Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Peki, χειροκρᾰτία neydi?

Son gelişmeler üzerine Mhp’li Oktay Vural “Çete devleti yönetmektedir” deyince (kaynak), bir kez daha bahsedesim geldi:

Polybius’ta siyasî rejimler döngüsü ve Roma devlet yapısı, Polybius’ta siyasî rejimler döngüsü ve Roma devlet yapısı (2 Krallıktan tiranlığa…) ve ὀχλοκρᾰτία ya da Okhlokrasi nedir? (Zamanı mı şimdi?) başlıklı olanlar başta olmak üzere, çeşitli yazılarımda Polybius’un ἀνακύκλωσις yani “<siyasî rejimler> döngü<sü>” fikrinden bahsetmiştim. Bu döngünün bir aşaması da demokrasiden (δημοκρᾰτία) çete devletine (ὀχλοκρᾰτία) geçiştir. Ancak bir de χειροκρᾰτία kavramı var, Polybius tarafından benzer minvalde kullanılıyor ama ὀχλοκρᾰτία‘dan ayrılıyor. Nedir bu?

χειροκρᾰτία‘yı ilkin “çete yönetimi” olarak çevirmek terimin özünde bulunan χείρ- kökünü görmezden gelmek demek değildir (bu tür bir eleştiriyi bir gramer forumunda görmüştüm ama şimdi kaynağı bulmam zor), zira χείρ- kökü temelde “el” ve “kol” anlamını taşımakla birlikte, elle yapılan işlere atıf içerir. Dolayısıyla buradan “el ile zorlamak” gibi bir anlam çıkar, bu anlam da kendisinden belli bir grubun (örneğin askerî birliğin) yapısal birlikteliğine işaret eden bir kullanım doğurmuştur. (Örneğin bkz. Herodotos 7.157) Kökteki bu anlam zenginliğinden hareketle χειροκρᾰτία‘yı ilkin “el yönetimi” yani bizzat şiddet yönetimi olarak çevirmek mümkündür, bununla birlikte şiddeti uygulayan iktidar gücünün öznel yapısını ifade eden “çete” anlamını da düşünürsek, terimi “çete yönetimi” olarak da çevirebiliriz.

Peki, nasıl oluyor da, Polybius’a göre, demokrasiden çete yönetimine geçilebiliyor? Güncel sıkıntılarımız için de bir fikir verecek sanıyorum.

Polybius’a göre demokraside δῆμος yani nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan halk ve onun temsilcileri ülkenin geri kalan kısmına kibir dolu şiddet (hybris) ve yasadışı davranışlar (paranomia)uyguladığında, mevcut demokratik sistem çete yönetimine dönüşür. Polybius klasik bir Stoacı olmamasına ve Peripatetik okuldan, dahası Platon’dan fazlasıyla esinlenmiş olmasına rağmen, son kertede bir Stoacı gibi doğal süreç ve evrim düşüncesini siyaset teorisinin temeline yerleştirmişti. Ona göre herhangi bir siyasî rejimin bozulmaması imkansızdır, zira her rejim, doğadaki her şey gibi, zaman içinde bozulur. Demokrasinin bozularak dönüştüğü yeni rejim ise, ona göre, ὀχλοκρᾰτία ya da Okhlokrasi nedir? (Zamanı mı şimdi?) başlıklı yazıda da işlediğim gibi ὀχλοκρᾰτία ve burada bahsettiğim χειροκρᾰτία‘dır. İkisinin arasındaki fark: İlkinde kalabalığın, ikincisinde ise şiddet/gücün öne plana çıkmasıdır.

Polybius’un iki terimi birlikte kullanmasının nedeni, demokraside kalabalığın etkin gücünün, yukarıda da söylediğim gibi doğal bir süreç içinde “kaçınılmaz olarak” bozulacağı ve yerini tiranlığa bırakacak olan bir çoğunluk tahakkümüne dönüşeceğine duyduğu inançtır. (“Kalabalık gücü eline aldığı zaman, eninde sonunda şiddet uygulamaya başlar” ilkesine duyduğu inanç, diyelim.) Onun gözünde, tıpkı Platon’da olduğu gibi, demokrasi en iyi siyasî rejim olsa da bireylerin huzurunu temin etmede yetersizdir, bu açıdan en riskli yönetim şeklidir. (Polybius’ta belirsiz ama Platon’da ehveni şer olan krallıktır.) “Çok yanlış düşünüyormuş, canım, elbette demokrasi çoğunluğun sözünün geçtiği, azınlığın ise bastırıldığı bir rejimdir, neticede halk idaresinden bahsediyoruz, milli iradeden” diyorsanız, muhakkak Platon ile Polybius’un gözünde iğrenç bir varlıksınız. Dahası plüralist demokrasi ya da liberal demokrasi gibi, kalabalığın değil, bireyin hak ve özgürlüklerinin öne alındığı rejim örneklerinden habersizsiniz demektir.  Hani, demokrasi sadece demokrasi olmadığı için, birbirini reddeden türleri ve uygulama örnekleri olduğu için böyle diyorum, yoksa Polybius da, Platon da haklıydı sanıyorum. Bunu da başka bir yazıda konuşalım.

Yorum bırakın