Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Cicero, De Officiis 1.148 ve verecundia

[148] Quae vero more agentur institutisque civilibus, de iis nihil est praecipiendum; illa enim ipsa praecepta sunt, nec quemquam hoc errore duci oportet, ut, si quid Socrates aut Aristippus contra morem consuetudinemque civilem fecerint locutive sint, idem sibi arbitretur licere; magnis illi et divinis bonis hanc licentiam assequebantur. Cynicorum vero ratio tota est eicienda; est enim inimica verecundiae, sine qua nihil rectum esse potest, nihil honestum.

Cicero De Officiis‘in (öncesindeki birkaç paragrafla birlikte) bu paragrafında bir Romalı yurttaşı için “doğru olan”ın peşine düşüyor. Felsefe eserlerinde genelde eklektik bir tavır sergileyerek kısmen felsefe doksografı kimliğine bürünen Cicero burada Stoa felsefesinin “doğaya uygunluk” düsturunu benimsemiş görünüyor.

Bu minvalde 1.141’den itibaren bireyin, eylemlerinde dikkat etmesi gereken unsurlara dikkat çekiyor. Ona göre, birey her şeyden önce güdülerinin akla boyun eğmesini sağlamalıdır. İkincisi, birey eylemin hedefini / değerini her daim aklında tutarak, onu gerçekleştirmede ne aşırı fazla ne de aşırı az çaba sarf etmelidir. Üçüncüsü ise bireyin eylemini gerçekleştirirken “özgür bir insan olarak” saygınlığını ortadan kaldıracak ve (diğer insanların gözünde) görünüşünü bozacak ölçüsüzlüğü sergilememesidir (1.141).

Cicero 1.142’de “düzenin muhafazası” olarak tanımladığı Yunancadaki eutaxia‘nın Latinceye ilkin modestia (ölçülülük) olarak çevrilemeyeceğini söyler, ona göre böyle bir çevirinin yapılabilmesi için Stoacıların yaptığı “Ölçülülük söylenen ve yapılan her şeyi yerine göre ayarlama ilmidir” tanımı kabul edilmelidir. O halde Cicero’ya doğru eylem, Stoacı tabirle, “doğru zamanda ve doğru yerde yapılan” eylem olur.

Cicero’nun zihninde [ideal] kente özgü kuralların / düzenin unsurlarının aynı zamanda [ideal] devlete özgü kurallar ve düzen unsurları olduğu açıktır. Bu yüzden yukarıda çevirdiğim kısımda yer alan institutisque civilibus ifadesi aslında hem kent hem de devlet geleneklerini işaret eder. O halde Cicero’ya göre, bireyin eylemleri kent / devlet gelenekleriyle bağdaştığı sürece, o bireye fazladan öğüt ya da ilke sunulması gerekmez (de iis nihil est praecipiendum). Bu da eylemde en doğru ölçünün “doğaya uygunluk” olduğunu savunan Stoacıların “dünya / evren vatandaşlığı” anlayışına uygundur, başka deyişle, bireyin eylemi onun bağlı olduğu sistemin (doğanın) kurallarına uygun olmalıdır, bu en gerçek ve en yetkin düsturdur, fazladan öğüt gerektirmez, kente / devlete uygun eylemlerin kendisi birer ilkedir zaten (illa enim ipsa praecepta sunt).

Cicero kentin / devletin resmî söylemine ya da gelenek göreneğine karşı gelme (contra morem consuetudinemque civilem) hakkını herkeste görmüyor, ona göre Socrates ve Aristippus yüce ve kutsal erdemlerinden ötürü bu hakka sahip olmuş örneklerdir. Ancak Cicero bu “yüce ve kutsal” erdemlerin içeriğine burada girmiyor, devamında Kinik felsefesinin tümden yadsınması gerektiğini söylüyor. Buna göre Kinikler “kendisi olmadan hiçbir şeyin doğru ve hiçbir şeyin ahlakî olamayacağı şeye” (sine qua nihil rectum esse potest, nihil honestum) düşmandır, o şey verecundia yani utanma duygusudur. Doğaya ve kente uymak fikrinin Cicero’nun kaleminde Stoacı perspektifiyle nasıl örtüştüğünden bahsetmiştim yukarıda, Cicero aynı şekilde  1.127’de sağlıklı insandaki verecundia‘nın / utanma duygusunun doğadaki kusursuz işleyişe uygun olduğunu söyler, o halde Cicero’ya göre ideal kent / devlet’te bireyler yani vatandaşlar muhakkak utanma duygusunu bilmelidir.

Ancak yukarıda da dediğim gibi Cicero felsefe konulu eserlerinde çoğu kere eklektik ve eleştireldir, bu yüzden Stoacılığa meylettiğinde bile onun ortodoks Stoacı olduğunu söyleyemeyiz. Örneğin 1.128’de yine Kinikleri ve [bahsedeceğim konuda] onlar gibi düşünen Stoacıları “doğal” ve “doğaya uygun” olan her eylemden “açıkça” bahsedilmesinin “ayıp” olmadığını düşündükleri için eleştirir. Zira Cicero’ya göre, “evliyken çocuk yapmak ahlaken doğrudur ancak onun nasıl yapıldığından açıkça bahsetmek ayıptır.” Oysa Kinikler ve Stoacılar “madem doğal o halde açıkça bahsedebiliriz” minvalinde bir tavır sergiler, yani Cicero Stoacıların “doğaya uygunluk” anlayışını verecundia / utanma duygusu nezdinde yeniden ele alır ve Kinikleri “utanma duygusundan yoksun” düşüncelerinden ötürü sertçe eleştirir.

Yorum bırakın