Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Murat Bardakçı Latince dilbilgisi kitabı tanıtırken… (safsataya doğru)

Yukarıdaki videodan bir arkadaşımız sayesinde haberim oldu, Murat Bardakçı fi tarihinde bir Latince dilbilgisi kitabı tanıtmış. Tanıttığı kitap da,  evvelce şöyle bir karıştırmamla bile yöntem ve içerik açısından yığınla hata bulduğum, Sümer Kitabevi’nden çıkan Furkan Akderin imzalı Latince Dilbilgisi. Aynı yazarın bir de <bana göre elbette> Latince bilmediği sonucuna varabileceğimiz ölçüde çok hata barındıran  Latince – Türkçe sözlüğü olduğu için (bkz. Say Yayınları’ndan Çıkan Latince-Türkçe Sözlük’teki Hatalar) bu videodan hareketle de, onun yazdığı bu dilbilgisi kitabın televizyonda tanıtılmasının Latince meraklıları için ne gibi sakıncalar doğurabileceğine ya da piyasadaki makul nedenlere dayanan (“kaza yoktur, nedenler vardır”) boşluktan faydalanıp çıkar elde etmeye girişmenin ne kadar kötü bir şey olduğuna dair birçok şey söyleyebilirdim.

Ancak bu tür davranışlara sık rastladığım ya da artık onları kanıksadığım için midir, nedir, asıl dikkatimi çeken (ya da rahatsız edici bulduğum) kitabın tanıtımı esnasındaki açıklamalar (Bardakçı ile konuğu arasındaki diyalog) oldu. Şık bir safsatayı da (fallacy) barındıran bu açıklamalar üzerinde biraz durmak istiyorum, zira bu sayede malumatfuruşluğun yönlendiriciliği bakımından ne kadar tehlikeli olabileceğini bir kez daha örneklemiş olacağım.

Videonun ilgili kısmında (5.30’dan sonra) Murat Bardakçı ve konuğu Ali Ahmetbeyoğlu söz konusu Latince dilbilgisi kitabının içeriğine ilişkin konuşuyor, diyalog halinde aktarayım:

MURAT BARDAKÇI: Latince dilbilgisi Sümer Kitabevi’nden çıkmış, bu kitabı biliyor musunuz?

Ali Ahmetbeyoğlu: Yeni çıktı biliyorum, Faruk Zeki Perek’ten sonra ilk derli toplu kitap.

MURAT BARDAKÇI: Nasıl?

Ali Ahmetbeyoğlu: Faruk Zeki Perek<in> Edebiyat Fakültesi Yayınları’ndan çıkan çok eski bir kitabı vardı, dışarıda, başka yayınevleri de bastı onu. Ondan sonra Türkiye’de Latince üzerine en derli toplu kitap.

MURAT BARDAKÇI: (dilbilgisi kitabını kast ederek) Hangi Latince bu? Klasik mi, Ortaçağ mı?

Ali Ahmetbeyoğlu: Yok, klasik Latince değil, daha geç Latince.

MURAT BARDAKÇI: Geç Latince [yani], asıl lazım olan da o,…

Ali Ahmetbeyoğlu: Evet lazım olan o…

MURAT BARDAKÇI: … çünkü eski Latinceyle ilgili olan hemen hemen bütün kaynaklar Batı dillerine çevrilmiştir.

Önce diyalogdaki dikkat çekici verilere bakalım:

I. Ali Ahmetbeyoğlu tanıtımla birlikte ilkin Furkan Akderin’in Latince Dilbilgisi kitabının Faruk Zeki Perek’in kitabından sonraki ilk derli toplu kitap olduğunu söylüyor. Kast ettiği Perek’in kitabı  İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları tarafından 60’ların başında basılmış olmakla birlikte “Tercümeli Lâtince Grameri” başlığını taşır ve son baskılarında iki cilt halindedir (birinci cilt 1-2. bölümleri, ikinci cilt ise 3. bölümü içerir).

Daha sonra, 2006 yılında Ankara Üniversitesi’nde Latin Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Filiz Öktem “Uygulamalı Latin Dili” başlığını taşıyan bir Latince dilbilgisi kitabı yayınladı (Multilingual Yabancı Dil Yayınları), yani Faruk Zeki Perek’in dilbilgisi kitabından sonra ve Furkan Akderin’in dilbilgisi kitabından önce bir kitap daha var.

Ahmetbeyoğlu’nun öznel değerlendirmesine göre, Filiz Öktem’in kitabı “derli toplu” bir dilbilgisi kitabı sayılmayabilir; Furkan Akderin’in dilbilgisi kitabı benim nezdimde masum hatalarla dolu bir dilbilgisi denemesi olarak bile bir anlam taşımıyor, baştan aşağı öğrencileri yanlış yönlendirme gücü olan bir kitap.  Bununla birlikte Türk tarihi bölümünde öğretim görevlisi olan Ali Ahmetbeyoğlu‘nun, üniversitenin sitesindeki resmî sayfasında yer alan çalışmalarına bakıldığında görülecektir ki, genel olarak dil ya da Latince üzerine herhangi bir çalışması olmamış. Dolayısıyla onun hangi Latince dilbilgisi kitabının “derli toplu” olduğunu belirleyebileceğinden şüphe duysam da, yine de bunu onun öznel yargısı olarak kabul edip geçiyorum.

II. Diyalogdaki asıl problem daha sonra başlıyor: Murat Bardakçı (Furkan Akderin’in dilbilgisi kitabını kast ederek) “Hangi Latince bu? Klasik mi, Ortaçağ mı?” diye soruyor ve Ali Ahmetbeyoğlu da “Yok, klasik Latince değil, daha geç Latince” diyor. Buradan çıkarabileceğimiz sonuçlar şunlar:

1. Bardakçı ve Ahmetbeyoğlu’na göre, bir Latince dilbilgisi kitabı, “Klasik-çağ dilbilgisi” ya da “Ortaçağ dilbilgisi” içerikli olabilir.

2. Furkan Akderin’in Latince dilbilgisi kitabı, Ahmetbeyoğlu’na göre, “daha geç” (=Ortaçağ?) Latince dilbilgisini içeriyor.

Benim bu sonuçlardan çıkarabileceğim yanıt niteliği taşıyan sonuçlar ise şöyle:

(a) Birinci sonuç kusurludur, zira bugüne kadarki dilbilgisi kitapları “Klasik Latince” ve “Ortaçağ Latincesi” şeklinde ikiye ayrılmıyor. Bunun nedeni, farklı çağların gereği olarak ortaya çıkmış olan  kimi kullanım farklılıkları (ve doğaldır ki, dinsel ve ırksal başta olmak üzere, değişik belirleyici etmenlerden ötürü sözcük hazinesinde görülen farklılıklar) dışında Ortaçağ ve sonrasındaki Renaissance dönemi Latincesinin dilbilgisi bakımından Klasik dönem Latincesinden farklı olmamasıdır.

(b) İkinci sonuç daha da kusurludur, zira Furkan Akderin’in dilbilgisi kitabında “daha geç” dönem Latincesinin dilbilgisinin anlatıldığı söylenmiyor, ki zaten bu a‘dan ötürü mümkün değildir.

III. Bunun üzerine Murat Bardakçı “asıl lazım olan da o” diyor, yani ona göre “asıl lazım olan” Türkçe yazılmış “daha geç” döneme ait Latince dilbilgisi kitabı! Anlatımdaki akış sırasını izleyince böyle tuhaf bir sonuca varılıyor, bununla birlikte Bardakçı’nın Ahmetbeyoğlu’nun çevirdiğini söylediği beşinci yüzyıldan metni kast ettiği de düşünülebilir. Ancak video dikkatle izlendiğinde Bardakçı’nın kastının dilbilgisi kitabı olduğu açıktır, en nihayetinde ilk çıkarılacak sonuçlar yukarıda sıraladıklarımdır.

IV. Şık safsata burada devreye giriyor: Literatürde non sequitur (“takip etmez”) olarak bilinen bu safsatayı, bir durumun alakasız bir nedenin sonucu olarak görülmesi olarak tanımlayabiliriz. Örnek üzerinden söylersek, Murat Bardakçı’ya göre, “eski Latinceyle ilgili olan hemen hemen bütün kaynaklar Batı dillerine çevril<diği için>… asıl lazım olan, daha geç dönemin <yani Ortaçağ> Latincesinin dilbilgisi kitabıdır.” Bu safsata kendisinden önceki (I, II, III. maddelerdeki) verilerin doğal bir sonucu olabilir; <elbette ki bana göre> fazlasıyla kusurlu bir Latince dilbilgisi kitabının tanıtımına da böyle bir kusurlu bir anlatım süreci ve safsatadan mürekkep bir final yakışır, çünkü çoğun non sequitur!

Reklam

3 comments on “Murat Bardakçı Latince dilbilgisi kitabı tanıtırken… (safsataya doğru)

  1. anonim
    09/11/2012

    Böyle insanlar gerçekten çok komik. Gülüp geçmek lazım ancak bir o kadar da sinir bozucu. Türkiye’de hep yapılan /olan şeylerden biri, herkes bilip bilmeden/ yarım yamalak bilgisiyle, alaksı olmayan şeyler hakkında konuşuyor,ortyaya fikir saçıyor. Bunun önüne nasıl geçilir bilemiyorum. Furkan Bey’in çevirilerinden ve yaptığı/yapmaya çalıştığı bu işlerden de gına geldi artık. Birisi bu adamı durdurmazsa okuyucular Latince felci geçirecek… Latince Dil Bilgisi’ne bile el attığına göre,gerisi düşünemiyorum.

    • Yusuf
      27/09/2018

      Ayrıca bunu Murat Bardakçı gibi Ali Ahmetbeyoğlu gibi tanınan, bilinen kişilerin yapması çok daha kötü ve üzücü.

  2. Agnus Deī
    11/11/2017

    Haklısınız Cengiz Hocam, bilgisi yok fikri var derler ya… Mantıklı geliyor diye söyleyiveriyor insanlar bazen, ancak her mantıklı olan şey doğru değildir tabi ki.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: