Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Huffington Post’ta bir yavru filin annesi tarafından darp edilip terk edildiğinde beş saat boyunca ağladığına ilişkin bir haber gördüm, aklıma hemen Jerome Neu’nun, Melike Çakan’la çevirdiğimiz Gözyaşı Entelektüel Bir Şeydir başlıklı eseri geldi. Neu eserin ilk bölümünde Darwin’in bir teorisinden hareketle gözyaşı döken ya da gözleri dolan tek canlının insan olmadığından bahsederken, Darwin’in bazen Hint fillerinin de ağladığı yönündeki gözlemini paylaşır. Biraz bakalım bu meseleye.
Haberde fille ilgilenen yetkilinin “Yavru fil annesinden ayrılmayı kaldıramadı, onu öldürmeye çalışan da bizzat annesiydi” dediğini okuyoruz, yani file insanî bir duygulanım potansiyelinin atfedildiğini görüyoruz. Acaba fil annesi onu darp ettiği için mi ağladı (gözyaşı döktü), yoksa bu darp ve terk edilmek ona duygusal bir acı verdiği için mi? Darwin olsaydı muhtemelen fizyolojik yanında duygusal açıklamaya da sığınacaktı, zira zamanında kendisine Hint fillerinin de ağladığı yönündeki raporu ileten iki gözlemcinin, bu ağlama olayını salt “fizyolojik” değil, aynı zamanda duygusal acı çekmeyle de ilişkilendirmesini doğru kabul etmiştir. Bkz. C. Darwin, The Expression of the Emotions in Man and Animals, University of Chicago Press, 1965 [1872], s.165-166.
Doğabilimci Lofgren ise 1966 yılında yazdığı raporda diyor ki, “göz ya da burun iltihabı sonucu gözyaşı dökmek hayvanlar âleminde yaygın olmasına rağmen, görünüşe göre, şimdilerde ağlamanın [salt fizyolojik prosese temel oluşturacak şekilde] ziyadesiyle insana özgü olan duygusal bir fenomen olduğu yönünde bir uzlaşı söz konusudur.” (L. B. Lofgren, “On Weeping”, International Journal of Psycho-Analysis 47, s.376) Çok onay görmüş bir yorum olduğu için Lofgren’in tespitini önemsiyorum. Şunu da eklemek gerekiyor ki, Darwin’in hayvanlardaki ağlamayı duygusal etkilenimle ilişkilendirmesinin de altında fizyolojik gerekçeler vardır:
Buna göre gözyaşı dökmek, toz gibi dışsal unsurların etkisi ve göz yüzeyinin arındırılması (göz etrafındaki kasların gözlerin aşırı kanlanmasına mani olması) gibi iki fizyolojik durumla (etki ve tepkimeyle) açıklanabilir. Çekilen fizyolojik acıya verilen fizyolojik ağlama tepkisinin de sinirleri kasmak ve şiddetli teneffüs yapmakla ilgili olduğu düşünülürse, buradaki filin annesi tarafından darp edildikten sonra fizyolojik tepkime olarak ağladığı ya da gözyaşı döktüğü söylenebilir.
Bununla birlikte bazı yaratılışçılar da “Darwin yine özü es geçiyor, hayvanoğlunun fizyolojik tepkimesinin prosesini açıklıyor ama niçin olduğunu açıklayamıyor” diyebilir. Ancak haberde de dendiği gibi, önemli olan ağlamanın tanımlanışıdır, ağlama temelde “gözyaşı dökme”dir ve bunun fizyolojik bir prosesi vardır, hayvanların gerçekten “insanlar gibi” duygusal bir gerekçeyle gözyaşı döktüğünü kanıtlayabilecek bir deney silsilesi henüz gerçekleştirilememiştir. O halde geriye kalan ne? Fizyolojik açıklama beklediğimiz bir düzlemde, yine fizyolojik bir açıklama yapamıyorsak, yarı fizyolojik ve yarı duygusal (başka meselelerde ise “metafiziksel”) açıklama getirdiğimizde, açıklama düzlemimiz yine katıksız “fizyolojik” mi olur? (Sen yine hobi olarak düzlemleri birbirine karıştır, ona bir şey demiyorum.) Comte benimle gurur duyuyor olmalı ama ne yazık ki durum böyle.
Ayrıca bkz. Fil ya da Elephantus
Haberde kullanılan video şu: