Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Başlıktaki sorunu Şadan Karadeniz’in Marcus Aurelius’tan yaptığı Düşünceler (YKY, 4. baskı, 2012) çevirinin bir yerinde gördüm, not alayım dedim.
İlgili kısım metnin 3.16. bölümünde geçiyor, direkt kitaptan (s.54) aktaralım:
Buradaki “doğaya karşı günah işleyen insanların, bir Phalaris’in ya da bir Neron’un…” kısmının Yunanca orjinali (J. H. Leopold ed.)şöyle:
καὶ τῶν ἀνδρογύνων καὶ Φαλάριδος καὶ Νέρωνος…
Görüldüğü üzere Şadan Karadeniz metindeki ἀνδρόγυνος‘u (androgunos) “doğaya karşı günah işleyen insan” olarak çevirmiş. Tartışılması gereken bir yorum olmuş. LSJ sözlüğüne baktığımızda ἀνδρόγυνος‘un ilk anlamı “erkek-kadın, hermafrodit”tir. Sözlükte örnek olarak da Platon’un Şölen‘ine (189e) atıfta bulunulmuş, burada Platon bir zamanlar dünyada ἀνδρόγυνος türünde insanların da olduğunu söyler, yani tek bedende iki cinsiyetin (cinsel organın) yer aldığı, bugün de hermafrodit olarak adlandırılan tür.
Bununla birlikte Platon bu terimin hakaret olarak kullanıldığını da söyler, ki LSJ sözlüğündeki ikinci anlam da bununla ilgilidir: Kadınsı, efemine erkek. (Örneğin bkz. Herodotos 4.67) Sözlükteki üçüncü anlam Latincedeki “doğal olmayacak kadar aşırı şehvet duygusuyla hareket eden” anlamındaki pathicus‘a eşdeğerdedir, yani Karadeniz’in çevirisindeki karşılığa nispeten yakındır.
Ancak Yunancada “doğaya karşı günah işleyen insan” anlamında kullanabilecek tamlamalar yapılabilirken, Marcus Aurelius bunu tercih etmemiş, sadece ἀνδρόγυνος‘u kullanmış. Terimleşmiş tek bir sözcük için böyle uzun, açımlayıcı bir karşılığa gerek var mı? Bana kalırsa yok, muhatapların büyük ölçüde soylu erkekler olduğu düşünülürse ve ilgili terim erkeklerle ilgili olarak onların değerce düşüklüğünü imleyecek şekilde dişilliği vurguladığından kelimeyi “kadınsı erkek” olarak çevirmek mümkün değil mi?
Peki, böyle bir çeviriyi seksist olmakla itham edecekler çıkar mı? Yurtdışını bilmem ama Türkiye’de çıkabilir, Twitter deyişiyle söylersek “duyar kasmak” için uygun bir malzeme var burada ama neylersiniz ki, böyle bir duyarlılık (“duyar kasma”yı yine de kullanmak istemiyorum) güzide bir anakronizm meydana getirmekten öte anlam taşımaz. Dahası çevirinin amacı metnin aslını başka bir dile yazarın elinden çıktığı haline en yakın şekilde aktarmaktır, bu aktarım tüm etik, ideolojik, dini vs. değer yargılarının üzerindedir, çeviri sırasında sadece metin vardır.
Yukarıdaki paragrafı “Karadeniz benzer bir eleştiriden çekindiği için böyle çeviri tercihinde bulundu” imasıyla yazmadım, çeviriyi yaparken kaynak aldığı metinde de aynı kullanım tercih edilmiş olabilir. “Nasıl yani, kaynak aldığı metin yukarıda Yunancasını paylaştığın metin değil mi?” demişsiniz gibi cevap vereyim, hayır, Karadeniz aslı Yunanca olan metnin Fransızca çevirisini Türkçeye çevirmiş, yani suyunun suyu ya da kulaktan kulağa oyunu. Böyle bir durumda çevirdiği Marcus Aurelius’un kaleminden çıkan değil de, onun kaleminden çıkanı başka bir dile çevirenin kaleminden çıkan oluyor. Senelerdir böyle bir durumda oluşabilecek sıkıntılardan bahsediyoruz, bana kalırsa burada ele aldığımız da böyle bir sıkıntı.