad Cannstatt 1963 (“De Sapientia Veterum”)
BACON, F., The Works of Francis Bacon, Vol. XI., A New Edition By Basil Montagu, ESQ, William Pickering, London 1829. (“Meditationes Sacrae”, “Epistolae”)
BACON, F., The Works of Francis Bacon, Lord Chancellor of England: With a Life of the Author, In Three Volumes, Vol. I., Basil Montagu, Parry & McMillan, Philadelphia 1859. (“Advancement Of Learning”)
BACON, F., The Works Of Francis Bacon, Vol. I., coll. & edit. J. Spedding, R. L. Ellis, D. D. Heath, Literary And Proffessional Works, Vol I., Longman & Co., London 1857. (“De Augmentis Scientiarum”)
BACON, Francis, Ouvres Philosophiques De Bacon, M. N. Bouillet, Tome III., L. Hachette, Paris 1934 (“Nova Atlantis”)

Satın Alma Linkleri:

http://getir.net/oc2
http://getir.net/oc3
http://getir.net/oc4
http://getir.net/oce
http://getir.net/ocn
http://getir.net/oco
http://getir.net/ocp
http://getir.net/xqu
http://getir.net/sg7
http://getir.net/302
http://getir.net/303
http://getir.net/8rj
http://getir.net/8rk
http://getir.net/8rl
http://getir.net/czw
http://getir.net/p1s
http://getir.net/p1u
http://getir.net/p1v
http://getir.net/p1t
http://getir.net/73z
http://getir.net/8rl
http://getir.net/fy0

3 comments on “Francis Bacon, Seçme Aforizmalar

  1. Adrielle
    20/08/2008

    >Adorei, achei muito interessante!Visite meu blog.www.vivendoaoextremo.blogspot.comBeijos e abraços.

  2. Geri bildirim: (3) Bir Latinceden / İngilizceden çevirememe örneği… « jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)

  3. Geri bildirim: Philosophia togata! Felsefenin Romalı kıyafeti giymesi üzerine « jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)

Yorum bırakın