Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Mundus ve Mundus Novus Üzerine Kısaca

 

Armand Mattelart - Histoire de l'utopie planetaire

Armand Mattelart - Histoire de l'utopie planetaire

Armand Mattelart’ın Histoire de l’Utopie Planétaire De la Cité Prophétique à la Société Globale (“Gezegensel Ütopya Tarihi: Kehanetsel Kentten Küresel Topluma”, Çev. Şule Çiltaş, Ayrıntı Yay., 1. baskı 2005) adlı eserinin başında anlatılan Vespucci ve Mundus Novus meselesi gerçekten ilgi çekici. A. Vespucci’nin meşhur yolculuğunun ardından yaptığı Mundus Novus adlandırmasını ciddiyetle okuyalım:

Bizim Avrupamızdan ya da Asya’dan, hatta Afrika’dan bile daha çok halkın ve hayvanın yaşadığı kıtayı keşfettim ve havasını bizim bildiğimiz diğer bölgelere göre daha ılıman ve yumuşak buldum… Ona ‘Mundus Novus’ demekte sakınca görmedim.”(A. Vespucci, The First Voyage of Amerigo Vespucci, M.K., Londra 1885; A. Mattelart, a.g.e., sf.25) Ayrıca bkz.

“Mundus Novus” ifadesi Latincede “Yeni Dünya/Evren” anlamına geliyor. “Novus” sıfatına aşina olabilirsiniz, ancak “mundus” ismi gerçekten üzerinde duruldukça daha fazla düşünülmeyi hak ediyor. Biraz bunun üzerine duralım:

Gezegensel Ütopya Tarihi

Gezegensel Ütopya Tarihi

Mundus, bir yönüyle, Yunancadaki κόσμος‘un karşılığıdır (the universe, the world, esp. the heavens and the heavenly bodies). Cicero’da bu karşılık ciddiyetle dile getirilir: ut hunc hac varietate distinctum bene Graeci κόσμον, nos lucentem mundum nominaremus, Cic. Univ. 10.Yani “evren” manasına gelir. Bunun yanında insanların yaşadığı “yeryüzü”, “dünya” anlamlarına da gelir; yani anlamında “evrenden dünyaya doğru” bir daralma olur: quicumque mundo terminus obstitit, Hor. C. 3, 3, 53: spes miseri mundi, Luc. 5, 469; Stat. S. 3, 3, 87: fastos evolvere mundi, Hor. S. 1, 3, 112. Dahası “gökyüzü”, “gökler” anlamına da gelir: tepida indulget terris clementia mundi, Grat. Fal. 288: ad Eoos tractūs mundique teporem, Luc. 8, 365. Ayrıca Manilius’ta “Güneş” anlamında da kullanılmış: quā mundus redit, Manil. Astron. 1, 36; id. ib. 3, 591. Geç dönem Hıristiyanlık anlayışında ise Kilise’ye karşı olan “günahkarların dünyası, günah ile ölümün krallığı” anlamında da kullanılmıştır: non pro mundo rogo, Vulg. Johan. 17, 9: de mundo non sunt, id. ib. 17, 16: princeps hujus mundi (Satan), id. ib. 12, 31; 14, 30: regnum meum non est de hoc mundo, id. ib. 18, 36; krş. id. Eph. 2, 2; 6, 12.

Başta da dediğim gibi çok derin ve geniş bir anlam skalasında genel olarak “dünya/evren algılayışı”nı gösteren bir isim olarak düşünülmeli.

[Jaan Puhvel’in bir makalesi (The Origins of Greek Kosmos and Latin Mundus, American Journal of Philology, 97, p.154-167, 1976, Hopkins University Press) tam da Yunan κόσμος’uyla, Latin mundus’un köklerini araştırır; meraklısı olana ciddi bir makaledir.]

Genelde aktarılana göre Latincedeki mundus, Sanskritçedeki “mand-” kökünden gelir; temel manasında “süsleme, aydınlatma” vardır (Alexander von Humboldt, Cosmos: A Sketch of a Physical Description of the Universe, p.53, tr. E. C. Otte, London 1864). Humboldt’un yorumuna göre Yunan’ın bilimsel terminolojisiyle karşılaşan Romalılar için mundus, yukarıda da gösterdiğimiz gibi, genel hatlarıyla, bütün evreni gösteren kosmos’un karşılığıdır. Yazarın aynı yerde bildirdiğine göre mundus’ta, Etrüsklerin “göğe uzanan kubbe” (“celestial vault”) manasının tam tersi olarak aşağı doğru uzanan kubbe (“inverted dome”) olarak düşündükleri bir yapıdır mundus (p.53, 1864).

Burada anlam daralmasının yani “yeryüzü”, “dünya” anlamının iyi anlaşılması gerekiyor. Shakespeare’in meşhur “Totus mundus agit histrionem” (“All the world’s a stage” denmesi, ifadenin daha sonradan dönüştüğünü gösterir) yani “Bütün dünya, kendi rolünü oynar” ifadesindeki “totus mundus” bütün dünyayı verir (John Gillies, Shakespeare and the Geography of Difference, p.76, Cambridge University Press, 1994): Bkz. Shakespeare, Macbeth 5.5.26-7. (Ancak şunun da altını iyi çizmek gerekiyor: “Totus mundus agit histrionem” ifadesinde kastedilen “herkes kendi rolünü unutarak başkasının rolünü oynar, işte yeryüzündeki insanın komedisi / tiyatrosu budur.” [John Gillies, a.g.e., p.76])

 

İngilizcedeki “world” kelimesi evvela “dünya” daha sonra da “evren” anlamına gelir. Burada ise anlam genişlemesi söz konusudur. “World” bu haliyle Latincedeki “seculum”un, Yunancadaki “aion”un karşılığıdır (Elizabeth Jane Whately, A Selection of English Synonyms, p.156, J. Munroe and Company, Boston and Cambridge, 1852).

Edward Grant’ın Planets, Stars, and Orbs: The Medieval Cosmos, 1200-1687 adlı eserinde de söylendiği gibi (p. 7-8, CUP Archive, 1996) Ortaçağ’da mundus, caelum ve universum yapılarının içerdiği manalar iyi anlaşılmalı: Genelde mundus, evren; caelum, gökyüzü; universum ise evrendir. Bu konuda bakınız: http://getir.net/x08

Tekrar başa yani Vespucci’ye dönelim: Vespucci, Amerika’ya “Mundus Novus” dedikten sonra, haliyle özellikle de coğrafi manada dünyanın sınırlarını genişletmiş sayıldı; böylece kendisine “amplificator mundi” yani “Dünya’nın genişleticisi” dendi (A. Mattelart, a.g.e., Sf.27). Daha sonra Amerika için “Mundus Novus” adlandırılışının uzun sürmediğini görüyoruz. 1507’de Vosges’deki Saint-Die Manastırı’nın haritacı keşişi Martin Waldseemüller (Ilacomilus) dünyanın antikiteden miraz vizyonunu değiştirmeye kalkışmış; Vespucci tarafından getirilmiş verilerin yardımıyla bir mappa mundi (dünya haritası) hazırlamış; ve bu haritada Mundus Novus için “Amerika” demiştir. Bu yeryuvarlağı haritasının üst bölümünde solda İ.S. II. yüzyılın coğrafyacısı ve astronomu C. Ptolemaeus’un resmi ve Eski Dünya; sağda ise Mundus Novus ve Vespucci vardı (A. Mattelart, a.g.e., Sf.27) (Bu harita meselesi için bkz. Eviatar Zerubavel, Terra Cognita: The Mental Discovery of America, p. 78vd, Transaction Publishers, 2002). Yine A. Mattelart’ın hatırlattığına göre Naziler tarafından Almanya’dan kovularak Brezilya’da kendine sığınak arayan Stefan Zweig Amerigo üzerine yazdığı biyografi denemesinde “Mundus Novus İki sözcük, dört hece: evreni inceleme yolunda eşsiz bir devrime neden olan şey!” demiştir (A. Mattelart, a.g.e., Sf.28).

Attila İlhan’ın “Claude Diye Bir Ülke” adlı şiirinin son dörtlüğüyle kapatayım:


claude diye bir ülke hiç kimse uğramamış
okyanus diplerinden yoğun sessizliğine
dünya haritasından oyulup çıkarılmış
uluyan bir köpek bırakılmış yerine

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: