Non sequitur, basitçe sequi (takip etmek, izlemek) fiilinin şimdiki zaman üçüncü tekil kişisinin olumsuzudur, yani “takip etmez”.
P. Feyerabend’ın Against Method’unda şöyle geçiyor: “Galileo… how he amplifies it by tricks, jokes and non-sequitur’s of his own…” [*]
E. Başer’in Türkçe çevirisinde [**]: “… Galileo’nun… kendi numaralarıyla, şakaları ve tuhaf sonuçlarıyla genişlettiğini…”
Non-sequitur “tuhaf sonuç” değil, “verilen nedeni takip etmez (olan) sonuç”tur. Acaba “çıkmaz” diyebilir miyiz? “Çıkmazsa tuhaf(tır)” çıkarımı ne tuhaf! P. Feyerabend’ın metnini Türkçesiyle okuyanlar Galileo’nun farklı şekillerde yorumlanabilmesi mümkün olan “tuhaf” sonuçlarla bezeli olduğunu düşünecek, oysa orjinal metindeki non-sequitur ifadesi kendinde bilimsel tuhaflığa işaret etmiyor ilkin. Biz neden ile sonuç korelasyonundaki sıkıntıya bakıp “gerçekten Galileo tuhaf bağlantılar kuruyor” diyebiliriz ama bu non-sequitur olduğu düşünülen her bağlantının tuhaf olduğunu göstermez. Her non sequitur tuhaf değildir. Neden sonuç bağlantısında sıkıntı gördüğümüzde mevcut durumu “tuhaf” gören bizleriz, nedenin ve sonucun bunda kabahati yok. Yorumu bunu gerektirebilirse de, terimin kendisi “ilkin” tuhaflık manasını içermez. Yani E. Başer’in çevirisindeki “yönteme karşı”yım.
Farazî konuşmak istemiyorum ama ben çevirseydim bu metni, non sequitur‘u tıpkı P. Feyerabend’ın kendisi gibi, Latince aslıyla kullanır (kaldı ki E. Başer çevirisinde böyle bir tutum izlemiyor değil, örneğin s.150’de “ad hoc hipotezler…” diyebiliyor), açıklayıcı mahiyette çeviren notu düşerdim, ayak-üstü yorum yapmaktansa, böylesi daha iyi olurdu gibime geliyor. Hatta daha da ileri giderek türkçedeki çıkmak fiilinden türemiş olan “çıkmaz” terimini non sequitur’un karşılığı olarak öneriyorum. Gerçi bu durumda da “Galileo’nun çıkmazları…” başka şeyler düşündürürdü okuyuculara (Galileo’nun kirli donları gibi). bu ziyaret amacını aştı sanıyorum, masayı dağınık bırakıp gidiyorum.
Yıldızlar:
P. Feyerabend, Against Method, New Left Books, 1993, s.115.