Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Bu minvalde, önce Iamblichus’un neden böyle bir kişiliğin diliyle eserine başladığını ortaya koyacak olan tarihî unsurlardan bahsedelim.
De Mysteriis 280 ile 305 yılları arasında kaleme alınmıştır.[1]
Bu dönem imparator Julianus’un (361-363) git gide güçlenmekte olan Hıristiyanların etkisini kırmaya girişmesine ve tek tanrı inancına karşılık eski pagan tanrılarını selamlamasına rağmen bu girişiminde başarısız olmasından neredeyse yarım yüzyıl önceydi, dahası çok geçmeden 379-395 yıllarında hüküm süren 1. Theodosius Hıristiyanlığı imparatorluğun resmî dini olarak belirlemiş ve selamlamıştı. İmparator Julianus yükselen tek-tanrı inancına karşılık, Iamblichus’un bu eserindeki Eskiçağ öğretilerinden yararlanmış, onları kendisine rehber edinmiş ve diğer Hıristiyan olmayan vatandaşlarını Hıristiyanlığa karşı alevlendirmede kullanmıştı.[2]
Eserin girişinde bir Mısırlı kâhinin ağzından konuya girilmiş olmasının mahiyeti, eserin yazıldığı tarihte üstlendiği bu rolden anlaşılabilir: Kısaca söylemek gerekirse, Iamblichus De Mysteriis’te yükselen tek-tanrı düşüncesine karşı Eskiçağ’ın çok-tanrılı sistemini, bu sistemin en eski kaynaklarından ve merkezlerinden olan Mısır’ın bir kâhininin ağzından müdafaa etmek istemiştir. Ancak vardığımız bu sonuca aceleyle sarılmamak gerekir.
Theodor Hopfner’e göre, Iamblichus’un eserin başında Abamon maskesini takmış olması, kendisini ve yaşlı akıl hocası Porphyry’ü, Platoncular arasında farklı düşünen Hıristiyanlardan korumak içindir.[3] Ancak Hıristiyanlığın dişli bir düşmanı olan Porphyry’den farklı olarak, Iamblichus’un bu yeni dinden pek az haberi olduğu görülür, elimize ulaşmış hiçbir eserinde doğrudan Hıristiyanlardan bahsetmez, sadece Myst. 3.31.179-180’de “kehanetin kötücül daemon tarafından gerçekleştirildiği, tanrıtanımazların fikridir.” derken Hıristiyanları kast ettiği düşünülebilir, zira kimileyin Eskiçağ tanrılarını ya da imparatorun tanrılığını reddeden Hıristiyanlara dönük bir tanrıtanımazlık suçlaması olmuştur, bu açıdan bakarsak, Myst. 10.2’deki “tanrılara tapanlarla alay eden yersiz budala kesim” de Hıristiyanlar olabilir.[4]
Netice itibariyle Iamblichus’un Hıristiyanlığı açık bir şekilde kendisine eleştiri hedefi olarak belirlememiş olduğunu söyleyebiliriz, dahası bu neticeye bağlı olarak eserinde Abamon maskesini takmış olmasını da Hıristiyanlardan çekindiği nedenine bağlamak güçtür. G. J. W. Shaw, vardığımız sonuca benzer şekilde, Iamblichus’un eserindeki asıl problemin Hıristiyanlığın yükselişinden ziyade tanrılar tarafından eski geleneklere ilişkin “eski usul” ile kıskanç ve yenilikçi Yunanlar tarafından son dönemde geliştirilen “yeni usul” arasındaki çatışma olduğunu söyler.[5] Buna göre, eserin yazılma amacı da değişir, Iamblichus’un amacı, insanların Eskiçağ tanrılarıyla olan temasını yeniden uyandırmak ve korumak yanında bu teması mümkün kılan yöntemin theologia’dan (“tanrı-konuşması”) ziyade theurgia (“tanrı-işi”) olduğunu vurgulamaktır.[6]
Özetlemek gerekirse, eserin mahiyetine ilişkin iki yaklaşımdan söz edilebilir, birincisi Iamblichus’un eseri yazarken theurgia vurgusuyla Eskiçağ tanrılarının insanlarla temas kurma yoluna dikkat çekmesi, ikincisi ise bu kapsamdan hareketle eserin Iamblichus sonrasında, bilhassa imparator Julianus tarafından, yükselen Hıristiyanlığa karşı Eskiçağ pagan düşüncesinin savunulmasında kullanılması üzerinedir, o halde eserin ilk baştaki (yazılırkenki) genel hedefinin, daha sonradan spesifik bir hedefe dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Peki, “Iamblichus pagan-Hıristiyan tartışmasının etkisi altında değilse, bununla ilgilenmiyorsa, niçin Mısır kâhini görünümlü Abamon’un maskesini takarak yazdı?”[7] Iamblichus’un bu kararını, Porphyry’nün Hıristiyanlığa saldırı niteliği taşıyan bir mektubundan hareketle çözümleyebiliriz. Porphyry’ün, bir Mısır rahibi olan Anebo’ya, -günümüze fragmanlar halinde ulaşmış olan- bir mektup yazdığı[8] kabul edilse de, yapılan araştırmalardan anlıyoruz ki, gerçekten Anebo diye birinin var olup olmadığı şüphelidir, üzerinde ittifak ettiğimiz konu ise bu mektubun Eskiçağ Mısır inancına özgü büyü uygulamalarına ilişkin bizi bilgilendirdiğidir. Porphyry’nün Plotinus’un yaşamına ilişkin kaleme aldığı Vita Plotini adlı eserdeki aktarımlardan, yazarın olası tehlikelerini göz önünde tutaraki Eskiçağ Mısır büyü ritüellerinden hoşlanmadığı anlaşılır, Iamblichus da, aynı minvalde olduğu düşünülen mektubun asıl hedefinin kendisi olduğunu düşünüyor görünür (Myst. 1.1.2.5-7) ya da en azından Porphyry’nün suçlamalarını karşılayabilecek biri olduğunu düşünür.[9] Iamblichus’un De Mysteriis’i Porphyry tarafından sorulmuş sorular ve ortaya konmuş problemler üzerinde şekillenir, o halde Mısırlı kâhin maskesi, Porphyry’ye eski Mısır theurgia’sının cevabını temsil eder.
Yine gizlilik ve anonim yazarlık Eskiçağ’da yaygın görülürdü, dahası Iamblichus Keldani Kehanetleri ve Hermetik külliyatı da dahil olmak üzere Orfik ya da Pythagorasçı geleneğin bir parçası olduğunun ipuçlarını veriyordu. Bir yoruma göre, felsefe, din ve büyü metinlerinin farklı kutsal yazarlara atfı sık görülmesine rağmen, Eskiçağ yazarları bu atfa inanmayacak kadar akıllı olmalıydı.[10] Iamblichus da Hermetik ve Pythagorasçı metinlerin Hermes’e ve Pythagoras’a atfedildiğini biliyor ve bu eserlerin, doğrudan ismi geçen büyük asıl otoritelerden ziyade söz konusu kaynağa ait aktarımlar olduğunu düşünüyor olmalıdır (Myst. 1.1.1-2; 8.4.265.13-266.1; De Vita Pythagorica 29.158; 3.198), o halde Abamon’un okuyucuları Hermes’e bağlayan bir aracı olduğu düşünülebilir.
Hermes‘in Iamblichus’un eserindeki kimliği tanrı Hermes, hem yarı kutsal ya da kutsal olan Hermes Trismegistus hem de geç döneme ait Thoth ve Hermes bileşimi şeklindedir (bu konuyla ilgili olarak “Interpres Hermes’e Ermişlik Hermeneutik?” başlıklı yazımıza bakılabilir). Mısır’da Thoth‘un kutsal kelamın yazarı ya da kâtibi, evrensel düzenin olduğu tapınakların da mimarı olduğu düşünülmüştür. Hem edebî, hem de dinî anlamda bizzat yazıyla ilişkilendirilmiş olması, bu tanrının Yunanî versiyonu olan Hermes‘i de benzer niteliklerle donatmış ve zaman içinde onu Zeus’un baş-habercisi ya da tanrısal kudretin insanoğluyla temasındaki aracısı kılmıştır. Iamblichus da burada kendisini Abamon adı altında, Hermes rolüne sokuyor görünüyor. Iamblichus Pythagoras, Platon, Democritus, Eudoxus ve diğer birçok Yunan filozofunun, bilgeliği ilkin Mısırlılardan öğrendiğini söyler (1.1.2.8-3.2), o halde kendisi de Abamon kılığında Yunan-Roma dünyasına Eskiçağ Mısır gizemlerinin bir savunucusu ve bilgeliğin bir öğretmeni olur.[11]
Ayrıca bkz. Pansophia.
[1] Eserin yazım tarihiyle ilgili farklı ve açımlayıcı yorumlar için bkz. Iamblichus, De Mysteriis, Çev. E. C. Clarke – J. M. Dillon – J. P. Hershbell, Society of Biblical Literature, Atlanta, 2003, s.xxvii (Bu eserden yapacağımız alıntılarda CDH kısaltmasını kullanacağız); H. D. Saffrey, “Pseudonyme de Jamblique”, Philomathes: Studies and Essays in the Humanities in Memory of Philip Merlan, Ed. By R. B. Palmer – R. G. Hamerton-Kelly, Martinus Nijhoff, Netherlands, 1971, s.231-233; P. Athanassiadi, “Dreams, Theurgy and Freelance Divination”, JRS 83, s.116, n.13; Dalsgaard Larsen, Jamblique de Chalcis: Exegete et Philosophe, Universitetsforlaget, Aarhus, 1972, s.196.
[2] Bkz. CDH, s.xxvii.
[3] T. Hopfner, “Über die Geheimlehren von Jamblichus”, Quellenschriften der griechischen Mystik 1., Theosophisches Verlagshaus, Leipzig, 1922, s.x.
[4] CDH, s.xxviii-xxix.
[5] G. (J. W.) Shaw, “Theurgy and the Soul: The Neoplatonism of Iamblichus”, Hermeneutics: Studies in the History of Religions, Pennsylvania State University Press, University Park, 1995, s.3-4.
[6] CDH, s.xxix.
[7] CDH, s.xxix.
[8] CDH, s.xxix. Aynı kaynakta geçtiğince sadece Iamblichus’un yorumlarında değil, aynı zamanda Eusebius ve başkalarının kayıtlarında da bu mektupla ilgili bilgiye ulaşırız. A. R. Sodano’nun bu mektupla ilgili detaylı çalışması için bkz. “Porfirio, Lettera ad Anebo”, Ed. & trans. by A. R. Sodano, L’Arte Tipografica, Naples, 1958.
[9] CDH, s.xxix-xxx.
[10] CDH, s.xxxi.
[11] CDH, s.xxxiii.
Geri bildirim: Eski Mısır sembolizminde üç Abamonik öğe « jimi the kewl resmi blog!
Geri bildirim: Horus (Peyami yazdı) « jimi the kewl resmi blog!
Geri bildirim: Alacakaranlık Kuşağı tadında felsefe… « jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)