Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Roma caput mundi

John T. Paoletti ile Gary M. Radke’nin Art In Renaissance Italy adlı eserinde (Laurence King Publishing, 2005) 6. bölümün başına yakıştırılmış başlıktır; bu başlığı koymalarının özünde Roma Kilisesi‘nin heybeti vardı (içeriğe bakılırsa görülebilir). Ancak kuşkusuz Roma’nın, mundus’un (fiziki, coğrafi, siyasi manada dünya; kutsal ve hakikat manasında evren) “caput”u (baş, kafa, akıl, idrak, tepe, son, kaynak, ağız, yaşam, önder, ana nokta, esas) olma bilinci, salt hıristiyanlıkla ve onun kilisesiyle (“capital of christendom”) açıklanamaz. Angie Estes‘in şiiri antik dünyanın Roma’sını anlatır.

Remi Brague, harikulade eserinde “Romalılık, kendi bütünlüğü içinde Hıristiyanlıktan öncedir (o halde bu tutum Hıristiyanlıktan bağımsız olarak Akdeniz dünyasını göstermektedir)” diyordu (Avrupa: Roma Yolu, sf.55, 1995, çev. Betül Çotuksöken). #13944202 no’lu entirimde geçen “Bunun için yani modernin belirlenimine dair iki ana durak var: bir, V.yy.’ın sonlarında Hıristiyan dünyasını pagan Roma dünyasından ayırmak için kullanılan modern tabiri; iki, M. Weber ve J. Habermas’ta okuduğumuz ‘Avrupalı olma’nın modernliğe eş tutulması durumu”nu da düşünürsek Roma’nın caput’luğu kilise ile birlikte modernleşmiş olsa bile, temelde o hep / zaten caput’tu (öyle olabildiği için kilise de zemini sayesinde dünyanın efendisi olduğunu bu denli cüretli bir şekilde düşünmüş olabilir).

kenneth gouwens’in remembering the renaissance: humanist narratives of the sack of rome’unda (p.88vd., brill, 1998) corsi’nin romae urbis excidium’u işlenirken kısmen de olsa başlıktaki ifadeye değinilir. buna göre rönesans dönemi papalığının (roma) öncüsü (caput) olduğu italyan humanistleri kendilerini altın çağ’ın müjdecileri olarak görmek durumundadır. corsi, roma’yı bir mektubunda roma’yı italya’nın “caput”u (caput italiae) olarak görerek, onun değerini dönüştürmüş oluyor: excidium, 422: “…atque etiam italiae caput urbem…”; roma’nın evvelki konumundaki “caput”luk niteliği (“dünyanın başkenti, azizlerin kutsanmış evi”: excidium, 425, 1.17: “sic orbis caput ac divum domus inclyta capta est…”) doğal olarak emperyal kuvvetler kendisine saldırdığında, bunun bir hybris yani “had aşımı / kibir” olmasına sebebiyet veriyor. yani bir nevi “subduer of olympus” (“olympus’u zorlayan”) tutumu beraberinde tanrıların evine (cennetsel mekana) saldırmalarıyla ve hatta onu ele geçirmeleriyle kibirli bir şekilde övünen düşman kuvvetleri de (excidium, 428. 11.111-12: “scandere quinetiam se coelum, et vincere posse / iactitat, et domiti affectat cognomen olympi”) şeytanlaştırır. roma karşıtı saldırgan tutum (emperyal güçler) öylesine kibirlidir ki, sadece insan yasalarını çiğnemekle / küçümsemekle kalmıyor, aynı zamanda öfkeli iuppiter’in gürleyişlerinin hiçbir şeye yaramayacağını da (dünyeviliğe özgü bir küçümsemeyle: contemptus dei) göstermeye çalışıyor (excidium, 428, 11.107-10: “simul impius ille/ iura hominum simul ille deum contemnit honores/ nec rerum putat esse vices, certusque futuri/ in se unum irati nil fulmina posse tonantis”).

burada müthiş bir imgelem vardır; o olympus ki zamanında nice kavgalara sahne olmuştu; hep daha akıllı veyahut güçlü olanın hakim olduğu bir kutsi iradeyi gösteriyordu. iuppiter’i kızdıranlar her daim cezasını çekiyordu; prometheus’un akıbetini anımsayınız, her türlü gürleme, şimşek fırlatma niteliği korkutucu bir unsurdu. cezai müeyyidelerin işleyişi trajediler doğuruyordu; oysa şimdi kilisenin tanrı’sı değişimi engelleyemiyor, 1527’deki dağılımın ( http://www.seattlecatholic.com/article_20040427.html ) önüne geçemiyor.

görüldüğü gibi istila karşısında çaresiz bir roma portresi çiziliyor; zaten bu portre, roma’nın caput’luğunun yitirildiği zamanın hıristiyanlık dönemi olduğunu da kanıtlar niteliktedir. hannibal’in roma’yı köşeye sıkıştırdığı zaman hannibal’e göre çok daha sıradan olan scipio’nun roma milisleriyle kazandığı zafer kartaca gibi bir kudretin sonunu getirmişti: hannibal/@jimi the kewl. dağılmış, darmadağın olmuş roma düştü düşecekti, hiçbir şansı yoktu. scipio’nun yoktan var ettiği direnç romalılara özgü olan pietas’ın ürünüydü. kilisenin ve hıristiyanlığın kendi ölçülerinde, yeni koşullar içinde yepyeni değerlerle bu pietas’ı dönüştürdüğünü savunabiliriz rahatlıkla; gökten inen bir şey yok; bu yeryüzünde oluşturulmuş bir din hıristiyanlık. ancak bu yeni pietas’ın roma’yı caput’luktan ettiğini de düşünüyorum; zira temelde roma, eski bağlaşmanın yani yahudiliğin zıddı yönündedir nitelik olarak. remi brague cüretkar bir şekilde “biz hıristiyanların yunanları da yahudilerdir” diyordu, şöyle de ekliyordu: “romalılar için yunanlar neyse, hıristiyanlık için de eski bağlaşma aynıdır” (a.g.e., sf.65: ayrıca brague’ın bloguma koyduğum “yahudiler ve avrupa” başlıklı yazısına bakınız: http://jimithekewl.blogspot.com/…ler-ve-avrupa.html ) bu düşünce bizi şu sonuca vardırır (yine brague’ın “şu halde ‘yunan’ ve ‘yahudi’ avrupa’nın iki temel öğesi olarak rol oynadıkları için her ikisi de ‘romalı’dır. ” ifadesini de düşünün): roma’ya özgü mundi caput’luk (dünyayı idare etme iradesi) tektanrıcı düşünce sistemiyle tamamlanmıştır. bu durumda üç dilimden bahsedebiliriz: a) pagan dönemi, b) yahudilik-hıristiyanlık, c) rönesans ve sonrası (yeni dünya’nın keşfi).

ben ise kilisenin nezdinde caput’luğun başka bir görünümde olduğunu kabul etmekle birlikte, pagan roma’sının imperium kudretinin pietas nosyonunun dönüşümüyle birlikte dönüştüğünü ve bana kalırsa yahudilik orjininin onu o eden kimlikten ettiğini bu yüzden bırakın osmanlı’nın da “roma imparatorluğu” olmasını, kendisinin bile romalı olup olmadığının sorgulanması gerektiği kanaatindeyim.

edward gibbon o muhteşem eserinde yeni dinin (hıristiyanlığın) karşısında direnen bir paganın şu sözlerini kaydetmişti:

«pek saygıdeğer hükümdarlar, vatanın ulu babaları, aziz gayretler içerisinde, kesintisiz sürmüş olan yaşıma ve başıma saygı gösteriniz. pişmanlık duymadığıma göre, kutsal saydığım tapınmalarımı sürdürmeme dokunmayınız. özgür doğduğum için, bırakınız kuruluşlarımdan yararlanayım. dinim, tüm dünyayı egemenliğimin altına almamı sağladı. inançlı tapınmalarım hannibal ‘i kapımdan, galyalıları capitolium ‘dan kovdu. benim yaşlılığıma bu kıyıcı haksızlığı mı yapacaktınız? bana önerdiğiniz düzeni tanımıyorum, ama şunu biliyorum ki, yaşlılığımı düzeltmek isterken haksız ve hiç de onurlu olmayan bir girişimde bulunulmaktadır.»

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: