Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Licentia’dan Cassandra’ya…

Geçenlerde bir sohbet esnasında “lisans <eğitim sonunda> verilir mi, alınır mı?” sorusuyla karşılaştım. Bu soruyu burada başta üniversite olmak üzere farklı alanlardaki eğitimin detaylarını ortaya koyarak cevaplamaya girişmek istemiyorum, sadece Türkçede kullandığımız “lisans” sözcüğünün etimolojik kökeninden bahsedip bir fikir edinilmesini sağlamak istiyorum.

Aslında hava değişimine bağlı motivasyon sıkıntılarından ötürü buna da değinmeyecektim de, Cicero‘nun De Fato‘su üzerinde çalışırken “lisans” sözcüğünün atasıyla karşılaştığım için bahaneyle ondan da bahsetmiş olacağımı düşündüm. Başka bir yazıda incelemeyi istediğim Diodorus ile Chrysippus arasında geçen mantıkla ilgili bir tartışmanın ortasında, Cicero o licentiam jocularem! diyor. Buradaki licentia, Türkçedeki lisans sözcüğünün atasıdır ve yine Latincedeki “izin verilir”, “caizdir” gibi anlamlara gelen şahıssız licet  fiilinden gelir. (Dilbilgisi açısından licet gibi “düzensiz / kuralsız” diye anılan fiillerin de bir düzeni ve kuralı vardır elbette, oysa “düzensiz / kuralsız”dan kasıt “düzenden / kuraldan yoksunluk” değil, “ait olduğu sözcük grubundaki [fiil] şahıs ya da zamana dönük temel kuralların dışında kalmasıdır.” “Düzensiz / kuralsız fiil” denince akla “kafana göre kullanabileceğin” bir fiil gelmemeli yani.)

 Licet ise “satmak” anlamının baskın olduğu licere fiilinden gelir, bu fiil de Sanskritçedeki rik– köküyle doğrudan alakalıdır, örneğin Sanskritçede riktas “boşluk” demektir. Yunancada ise bu lic– ya da rik– kökü  λιπ- (lip-) kökü olarak karşımıza çıkar, örneğin  λιπλειπω (lipleipo) “bırakıyorum” anlamındadır. Açık ki, ilgili kök “bırakıp vazgeçmek, boşa çıkarmak” anlamından (karş. Latincede linquere: bırakmak, vazgeçmek) “satılığa çıkarmak” anlamına doğru genişlemiştir.

Licentia işte böyle bir kökten geliyor ve külliyatta karşımıza çıkan en baskın anlamı “özgürlük, serbestlik, kişinin yapabilme edebilme hakkına kavuşması” ve dolayısıyla “izin, ruhsat, ehliyet”tir. Cicero’dan örnekleyelim: “pueris non omnem ludendi licentiam damus” “Çocuklara tümden oyun oynama izni vermiyoruz.” (De Officiis 1.29.103)

Biz de Türkçede “sürücü ehliyeti” (İng. driver’s license) dediğimizde bundan anlaşılan, “araç sürme hakkına kavuşulması”dır. O halde üniversitedeki lisans eğitimi de, belli bir alanda lisans / ehliyetin yani o alanda bilgi sahibi olup o bilgiyi değerlendirme izninin verilmesini / alınmasını amaçlar. Dolayısıyla lisans eğitiminde alıp / verme olayının “doğal olarak” karşılıklı bir iş olduğunu düşünmek zorundayız.

Yine licentia özellikle de geç dönem Latincesinde, Yunancadaki παρα (öte) + ῥῆσις (konuşma) birleşiminden oluşmuş olan, “konuşma özgürlüğü” anlamındaki παρρησια’nın (parrhesia) karşılığı olarak görünür. Parrhesia ya da Kral Çıplak başlıklı yazıda da bahsetmiştim, Bacon’ın De Sapientia Veterum adlı eserindeki ilk mitopolitik / mitolojik-siyasî (mythopolitic) bağdaştırma da bu parrhesia ile ilgili olup bizatihi başlığında bu terimi taşır: Cassandra sive Parrhesia.

Cassandra’nın öyküsünü bilenleriniz vardır, hani tanrı Apollon Cassandra’ya aşık olur peşinden koşar ama bu kızımız ona yüz vermez, bunun üzerine Apollon onu cezalandırmak ister, Cassandra’ya geleceği görme licentia‘sı verir ama kimse ona inanmayacaktır. Cassandra bu licentia‘sı ya da parrhesia‘sıyla, daha ortada hiçbir şey yokken, Troia’nın yıkılacağını öngörmüş ve herkese söylemişse de, kimseyi kendisine inandıramamıştı. Şahıs olarak düşünürsek Cassandra’nın, Agamemnon’un hem karısı hem de katili olan Clytaemnestra tarafından öldürüleceğini önceden görüp kendisine hazırlanmış olan tuzaktan kaçtığını okuyoruz mitolojide, (belki de) bu öyküyü yazanlar senaryoda bir açık veriyor, zira Cassandra Clytaemnestra tarafından kendisine “ev içinde” hazırlanmış olan tuzaktan kaçar ama Agamemnon’dan olan iki çocuğuyla birlikte (Clytaemnestra’nın aşığı Aegisthus tarafından) “ev dışında” öldürülür. Bunu öngörememiş miydi acaba? Sürücü ehliyeti olanlar da kaza yapmaz mı? Yapar elbette. Geleceği görme ehliyeti olan Cassandra’nın da bariyerlere çarptığını düşünelim o halde.

Bacon yukarıda bahsettiğim mitopolitik bağdaştırmanın sonunda geleceği görüp de kendine kimseyi inandıramamanın tarihten bir örneğini verir, örnek Roma tarihinden olup Caesar ile Pompeius arasındaki iç savaş sırasında ideal Romalılık ülkülerine bağlı kalıp tarafsızı oynayan (Lucanus’un Pharsalia’sında da betimlendiği gibi hafifçe Pompeius’un tarafına meyleden) Cato’yla ilgilidir (evvelce twitter’da da yazmışım):

“…eleganter describit M. Cicero,… Cato optime sentit, sed nocet interdum reipublicae: loquitur enim tanquam in republica Platonis, non tanquam in foece Romuli.”

“… M. Cicero güzel bir şekilde betimliyor:… Cato <meseleyi> çok iyi anlıyor, ancak bazen devlete de zarar veriyor: Sanki Romulus’un çöplüğünde değil de, Platon’un devletindeymiş gibi konuşuyor.”

Cato’nun Cassandra gibi sonunda bariyerlere çarpmasına engel olmayan bir licentia’ya sahip olduğu aşikar; şaşırtıcı olmayansa günümüzde (örneğin Suriye meselesinde) kötü gidişatı önceden haber veren Cassandralaşmış / Catolaşmış nice bünyenin de göz göre göre bariyerlerde infilak edecek olmasıdır. Asıl mesele belki de, şaşırtıcı olmayanın engellenemeyeceğine ilişkin bir kanının yerleşmiş olmasıdır. O licentiam jocularem! Ne gülünç bir serbestlik!

One comment on “Licentia’dan Cassandra’ya…

  1. Geri bildirim: Mitolojide gökten düşen objeler üzerine (3 Oritis ya da Sideritis) | jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: