“Allah allah ne var ki bunda, yemeyeyim mi yani, al bıraktım, yemiyorum” şeklinde karşılık verilebilir bir dize, kim tarafından? “Çırılçıplak elma yiyorsun” denilen kişi tarafından. Hareketine ilişkin her tespiti itham sanan biri çırılçıplaksa ve elma yiyorsa, bu dizeyi duyar duymaz “Allah allah ne var ki bunda, yemeyeyim mi yani, al bıraktım, yemiyorum” der ve gerçekten yemez, elmayı da çırılçıplak oturduğu duvarın köşeciğine bırakı bırakıverir, özenle yerleştirir elmayı yere düşmesin diye. Yok, şair tarafı gelişmişse, kendini fasulye gibi nimetten sayıyorsa şımarır “Al bir ısırık daha alıyorum, haşşşşıırrr, suluymuş, dişlerim yeşşillendi hışşş” der haşşşşşıırr’ın ardından.

CS’nin (Cemal Süreya’ya böyle diyeceğim adındaki birçok harfi attım kısaltma olsun diye) bir tür lolita özlemi içinde olduğunu düşünüyorum bu şiiri her okuduğumda. Sanki Ceremi Ayrıns oluyor da gazete okurken, bahçedeki hortumla kendini ıslatmaca oynayan üvey evladına gözü takılıyormuşçasına elma yiyen çırılçıplağa takılıyor. Gençliğine vah vah ediyor.
“Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz”
CS çıplaklığı seviyor. Sonraki dizelerden ikisinde “Ben de çıplağım ama elma yemiyorum” ve “Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum” diyerek bunu belli ediyor. Konstantı/sabiti elma üzerine kurmadığını gösteriyor. Gerçi ucuz bir analoji peşinde olduğu da iddia edilebilir, başlıktaki dizeden sonra gelen “Elma da elma ha allahlık” dizesinden ötürü. Ancak bunu düşünmekense, son dizede “Adımın bir harfini atıyorum” diyen CS’nin Süreyya’yı Süreya değil, Cemal’i Emal kılarak emal‘daki harflerden elma yarattığı ve aslında “Şimdi sen çırılçıplak cemal yiyorsun” demeye çalıştığı da düşünülebilir, bunu düşünmek istiyorum.
Bir de bu gözle değerlendirelim dizeleri.
“Şimdi sen çırılçıplak cemal yiyorsun
Cemal de cemal ha allahlık
…
Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun
Bir duvarın üstünde
Bir yandan cemal yiyorsun kırmızı
…
Ben de çıplağım ama cemal yemiyorum
Benim öyle cemallere karnım tok
Ben böyle cemalleri çok gördüm ohooo
Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin cemalinin kuşları
Gökyüzü var üstümde bu senin cemalindeki gökyüzü
Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
…
Sen çırılçıplak cemal yiyorsun
Denizin ortasına kadar cemal yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar cemal yiyorsun
…”
Görüldüğü gibi elmaları, atılan bir harften ve geri kalan harflerin de anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde yeniden oluşturulmasından yeni bir şiir yazabildik. Buna dekonstrüktif yani yapıyı (structura), de- ile birleştirip çökertmedik, aksine yapıdaki bir tuğlaya (model tuğlaya uygun olan/aynı tuğlalarla birlikte) farklı bir biçim verip onu yeniden yapıya yerleştirdik. Böylece çırılçıplak olduğunu dile getiren cs’nin yine çırılçıplak olduğunu söylediği birine kendini yedirdiği sonucuna vardık.
“İstanbul’da bir duvar
…
Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
Bir kilisenin üstünde
…
Duvarda bir kilise
İstanbul’da bir duvar duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak cemal yiyorsun”
Kiliseyi yataklandırdığını düşünüyorum CS’nin. “Bir kilisenin üstünde” gerçekleşen karşılıklı soyunma sonrasında cemalini yediren CS, üç gündür gökyüzünü ve kuşları seyrettirdiğini iki dizeden düşündürür.
“Kuşlar uçuyor üstünde
Gökyüzü var üstünde
Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun”
Share |
>Kırk yıl düşünsem süreya'nın bu şiiriyle bu film arasında bir bağlantı kuramazdım,ayrıca elma=cemal.Bakmak değil görmek gerekir ya ondan.Güzel yazıydı ama film fena halde leman.
>Çok seksii