Cicero biyografisi üzerine çalışırken temel kaynaklarımdan olan C. Middleton’ın The History Of The Life Of Marcus Tullius Cicero adlı eserinde (W. Innys, London 1750) bana ilginç gelen bir yorumla karşılaştım. Aslında beni şaşırtan, yorumun kendisinden ziyade onun nesnel biyografik anlatımın ortasında birden öznel bir yargı şeklinde ortaya çıkmış olmasıdır.
Yazar yani C. Middleton Cicero’nun Arpinum’daki baba yadigarı / ata mirası olan villasının ne kadar güzel bir muhite inşa edildiğinden bahsederken, kendi zamanında (1700’lerde) bu muhitteki evvelce Cicero’nun villasının bulunduğu yere Aziz Dominic Villa’sının (the Villa of St. Dominic) inşa edildiğini hatırlatır. “Strange revolution!” der yani “Tuhaf bir devrim / değişiklik!” Sonra ekler:
“Cicero’nun portik’inin Keşiş manastırı’na dönüşünü görmek! En temiz aklın, zihnin ve ilmin mekanının batıl inancın, bağnazlığın ve coşkunluğun kreşine dönüştüğünü görmek! Ne güzel de, bu Dominiken Engizisyoncularına, eserleri aklın ve özgürlüğün ışığında dünyaya yayılarak esaretin tükenmez acılarını bastırmanın büyük bir aracı olmuş bir adamın yıkıntılarını çiğneme hakkı verilmiş böyle!”
Yazar öfkesini kustuktan sonra, hiçbir şey olmamış gibi konusuna geri dönüyor. Bu tür değişimler karşısında çoğun hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ve çalışmamıza geri dönüyoruz biz de, bunda şaşılacak bir şey yok.