Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Aeneis‘te savaşçı Arruns, savaş meydanında Camilla’ya mızrağını (bazı görsellerde Camill’ya okun saplandığı görülüyor ama metinde saplanan mızraktır, bkz. 11.799) fırlatarak öldürmeden önce tanrı Apollo’ya dua eder (11.784-793). Bu duanın okunma nedeni, savaşta Etrüsk tarafındaki erlerin Camilla karşısında düştüğü rezil duruma (“Camilla’nın hakladığı erlerin listesi“) binaen tüm orduyu saran utancı silmede ve doğal olarak atılan mızrağın Camilla’nın vücuduna varmasında ve haysiyetsiz bir şekilde de olsa Arruns’un yurduna dönmesinde tanrının iznini ve desteğini almaktır.
Diğer duaların çoğunda olduğu gibi, bu duada da önce dua sahibi, talebinin niçin karşılanması gerektiğiyle ilgili olarak tanrıyı ikna etmeye çalışır, bunun için kendisinin ve içinde yaşadığı yerel kavmin (aşağıda söz edeceğim) tanrıyı nasıl yücelttiğini ve onun için neler yaptığını yine tanrıya hatırlatır. Buna göre, Arruns ve kavmi için Apollo “tanrıların en yücesi”dir (summe deum), “öncelikli olarak taptıkları” (quem primi colimus) tanrıdır. O, Soracte’nin koruyucusudur. Sanskritçede “gök” anlamındaki svar-‘dan gelen Soracte ya da Sauracte Etruria’da, Falerii yakınındaki, üzerinde bir Apollo tapınağının bulunduğu yüksek bir dağdır (mod. Soratte).
Arruns’un duasında geçtiğine göre, Soracte’deki Apollo tapınağında çam odunlarını üst üste yığıp yakarlar, sadece “inançlarına güvenerek” (freti pietate) ateşin içinden geçerler ve kor olmuş kömür üzerinde sayısız adım atarlarmış. Bu Apollo tapım ritüelini yapan Arruns’un içinde bulunduğu kavmin Hirpi ya da Hirpii olduğu düşünülmektedir, bu, Soracte’de ya da yakınında oturan, toplama bir kavim de olabilir, yani sayısı belirsiz bir aileler topluluğu. Bu arada Hirpi de, “kurt” anlamındaki Sabin kelimesi olan hirpus‘tan geliyor, Apollo’nun Yunancadaki sıfatlarından biri de λύκειος (lykeios) yani “kurda özgü, ait”tir, böylece tanrının kendisiyle ona dönük tapım ritüelini yapanlar isimleri bakımından da özdeşleşmiş olurlar. Bununla birlikte Vergilius’un Hirpi kavminden olan Arruns’un Camilla’yı vurduktan sonra kaçışını bir kurdun çobanı ya da iri bir öküzü hakladıktan sonra ormana kaçışına benzetmesi de (11.811: “occiso pastore lupus magnove iuvenco…”), kavmi ile yöneldikleri tanrı arasındaki bu kurt özdeşliğiyle alakalı olabilir.
Öldürücü okun Camilla’ya ulaşması, Arruns’un savaşın ortasında Apollo’yu yüceltmesinin ya da kavminin Soracte dağındaki “dünyadan uzak” Apollo’ya dönük tapım ritüelini hatırlatmasının işe yaradığını göstermektedir. Nitekim tanrı Apollo duayı işitir ama sadece yarısını kabul eder, evet, Camilla mızrakla aniden ölecek ama Arruns’un “haysiyetsiz bir şekilde de olsa” yurduna geri dönme arzusu yerine gelmeyecek, Arruns da aynı savaş meydanında ölecektir. Vergilius’un kullandığı dil dikkat çekici, dua eden hiç kimse tanrısının, duasına böyle bir muamele etmesini istemez: “duanın yarısını geçici/uçucu havaya saçar.” (11.795: “partem volucris dispersit in auras”) Bunun nedeni tanrı Apollo’nun Arruns’a ya da kavmine dönük nefreti ya da on(lar)dan intikam alma isteği değildir, Apollo gelecek bilgisini bugüne aktaran tanrıdır, başka deyişle taraf değildir, sadece Arruns’un başına gelecek olanı yansıtmaktadır.
Bilinçli bir gönderme olup olmadığını bilmiyorum, ancak benzer bir şekilde iki talep içeren bir duanın yarısının kabul edilip yarısının kabul edilmemesi olayını Homeros’ta da (Ilias 16.233-253) görürüz. Orada da Achilles Dodona’lı Zeus’a okuduğu duada kendisinin gemilerin yanında kalırken, dostu olan Patroklos’un çarpışmadan zaferle dönmesini talep etmiş, malum, Zeus ise ikinci isteği kabul etmemiştir.
İleri okuma:
– L. Fratantuono, Madness Unchained: A Reading of Virgil’s Aeneid (Lanham: Lexington, 2007), 348 vd.
– John F. Miller, Apollo, Augustus, and the Poets (Cambridge: Cambridge University Press, 2009), 164 vd.