Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Philosophia togata! Felsefenin Romalı kıyafeti giymesi üzerine

Roma’daki felsefenin en eski izlerini İ.Ö. ikinci yüzyılda görüyoruz, kimi analizcilere göre Censor Appius Claudius’un İ.Ö. 312 yılında kaleme aldığı şiirlerinde yer alan ahlakî deyişler (sententiae) yaşam felsefesi adına değerli sayılabilir, örneğin şöyle der Appius: “Her insan kendi talihinin mimarıdır.” (“Faber est suae quisque fortunae” Bacon da bir yerde bu söze atıfta bulunur, Seçme Aforizmalar‘da da kullanmıştım sanıyorum.)

Cicero da Roma’da felsefenin seyrini incelerken, Pythagoras’ın Roma cumhuriyeti kurulduğu sıralarda (geleneksel olarak İ.Ö. 509) Italia’da yaşadığını ve yine bu dönemde Pythagorasçı ilkelerin Italia’da yayıldığını söyler.[1] Yine Cicero Appius’un Pythagorasçı olduğunu düşünür ve Stoacı filozof Panaetius’un İ.Ö. ikinci yüzyılda onu övdüğünü söyler. Ancak Morford’un da bildirdiği gibi, Cicero “Laelius ile Scipio Aemilianus’tan önce” yaşamış bir Romalı filozof adı vermez, ona göre Roma felsefesinin gelişimindeki kırılma anı İ.Ö. 155 yılında üç Atinalı elçinin Roma’ya gelmesidir.[2] Elbette bu üç elçinin gelişinden önce de Yunanlar ile Romalılar arasında yüzyıllar boyunca süren bir iletişim vardı, zira İ.Ö. sekizinci yüzyıla uzanacak ölçüde Campania ve Güney Italia’da Yunan kentleri kurulmuştu. Vergilius’un mitolojik anlatımında da bu iletişime bir gönderme vardır, zira Italia’ya varıp yaklaşan savaş için kendisine müttefik arayan Roma’nın kurucu atası Aeneas Yunan kahraman Diomedes’e elçi yollamıştır.[3]

Yine Roma’nın kurulmasından önce Arcadia’dan kovulan Evander’in gelecekte Roma olacak olan bölgede Pallanteum kentini kurduğu söylenir.[4] Roma’nın dinî ritüellerinin kurucusu sayılan, Roma’nın efsanevî ikinci kralı Numa, tarihçi Livius ile Cicero’nun aktarımına bakılırsa, filozof Pythagoras’a danışmış,[5] ondan bilgelik edinmiştir.[6] Kimilerine göre Numa’nın “filozof kral” olarak bilindiği de unutulmamalıdır.[7] Nitekim Bernard Boulet’nin detaylı çalışmasından da okunabileceği gibi, Plutarchus’un gerek Themistocles (32.6), gerekse Pericles (8.2) biyografilerinde atıfta bulunduğu Sparta rejimi ve Numa krallığı filozof Platon’un siyasî fikirlerinin hayata geçmiş hali olarak düşünülür, buna göre Numa filozof kral, Sparta da Socrates’in ideal devletidir.[8]

Tarihsel açıdan baktığımızda, İ.Ö. 454 yılında Romalı elçilerin Atina’ya ve diğer Yunan kentlerine, Yunan yasalarını ama özellikle de Solon yasalarını öğrensinler diye gönderildiğini görüyoruz, bu sayede Roma’da meşhur XII Levha Yasası oluşturulabilmiştir. (Bu konuyu blogda “XII Levha Yasası Üzerine Kısaca” başlıklı yazımda incelemiştim.) Daha sonra da Yunanlar ile Romalılar arasında bir iletişim olduğu açıktır. Morford’un da bildirdiği gibi, Romalılar özellikle de İ.Ö. 272 yılında, Güney Italia’daki Yunan kenti olan Tarentum’un ele geçirilmesinden sonra Yunan kültürüyle daha fazla iç içe olmaya başlamıştır.[9] Bu arada Yunan krallıkları üzerindeki Roma askerî hakimiyeti arttıkça, herbir Yunan kenti tek tek Roma sınırlarına dahil olmuştur. Örneğin Kartaca’yla yapılan ilk savaştan (İ.Ö. 264–241) sonra Sicilia’nın büyük bir bölümü, yine Kartaca’yla yapılan ikinci savaş (İ.Ö. 218–202) süresince en büyük Yunan kenti olan Syracusae 211 yılında Romalılar tarafından alınmıştır. Sırasıyla Makedon kral 5. Philippus Cynoscephalae’da İ.Ö. 197’de ve kardeşi Perseus Pydna’da İ.Ö. 168’de Romalılara teslim olmuş, Corinthus İ.Ö. 146’da Roma topraklarına katılmıştır.

Böylece Yunan dünyasının önemli bir kısmı (3/4’ü, yani Güney Italia, Sicilia ve Yunan ana toprağı) Scipio Aemilianus döneminde Roma’nın egemenliğine girmiştir. Dördüncü kısım yani Asia Minor (Anadolu) ise Antiochus’un  İ.Ö. 189 yılında Magnesia’da yenilmesiyle ele geçirilebilir bir noktaya gelmiş, İ.Ö. 133’te Kral 3. Attalus’un Pergamum Krallığı’nı Romalılara bırakmasıyla bu bölge de büyük ölçüde Roma toprağı olmuştur. Asia Minor’u tümüyle Roma toprağı yapan ise İ.Ö. 60’larda Pompeius’tur.

Roma’nın askerî başarılarının Romalıları Yunan kültürüyle tanıştırdığını söyleyebiliriz. Yunan savaş esirlerinin Roma’ya gelişi, Latin edebiyatının, özellikle de destan ve drama türünde, Yunan edebiyatını model alarak gelişmesini sağlamıştır. Birçok Romalı entelektüel ve senator Yunanca öğrenmekle kalmamış, Yunan düşüncesi, sanatı ve edebiyatına da ilgi duymuştur. Örneğin en eski Romalı tarihçi olan senator Fabius Pictor’un Yunanca yazdığı ve İ.Ö. 216’da Delphi’ye elçi olarak gönderildiği biliniyor. Tarihçi Livius’a göre Manlius Vulso’nun ordusunun İ.Ö. 188 yılında Asia Minor’den geri dönmesi, Yunan kültürünün Roma toplumu üzerindeki etkisi açısından tarihî önem taşır. Keza Romalı liderlerin Yunan kültürüne olan ilgisi de Roma’daki Yunan etkisini belirlemiştir. Morford Yunan kültürünün İ.Ö. ikinci yüzyılın ortalarında kültürsüz Romalılar arasında “aniden” ortaya çıktığı yönündeki fikre karşı çıkar. Ona göre bu dönemden önce Romalı filozof olmadığını söyleyen Cicero haklıdır, üç filozoftan oluşan elçi grubunun önemi Roma’daki Romalılara Yunan profesyonel filozoflarını tanıtmasıdır. Censor Cato’nun da bildirdiği gibi, bu elçiler özellikle de genç Romalılar üzerinde etkili olmuştur, bu genç Romalılara Scipio Aemilianus ve dostları da dahildir, dolayısıyla Roma’daki felsefenin gelişimini İ.Ö. 155 yılından yirmi yıl sonraya tarihleyebiliriz.[10] Bu yine Roma’da yaşayan tarihçi Polybius’un (İ.Ö. 168–150), Africa ve Hispania’da bulunan Scipio Aemilianus’un, İ.Ö. 146–129 yılları arasında Roma’da bulunan Stoacı filozof Panaetius’un etkin olduğu bir dönemdir.[11]

Morford, İ.Ö. 140 yılı consul’ü olan Laelius’a, bir ihtimal, ilk filozof denilebileceğini söyler,[12] yazara göre İ.Ö. 155 yılından sonrasını Philosophia togata dönemi olarak adlandırabiliriz, bu dönemde Yunanlar Romalıları Roma’da ve Yunanistan’da (özellikle de Atina’da ve Rodos’ta) eğitmiştir. Yine Romalıların bu dönemde yaptığı, Roma kültüründe kabul görebildiği ölçüde Yunan felsefesini uyarlamaktır. Panaetius’un Stoacılığın katı ilkelerini benimsetmeye çalışması önemlidir, en nihayetinde hem Panaetius, hem de Posidonius Roma felsefesinin gelişiminde tarihî rol oynamıştır.[13] Bu dönemden itibaren Philosophia togata yani Romalı kıyafeti giymiş felsefenin temsilcileri genelde felsefenin etik ve metafiziğe dayalı fizik alanında kafa yormuş, felsefenin kaynağı ve beşiği olan Yunan dünyasından farklı olarak mantık konusuna pek değinmemiştir. Özellikle de imparatorluğun erken döneminde Seneca ve Epictetus mantığa aşırı önem atfetmenin yanlış olduğunu savunmuştur, bu mantığı tümden felsefeden kovmak anlamına gelmez, tek yaptıkları, onu etiğin bir alt kolu olarak görmektir. Bu yaklaşım genel olarak Roma’daki felsefe anlayışını gözler önüne serer, zira mantık amacı iyi yaşamak olan etik çalışmasının sadece bir kolu olabilir, ötesi değil.

Romalı filozofların ve felsefeye ilgi duyan kişilerin etik konusuna odaklanması, benimsedikleri felsefenin onların kişisel yaşamını ve Roma vatandaşlığını doğrudan etkilenmesinden kaynaklanır. Felsefe Roma’nın siyasî ve yazın tarihinde öne çıkan siyasî ve askerî figürlerin davranışlarını ve eylemlerini etkilemiştir, örneğin denebilir ki, Cicero’nun betimlediği komutan Scipio Aemilianus daha sonraki dönemde yaşamış olan imparator Marcus Aurelius’un felsefî atasıdır.[14] Roma’da felsefeyle olan etkileşimin olumsuz olduğu durumlar da mevcuttur, örneğin Censor Cato Yunan felsefesinin Romalı gençler üzerinde olumsuz etkileri olduğunu düşünüyordu, imparatorluk döneminde ise Nero, Vespasianus ve Domitianus gibi imparator filozoflara ve düşüncelerine şüpheyle ve hatta düşmanca yaklaşmıştır, zira onlara göre filozoflar siyasî otoriteleri için tehlike unsurudur. Marcus Aurelius da siyasî bir kaygıyla değilse de, felsefî eğilimine uygun olarak, gerçek filozof olarak görmediği sofistlerden hoşlanmamıştır.[15] Gerek felsefeye ilgi duyup bu alanda kafa yoran Romalı önderler, gerekse felsefeyle ilgilendiği için iktidarın hışmına uğrayan bireyler, en nihayetinde felsefe eliyle yaşamlarının gidişatını belirlemiştir.

İkinci kısım için bkz. Philosophia togata! Felsefenin Romalı kıyafeti giymesi üzerine (2)


[1] Cicero, Tusculunae Disputationes 4.1-7.

[2] M. Morford, The Roman Philosophers. From the time of Cato the Censor to the death of Marcus Aurelius, Routledge, 2002, s.2.

[3] Vergilius, Aeneis 8.9; 11.225-30.

[4] M. Morford, a.g.e., s.2; Vergilius, Aeneis 8.51-54; 333-336.

[5] Livius 1.18; Cicero, Tusculunae Disputationes 4.3.

[6] Bkz. W. Smith, The Wordsworth Classical Dictionary, Wordsworth Editions Ltd., 1996, s.287.

[7] Örneğin bkz. R. M. Ogilvie, A Commentary on Livy, Books 1-5, Oxford: Clarendon Press 1965, s.89.

[8] Bkz. B. Boulet, “Is Numa the Genuine Philosopher King?”, The Statesman in Plutarch’s Works. Vol. II: The Statesman in Plutarch’s Greek and Roman Lives, Ed. Lukas De Blois, Jeroen Bons, Ton Kessels & Dirk M. Schenkeveld, Brill (Mnemosyne – Supplementa), 2004, s.245-257. Lycurgus’un (İ.Ö. 820–730) Sparta devleti ve Numa’nın krallığı (İ.Ö. 753–673) Platon’dan (İ.Ö. 424–348) çok önce kurulmuştu, dolayısıyla Platon’un “henüz gerçekleşmemiş” ideal devlet fikrinin, daha önce gerçekleşmiş olan bir devlette kendini göstermesi beklenemez. Bu anakronik değerlendirme, daha sonra yaşamış olan Plutarchus’un (İ.S. 46–120) bir tarih okuması olarak değerlendirilebilir. Boulet’nin incelemesinde bu konu detaylı bir şekilde ele alınıyor.

[9] M. Morford, a.g.e., s.2.

[10] M. Morford, A.e., s.3.

[11] M. Morford, A.e., s.3-4.

[12] M. Morford, A.e., s.4.

[13] M. Morford, A.e.

[14] M. Morford, A.e., s.1.

[15] M. Morford, A.e.

Reklam

One comment on “Philosophia togata! Felsefenin Romalı kıyafeti giymesi üzerine

  1. Geri bildirim: Philosophia togata! Felsefenin Romalı kıyafeti giymesi üzerine (2) « jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: