Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
iki. Siyahın, diğerleri gibi bir renk olup olmadığının tartışıldığı bir ortamda bu iticiliğin de iyi düşünülmesi gerekebilir. Son dönemde çekilen Halloween – Michael Myers filmlerinden birinde, söz konusu katilin çocukken çizdiği resimlerdeki ve kendisine yaptığı şeytanî maskelerdeki siyah renginin ağırlıklı olmasının bu türden bir iticilikle alâkası olması lâzım. Siyah iticilikten nemalanır; ya da iticilik siyahtan. İterek çekmek, çekildikçe itmeyi gerektirir. Bu yüzden siyah, soğuktur; geceyi andırır. Gece… Latincede nox, noctis, “gece” anlamındadır; nocere fiili ise “zarar vermek”. Latincede noc- önekiyle başlayan birçok kelime karanlığı, uğursuzluğu imler: Nocens-zararlı; nocivus-incitici; noctua-baykuş gibi. Gecenin karizması, karanlığından geliyorsa, Alpacino ya da Dylan gibi karakterlerdeki siyah giyim de geceyle ilişkili olmalı. Gece… yani tekinliğin tehlikeye atıldığı saatler bütünü. Herkesin uykuda olduğu saatlerden oluşur gece. Bu yüzden uykudaki insanlar, kutsal kitaplarda yarı-ölü durumunda sayılmıştır (1), gecenin ve ölümün tekinsizliği, insanı ürpertir. Gece dışarıdan gelen sesler, yani gecenin sesleri aslında tekinsizliğin, rahat yatağın ve sıcak evin verdiği rahatlığın tam tersini hatırlatır; bir nevi yaşarken, ölümün seslerini duyarız. Başta söylediğim iticilik işte bu geceye ve ölüme karşılık gelir; gece iter ama merak uyandırır; ölüm korkutur ama ne olduğu üzerine kaygılandırır. Siyah giyimde deişte bu türden bir iticilik vardır; geceden ne kadar çekiniyorsanız, karanlıkta ne kadar telâşa kapılıyorsanız, siyah giyim karşısındaki durumunuzda da benzer bir ürperticilik vardır.
üç. “Siyah zemin üzerinde bulunan diğer renkler, siyahın siyahlığını daha da arttırır” da deniyor (2). Siyah giyim altındaki bedenler de siyahlığa vurguyu arrtırıyor olmalı; bunun vice versa bir tarafı olmalı; ters yüz ettiğinizde, siyah da, üzerinde taşıdığı yüzleri (hele Cate’inki gibi fazlasıyla beyaz ise) anlamlı kılıyor olabilir. Cate’den Dylan olur, çünkü anlamlı kılınmış gibi bir hâli var, yanılıyor muyum? Poz bile veriyor. Olmuş da, üstüne bir de pozu eksik kalmış gibi. Beyaz ve gri ile birlikte siyahın da ancak aydınlıkta ayrışabildiğini (3) düşünürsek, Dylan ve diğer siyahları, yaşamdaki diğer renklerden ayırabilmek için gün-yüzüne çıkmamız gerekebilir. Ancak gün-yüzünde Dylan (siyah-eril) ile Cate (beyaz-dişil) ayrışabildiğine göre, bu fotoğraf tam bir gece fotoğrafıdır. Çünkü Dylan, Cate’tir. İki “diğerlerinden farklı”, kendi aralarında ayrışabilmek için gündüzü beklemek durumunda.
Notlar:
“Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden, bir ben miyim yalnızlığa yenilen; sen, sen, sen…”