Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Stoa Felsefesinde Kader ve Tanrı (video)

STOA FELSEFESİNDE TANRI VE KADER KONUSU NİÇİN ÖNEMLİDİR?

Bu konu önemlidir, çünkü tüm Stoa felsefesi tanrı ve kader kavramları üzerine kurulu olan bir fizik ve metafizik temeline dayanır.

Bir ahlak felsefesi olan Stoacılık metafizik altyapısı olmadan insanları ahlaklı yaşamaya davet edemez.

Ahlak için metafizik ve teoloji şart.

Burada metafizik yani Yunancasıyla metaphysika (µεταϕυσικά) çoğul bir terim olarak τὰ µετὰ τὰ ϕυσικά (ta meta ta physika) tamlamasının birleşik halidir. “Fizikten sonraki çalışmalar”ı ifade eder. Aristoteles ilk felsefesini veya ontolojisini bu başlık altında ele alır. Bu açıdan bakıldığında Stoacılar için Metafizik Fizik’in ötesini, sonrasını ifade etmez.

Metafizik bizatihi Fizik’e gömülüdür.

Bu yüzden klasik anlamda Metafizik Stoa terminolojisinde kendine yer bulmaz.

Stoa felsefesinde sadece Fizik vardır diyebiliriz.

İşte bu bağlamda Tanrı ve Kader karşımıza fiziksel kavramlar olarak çıkar.

Peki, fizikten ne anlıyoruz?

Fizik her şeyden önce “doğaya ilişkin olan”dır. Başka deyişle “Doğa” anlamındaki φύσις (physis) teriminden doğmuş olan fizik yani ϕυσικός (physikos) tümüyle doğaya özgü olanın araştırıldığı sahadır. Yani Doğa araştırmasıdır. Seneca’nın naturalis quaestio dediği şeydir.

Başka deyişle doğa araştırması veya fizik aslında tanrısal düzenin araştırılmasıdır.

İşte bu yüzden Stoa felsefesinde, dönüp dolaşıp tanrı ve kader, hatta tanrısal öngörü ve talih gibi düzene ilişkin kavramlarla karşılaşırız. Bu kavramlar anlaşılmadan Stoa felsefesinin ahlak anlayışı da anlaşılamaz.

 Seneca Ep. 16.4’te kendisine şu sorunun sorulabileceğini belirtir: “Felsefe ne işime yarar, kader diye bir şey varsa?”   Şüphesiz ki bu retorik bir sorudur, cevabı kendiliğinden olumsuzdur. Ancak Seneca ve diğer Stoacılar felsefeyi evrendeki işleyişi anlama aracı olarak gördükleri için anlamlı buluyordu. Bu anlamlı uğraş çerçevesinde, kader (fatum), tanrısal öngörü (providentia) ve talih (fortuna) ile birlikte Stoacıların evrendeki işleyişi açıklarken kullandığı bir kavramdır. D.L. 7.149’da her şeyin kadere (eimarmenê ) göre gerçekleştiği fikrinin Zeno, Chrysippus, Posidonius ve Boethus gibi Stoacıların yazdığı “Kader Üzerine” adlı eserlerde savunulduğu belirtilir. D.L. ortak fikri şöyle özetler: “Kader, varlıkların birbirine bağlı nedenidir ya da dünyayı yöneten akıldır.” Çeviri için bkz. Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, çev. Candan Şentuna (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, sekizinci baskı, 2019), 351. O halde birisi, kadere göre işleyen evrensel doğadaki nedenleri bilirse, sonuçları da bilebilir, çünkü doğadaki her şey tanrısal akıldan pay almış olup, oluşması gerektiği için oluşmuştur, başka deyişle, sarsılmaz kaderin yönettiği doğada ne olacaksa olacak, ne olmayacaksa olmayacaktır (Arnold, Roman Stoicism, 200). Buradan kaderin asla değişmeyeceği (değiştirilemeyeceği) sonucuna vardığımıza göre, ona “zorunluluk” adını da verebiliriz. Dahası Stoacılara göre, evrenin özü ateş olduğundan ve bu ateş de edilgen veya yıkıcı değil, aksine kutsal birliği ve nesneler âlemini sürekli canlı kılacak ölçüde yaratıcı ve aklî olduğundan ötürü onu yönlendiren kader de aklî olmalıdır. Stoacılığın kurucusu olan Zenon’un da bildirdiği gibi, kader, maddeyi harekete geçiren güçtür ve bu yüzden ona hem “tanrısal öngörü”, hem de “doğa” denilebilir.  Chrysippus’un tanımına göreyse, kader, evreni yöneten zihnî güçtür yani başka deyişle, “evrenin aklıdır”, “evrende tanrısal öngörüye uygun bir şekilde yönetilen olayların yasasıdır”, “dün olmuş olanların, bugün olanların ve yarın olacak olanların yasasıdır.” (Aet. Placit. 1.27.5; 28.3, Akt. Arnold, Roman Stoicism)

Roma’daki Stoa felsefesine gelirsek, Cic. Fat. 15.33’te yukarıdaki görüşlerin bir yansımasını görürüz: “<Stoacılar> her şeyin kadere göre gerçekleştiğini söylüyor.”  Karş. Fat. 14.31; 17.40-18.41, et al. Eseri bir bütün olarak değerlendirmek için bkz. Cicero, Kader Üzerine, çev. C. Cengiz Çevik (İstanbul: Zeplin Kitap, 2015). Cic. Div. 1.125’te ise Yunanların eimarmenê teriminin Latincede fatum ile karşılandığı belirtildikten sonra “akıl bizi her şeyin kadere göre gerçekleştiğini söylemeye zorluyor”  denir. Ardından kaderin “kendi içinde nedenin nedene bağlı olduğu ve her şeyin kendisinden doğduğu bir nedenler düzeni ve silsilesi”  olduğu söylenir ve bunun “tüm ebediyetten akıp gelen ölümsüz bir hakikat olduğu”  vurgulanır. Seneca bu hakikatten veya kaderden burada alıntılayamayacağımız kadar çok bahseder. Consol. Polyb. 1.2’de burada olduğu gibi kaderden şikâyet edilmesi olgusuna değinen Seneca 1.4’te kaderin en azından ölüm konusunda herkese eşit davranmasının (aequalitas) ondun acımasızlığına (crudelitas) teselli olabileceğini söyler. Consol. Helv. 14.3’te de karşımıza çıkan kaderin acımasız olduğu fikri, ondan şikâyet edilmesini haklı bulan bir yaklaşım doğurmaz, zira Seneca yukarıda değindiğimiz erken dönem Stoacıları ile Cicero’nun aktarımlarında uygun olarak her şeyin kadere göre gerçekleştiğini, tek ve değişmez olduğunu (Nat. 2.34.4; 2.35.1-2; 2.36.1; 2.38.3-4) savunur. Ona göre tanrıyı bile kader adıyla anmak hata değildir, zira tanrı da kader gibi “her şeyin kendisine bağlı olduğu, nedenlerin nedenidir.” (Nat. 2.45.2)  Kaderden şikâyet etmek veya bu yüzden sürekli ağlamak anlamsızdır, nitekim Seneca yitirdiği oğlundan ötürü sürekli ağlayan Marcia’ya “kader gözyaşlarıyla yeniliyorsa, biz de buna katılalım”  der. Dolayısıyla Seneca’da ve genel olarak Stoa felsefesinde beliren kaderin değişmezliği fikrinin ondan şikâyet etmeyi de anlamsız kıldığı açıktır. Ayrıca sabır ve iyi insanın ruhunun tüm dışsal unsurlardan daha güçlü olduğu düşüncesi ele alınırken de belirtildiği gibi, insanın tanrı tarafından sınanması onun için kötü bir şey değildir. İnsanın başına gelen aksilikler ne kadar çoksa, başka deyişle kaderi ne kadar kötü görünüyorsa, o insan o kadar erdemini sergileme ve iyi olabilme fırsatını yakalamış olur. Bu yüzden Tranq. 16.1’de de en iyi insanların başına en kötü şeylerin geldiğine dikkat çekilir. Bu açıdan bakıldığında kader ile tanrısal öngörü kavramlarının birbirinden ayrılamayacak ölçüde iç içe geçtiği görülür.

Stoa felsefesinde kader ve tanrı konusu için şu kaynaklara bakılmasını öneririm:

-Seneca, Ahlak Mektupları
-Seneca, Mutlu Yaşam Üzerine
-Seneca, Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine
-Seneca, Yaşamın Kısalığı Üzerine
-Seneca, İnziva Üzerine
-Seneca, Tanrısal Öngörü Üzerine
-Epiktetos, Enkheiridion
-Marcus Aurelius, Kendime Düşünceler
-Özne Dergisi, Stoa Felsefesi Özel Sayısı
-Arkhe-Logos Dergisi, 7. Sayı, Seneca Özel Sayısı

-Josiah B. Gould, “The Stoic Conception of Fate” (https://www.jstor.org/stable/2708740)
-S. Bobzien, “Early Stoic Determinism” (https://www.jstor.org/stable/40904101)
-J. Annas, “Ethics in Stoic Philosophy” (https://www.jstor.org/stable/4182824)
-M. E. Reesor, “Fate and Possibility in Early Stoic Philosophy” (https://www.jstor.org/stable/1085828)
-S. Bobzien, “Stoic Conceptions of Freedom and their Relation to Ethics” (https://www.jstor.org/stable/43768011)
-P. J. Davis, “Fate and Human Responsibility in Seneca’s “Oedipus” (https://www.jstor.org/stable/41535967)
-S. Sun, “Fate and Will: Augustine’s Revaluation of Stoic Fate in the De civitate Dei V, 8-11 ” (https://www.jstor.org/stable/42587426)
-E. A. Cochran, “Virtuous Assent and Christian Faith: Retrieving Stoic Virtue Theory for Christian Ethics” (https://www.jstor.org/stable/23562865)
-S. White, “Posidonius and Stoic Physics” (https://www.jstor.org/stable/43767819)
-S. Botros, “Freedom, Causality, Fatalism and Early Stoic Philosophy” (https://www.jstor.org/stable/4182234)
-P. Scade, “Stoic Cosmological Limits and Their Platonic Background” (https://www.jstor.org/stable/44214921)
-A. E. Ju, “Stoic and Posidonian Thought on the Immortality of Soul” (https://www.jstor.org/stable/20616665)
-R. Salles (ed.), God and Cosmos in Stoicism (https://books.google.com.tr/books?id=IAyI-ixNaCUC&printsec=frontcover)
-J. Sellars, Stoicism (https://books.google.com.tr/books?id=2D5Aa-OyWQkC)
-B. Inwood (ed.), The Cambridge Companion to the Stoics (https://books.google.com.tr/books?id=34ZsoQBoOU8C&printsec=frontcover)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: