Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Malumunuz, Pompeius’a karşı Pharsalus savaşını kazanınca Roma’da Caesar’ın tek adamlığının önünde neredeyse hiçbir engel kalmamıştı. Diğer birçok Senator gibi ehveni şer olarak, aristokratik rejimin bekası uğruna Pompeius’un yanında olan genç Cato (ya da Uticalı Cato) kılıcına abanarak intihar etmişti. Sizin (“siz” burada okur oluyorsunuz elbette) için Plutarchus’un Cato biyografisinden bir bölümü çevirdim. Henüz intiharın gerçekleşmemiş olduğu dönemden bir akşamı anlatan bu bölüm belki bu olayı ve metni bilmeyen, bilip de ilgilenmeyenlerin ilgisini çeker, açık bırakılan sonu merak uyandırır da devamı okunur. İstanbul’a hafif hafif kar yağarken yapmış olduğum bu kısa çevirinin böyle bir faydası olursa sevinirim. (Yalan söylüyor, çevirdiği metin kendi bilgisayarında boş boş durmasın diye bloğa koydu, ayıp ediyor.)
Plutarchus, Cato Minor 68
[1] Akşam yemeği bu şekilde sona ermişti, her akşam yemeğinden sonra yaptığı gibi, yine dostlarıyla yürüdü ve bekçilere görevler verdi. Daha sonra odasına çekildi ama öncesinde oğlunu ve dostlarının her birini daha önce hiç olmadığı kadar içten bir şekilde kucakladı, onlarda neyle karşılaşacaklarına dair yeni şüpheler uyandırdı.
[2] Odasına girdi ve yatağına uzandı, Platon’un Ruh Üzerine başlıklı diyaloğunu eline aldı, evvelce kitabın büyük bir bölümünü okumuştu, bir ara yukarı baktı ve kılıcının duvarda asılı olmadığını gördü, zira oğlu, Cato akşam yemeğini yerken kılıcı oradan almıştı. Cato kölelerden birini çağırdı ve ona kılıcı kimin aldığını sordu. Köle cevap vermedi, bunun üzerine Cato kitabına geri döndü ve kısa bir süre sonra, acelesi ve telaşı olmaksızın, sadece kılıcını merak ettiği için köleye kılıcı getirmesini buyurdu.
[3] Ancak gecikme oldu, kimse kılıcı getirmedi. Cato kitabı okumayı bitirmişti, tek tek bütün kölelerini çağırdı ve daha yüksek bir sesle kılıcını istedi. Kölelerden birinin ağzına yumruk attı, elini yaraladı, sinirle bağırarak oğlunun ve kölelerinin kendisini silahsız bir şekilde düşmanların eline bıraktığını söyledi. Oğlu ağlayarak yanına koştu, yanında Cato’nun dostları da vardı, babasına sarıldı, yalvar yakar ağladı.
[4] Ancak Cato ayağa kalkarak mağrur bir duruşla şöyle dedi: “Bilgim dahilinde değil, ne zaman ve nerede delirmiş biri olduğum kanaatine varıldı? Kimse beni kötü kararlar alacağım, kendi düşüncemden vazgeçeceğim ve silahlarımın benden alınacağı bir duruma çekmeye çalışamaz, bunu sağlayamaz. Dürüst çocuk, niçin babanın ellerini arkadan bağlamıyorsun? Böylece Caesar geldiğinde beni kendisini savunamayacak halde bulsun., ne dersin? Kuşkusuz kendimi öldürmem için bir kılıca ihtiyacım yok, nefesimi daha fazla tutmam ve kafamı duvara vurmam yeterli olur, ölüm böyle de gelecektir.
Çev. C. Cengiz Çevik
Geri bildirim: Cato nezdinde Seneca’nın bilgesi siyasete bulaşmamalı mı? | C. Cengiz Çevik'in resmi sitesi