Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Küçük İskender namlı bir yazar/şair var, belki tanıyorsunuz, belki biliyorsunuzdur. Başından beri cümle aleme sergilediği, satmaya çalıştığı o, köprü-altına yakıştığını dillendirme telâşındaki problemli entelektüel gömleğinin ardına saklanmış bir yazar olarak gördüm kendisini. Ancak Necronomicon: Ölüm Kitabı‘nı yazan da, ki bu kitaptaki, Baudelaire bu devirde Türkiye’de yaşamış olsaydı ancak bu kitaptaki gibi yazılar yazardı.
Gerçi Baudelaire de Tanrı değil a (haşa), o da başka gömleklerin ardına gizlenmiş gibidir. Aslına bakarsanız, yazar “en sevdiği” gömleğinin ardına saklanmış bir adam olmaya mecburdur. Mesele okuyucuların da o gömleği benimseyip benimsemeyeceği. Örneğin ben.
Küçük İskender’i yaşamıyla yazılarını örtüştürmüş, Ağır Roman’daki jartiyerli eşcinsel kimliğiyle değil, yazılarından fışkıran jartiyerli isyanla tanımak istiyorum. İstediği kimliğe bürünsün, istediği gömleğe sığınsın, bu benim problemim değil. Ama silahı yaşamı, yazıları olsun. Edebî Yaşamı sağda solda anlatılan “problemli-psikopat adam”lığın raconuna uygun Küçük İskender anekdotlarıyla değil, kaleminden fışkıran edebî menilerle boyansın isterim. Bu da benim beğenim.
Okuyan, yazana köpek gibi sırnaşır; bu yüzden sırnaşıklık “arsız” bir şey değildir. Bazıları beğeninin kendisinden utanır, göstermez; bazıları da göstermeden edemez, utanamaz. Paylaşımdan, iştirakten utanmayanlara bayılıyorum! Medenî cesaret, bu yaşama özgü madenî cesaretsizlikten çok daha utanç verici değil. Aslına bakarsanız, “utanç verici olan” derken de iğneleme yapmış olmuyorum, az biraz yazılarımı okuyanlar bilir, ben bir şeye “iyi” ya da “kötü” diye bakamayanlardan, en başta gelenlerden olmak isteyenim. Utanç verici olmayaydı da, başka şeyler söylemezdim. Bilmiyorum şimdilik.
Aşağıda, son zamanlarda en beğenerek okuduğum zihin rahatlatma eserlerinin birinden, Küçük İskender‘in Necronomicon‘undan (K. İskender, Necronomicon: Ölüm Kitabı, Turuncu Medya Yay., Sf.133-134, 2004) bir bölümü bulacaksınız. Ne zamandır paylaşmak istiyordum, birkaç günlüğüne ortadan kaybolduktan sonra bloga aktardığım için epeyce iyi durumdayım, demektir. Yazara edebî menilerini bize, yaşamsal menilerini ise kendine sakla, diyerek yazıya geçiyorum.
***
Günah Seansları
Küçük İskender
Kimi istavritler büyüyünce balina olurlar: Kes yapıştır bunu ahenge.
Kimi istavritler büyüyünce denizanası olurlar: Kes yapıştır bunu bilmeceye.
Ve unuttuğunu hatırla yalnızca.