Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Fazla yağmurlu ve gök gürültülü gecelerde çalışırken, her şeyi bir kenara bırakıp Seneca’nın Naturales Quaestiones‘ini okumak isterim, zira gerek tezim için, gerekse metni çevirirken fazlasıyla içine gömüldüğüm bu eserde doğa olayları içinde özellikle de dönemin Romalıları (ve hatta günümüzde birçokları) için korku unsuru olan meteorolojik olanlara değiniliyor. En korkulası olanlar da, yıldırım, şimşek ve gök gürültüsü olduğundan Seneca bunlar üzerinde uzun uzun duruyor, haliyle ben de durdum.
Bu gece de İstanbul yağmura, şimşeğe ve gök gürültüsüne doyuyor maaşallah. Aklıma Seneca’nın dönemin Romalılarını baş-tanrı Iuppiter’in insanları cezalandırmak gibi bir derdinin olmadığına ikna etmeye çalışması geliyor, hele ki yıldırımla! Şimşekle! Gök gürültüsüyle! Metinden anladığımız kadarıyla, Seneca’nın döneminde ve öncesinde avamı teşkil eden Romalıların önemli bir kısmı Iuppiter’in kötüleri es geçip, kendi tapınaklarını ve kimileyin “iyi” insanları yıldırımlarıyla cezalandırmasına şaşıyormuş. Şaşmak deyince, konuyu hemen anlatmak istediğim şeye getireyim: Latincede “şaş(ır)mış, sersemlemiş, zihnen donuklaşmış” anlamına gelen attonitus sıfatı “gök gürlemesi” anlamına gelen attonere fiilinden geliyor. Birçok edebî ve arkeolojik kayıt Eskiçağda yıldırım düşmesi ve gök gürlemesi / şimşek vakalarının günümüzle karşılaştırıldığında daha sık ya da insanlar üzerinde daha etkili olduğunu gösteriyor. Doğa olaylarını doğal nedenler yerine ilahî nedenlere bağlayan bu Eskiçağ insanlarının şiddetli bir gök gürlemesi olayından bile “şaşırmış, sersemlemiş” hale gelmesi şaşırtıcı değildir.
İlkin -tam anlamıyla- “gök gürültüsüyle şaşkına dönmüş olan”ı işaret eden attonitus sıfatı zaman içinde her türlü şaşkınlık ve sersemlik halini gösterir olmuş. Bu da sıfatın anlamının özelden genele doğru genişlediğini gösteriyor. Örneğin Vergilius Aeneis 3.172’de “talibus attonitus visis ac voce deorum” derken, “hayalî görüntülerle ya da tanrıların sesiyle serseme dönmüş” insanı betimliyordu, elbette ki, bu insanın gördüğü şimşek ya da duyduğu gök gürültüsü değildi. Servius Aeneis’in az önce alıntıladığım dizesini yorumlarken şöyle diyordu: “Nam proprie attonitus dicitur, cui casus vicini fulminis et sonitus tonitruum dant stuporem” “Zira yakınına düşen yıldırımın ve gök gürültüsü sesinin sersemleştirdiği kişinin durumuna doğru bir şekilde attonitus denmiştir.” O halde biz de attonitus’un özelden genele doğru genişleyen anlamını proprie / doğru (“uygun bir şekilde”) kabul edebiliriz.
Sonra İngilizcedeki astonish– gövdesi (Alm. staun-, Fr. étonn-, İt. attonit-) aklıma geldi. Parantez içinde yer alan dillerdeki karşılıklar da dahil olmak üzere, buradaki temel anlam “taşlaşma” yani “hissizleşme”, anlamı yorumlayarak genişletirsek “şaşırma, sersemleme, zihnen donuklaşma”dır. İngilizcedeki stone- (taş) ile astonish– gövdesi arasındaki yakın ilişkiyi ve attonitus’a olan biçimsel benzerliklerini düşünürsek, her iki gövdenin de attonitus‘tan geldiğini söyleyebilir miyiz?
Bunun için OED’e bakıyorum, maddeler arasında oradan oraya sürüklendikten sonra kendimi kullanımı arkaik olan astone maddesinde buluyorum:
Bu maddede astone‘un kökünü ararken attonare fiiline de bakmamız (cf.) söylenmiş, ancak gövdenin Teutonik kökenine ilişkin de kimi veriler olduğundan, en eski köküyle ilgili “kesin” bir şey söylemek henüz mümkün değilmiş. Öyleyse, masayı dağınık bırakalım.
stone ve astonish arasindaki bagi sordugunda pek ihtimal vermedim. OED’im yok maalesef, calistigim kurumda da OED’ye erisim yok. internette bu ingilizce etimoloji sozlugunu bulabildim orada stone icin sunlari diyor: from P.Gmc. *stainaz (cf. O.N. steinn, Dan. steen, O.H.G., Ger. stein, Goth. stains), from PIE *stai- “stone,” also “to thicken, stiffen”
kaynak: http://www.etymonline.com/index.php?allowed_in_frame=0&search=stone&searchmode=none
-kutlu
İşte buradaki “st*n-” özellikle de Teutonik temelli bir kök, Oxford sözlüğünde de buna vurgu yapılmış, bana da stone öncelikli olarak Latince kökenli değilmiş gibi geliyor nedense, bir his, içgüdüsel bir duyuş belki. Ayrıca Google books’ta ilgili tag’lerle aratınca bir hayli kaynak çıkıyor astonish’i attonare ile ilişkilendiren.
akşam aklıma geldi “shell-shocked” çok daha uyuyor İngilizce’deki “astonished” sıfatının anlamına sanki, ne dersin? -kutlu
Attonitus’ta olduğu gibi, astonished’da da (shell-shocked’daki gibi) strese (savaş?) dayanan “zihnî bir donuklaşma, sersemleme, şoke olma, taşlaşma (a-ston-ished), paralize olma” durumu olduğunu söyleyebiliriz, diye düşünüyorum. Benzer bir anlam stupefactus’ta da var. Ayrıca bilindiği üzere sessiz harfler üzerinde etimolojik incelemeyi sürdürmek gerekiyor, dolayısıyla “gök gürlemesi” anlamındaki tonare fiilini de Sanskritçedeki “ses çıkarmak, gürlemek” anlamındaki stn- köküne bağlarsak, İngilizcedeki thunder ve stone için sağlam bir kök bulmuş oluruz, sanıyorum.