Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Evvelce (2011’de) “Güzel Kürt kızı Arjin Latinceyi seviyormuş” ve “Arjin’den yine Latinceye övgü” başlıklı post’larda Doğa Koleji’ndeki öğrencilerimden olan Arjin’in (şimdi 3. sınıfta) yazdığı ve bana verdiği Latinceye bağlılığını gösteren yazıları paylaşmıştım. Son derste bir tane daha verdi. (“Bana su verdi!”)
İlköğretimde Latince dersi, o dersin öğretmeninin de mitolojik bir kimlikle yüceltilmesiyle sonuçlanabiliyor: “yaşam, bilgi ve arkadaşlık” gibi çocuksu dünyada öğretilegelmiş ve benimsetilegelmiş temel kavramlar üzerine Hercules ve Prometheus ile birlikte öğretmen de -belki Hydra canavarının kellelerini uçurmamış, belki kenti hastalıktan kurtarmamış ama- bir mitolojik figür gibi inşa ediliyor. Dersin çocukta bıraktığı etkiye göre Hercules ve Prometheus, yine çocuğun etrafındaki herkes tarafından yüceltilegelen bilginin araştırılması olgusu üzerinden Socrates ya da Platon olabiliyor. Bu çerçevede emek kavramının benimsenmiş olması da dersin spesifik kazanımlarının tacı oluyor adeta. Ayrıca bkz. Paris’in yerinde Socrates olsaydı.
Arjin’in kalbinde Latince vardı şimdi kalbinin içine öğretmen’ini koyup ”Latince’nin dostuyum” demiş. Nasıl güzel ve duygu yüklü bir çocuksun sen,bitanesin!