Doris
Doris‘le ilkin Vergilius’un Eclogae X.4-5’inde tanıştım. Dahası bu tanışma da doğrudan değildi, filosof Seneca, Vergilius’tan alıntılıyordu [*]:
“Sic tibi cum fluctus subter labere Sicanos,
Doris amara suam non intermisceat undam.”
Filosofumuz Seneca dı yangır yeryüzündeki kimi nehirlerin bazen bazı gezegenlerin etkisiyle, bazen de kendilerine has doğalarından ötürü yer yüzeyinde kapladıkları alandan çekilip deniz dibine geçtiğinden ve uzak bir noktada yeniden belirdiğinden bahsederken Vergilius’un bu dizelerine atıf yapar, beyaz şarabımın yanında iyi giden bu dizelerin çevirisi şöyle olabilir mi?
“Sicilya sularının altına uzanınca dev akıntın, böylece
Karıştırmaz serkeş Doris kendi dalgasını seninkine.”
‘Serkeş’ dedim amara için, çünkü ‘serkeş’lik barındırıyor mahiyetinde. Greko-Romen (bu deyiş de bana toplarını ifşa eden formalarıyla güreşen güreşçileri andırıyor ama kullanmak durumundayız, el mahkum) mitolojisine göre Doris, evrenin ilk yaratımından beri var olan büyük Oceanus ile deniz tanrıçası Tethys’in kızıdır. Dahası ensest tutkunu olup erkek kardeşi Nereus’un karısıdır. Ondan Nereides dediğimiz Deniz Perileri’ni doğurmuştur. Yani amara‘yı ‘serkeş’ şeklinde çevirmemin nedeni, nahoş, gamlı, mahzun‘ gibi anlamları da var> Doris’in söz konusu su karışımında herhangi bir karışıklığa mahal vermeyecek ölçüde yönetimi elinde bulunduruyor olmasıdır. Ondaki bu idaresel irade, ona ‘kafa tutan, diklenen‘ bir önem atfediyor. Nasılsa baba-ana tarafından fazlasıyla deniz ve suyla ilişkili, bu yüzden söz konusu su ve onunla ilgili işler olduğunda, fazlasıyla şımarık ve serkeş olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ‘amara Doris‘i ‘serkeş Doris‘ diye çeviriyorum.

W. Smith’in de bildirdiği gibi [**], Latin şairleri Doris’i kimi kere bizzat denizin kendi kutsallığının ismi olarak kullanmıştır. Seneca’nın Vergilius’tan yaptığı bu alıntı da bu kullanıma örnek olabilir, evlat Nereides’ten (Nereus kızları = Deniz Perileri) birinin adı da Doris’tir ancak Vergilius’un burada bahsetmiş olduğu, anne Doris olmalıdır. Zira genel olarak Yunan mitolojisinde Nereides/Deniz Perileri pek idare mekanizmasında söz sahibi olan, ‘serkeş’ tipler olarak çizilmemiştir. Onlarda ‘lovely (hoş) bir şeyler vardır. Hatta kimi aktarımlara göre denizin dibindeki mağaralardan hiç çıkmazlarmış ya da babalarının tahtının etrafında kümelenirlermiş. Tamra Andrews’in anlattığına göre su yüzeyine ancak, dalgalar yükseldiğinde ve güneş ışığıyla birlikte sular parıldadığında çıkarlarmış. Böylece kum-sala vuran dalgaların tuzlu ve boş ışınlı raksı [***] bu zarif kızları tatlı birer imgeye dönüştürür. Tümüyle insan formundaki bu kızların tatlılığını teyit ediniz:
1,
2.

Bunlardan herhangi birini, kendisine nehir suyuyla deniz suyunu birbirinden ayırma yetkesini vercek kadar otoriter kılmanın tutarlı olduğunu sanmıyorum. Bu benim akıl yürütmem, evvelce başka bir yerde bu açıklamayı görmedim. Ancak genel olarak Vergilius’un Ecloga’sının ilgili bölümünün çevirilerinde düşülen notlarda netice itibariyle benimle aynı görüşte olduklarını da, bahsettiğim kaynaklardan hareketle söyleyebilirim. Ancak benimkisi yani benim muhakemem sadece amara (amarus) sıfatından hareketle yapılmış bir kavram analizinden öte anlam taşımaz, bunu da belirteyim. Klâsik kaynaklardan birinde bu Nereus kızlarına su yetkesi hakkı tanınmış da olabilir, bu benim yorumumu marjinal kılabilir, bu konuda bir bilgiye rast-gelirsem not olarak düşerim.
Not: Bu yazıyı aynı anda ekşi‘ye de yolladım.
Yıldızlı notlar
* Seneca, Naturales Quaestiones III. Cp.XXVI..5.
** W. Smith, A New Classical Dictionary of Greek and Roman Biography. Mythology and Geography, Harper & Brothers, Publishers, New York 1851, s.269; Teyit için bkz. The Works of Virgil, tr. into English Prose, vol. I., pub. by Joseph Davidson, London, 1785, s.48, notes.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...