Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

>Bilgi Problemi: Dünden aldık, yarına vereceğiz!

>
Seneca, Epistulae Morales 64.6-8:

Mihi certe multum auferre temporis solet contemplatio ipsa sapientiae; non aliter illam intueor obstupefactus quam ipsum interim mundum, quem saepe tamquam spectator novus video. [7] Veneror itaque inventa sapientiae inventoresque; adire tamquam multorum hereditatem iuvat. Mihi ista adquisita, mihi laborata sunt. Sed agamus bonum patrem familiae; faciamus ampliora, quae accepimus. Maior ista hereditas a me ad posteros transeat. Multum adhuc restat operis multumque restabit, nec ulli nato post mille saecula praecludetur occasio aliquid adhuc adiciendi. [8] Sed etiam si omnia a veteribus inventa sunt, hoc semper novum erit, usus et inventorum ab aliis scientia ac dispositio.”

“Kuşkusuz bilgeliği düşünmekle geçiyor zamanımın çoğu; her defasında ilk kez bakıyormuşum gibi hissettiğim evrenin kendisini seyreylemem gibi, bilgeliği de şaşkınlıkla karşılıyorum. (7) Galiba bundan ötürü, bilgeliğin keşiflerine ve kâşiflerine derin bir hürmet besliyorum; bu, birçoklarının mirasını kabullenmeme yardımcı oluyor. Sanki benim içinmiş bu edinimler, benim içinmiş harcanan emekler. O hâlde iyi bir aile babası gibi davranalım; edindiğimizi daha da genişletelim. Bu miras, benden torunlarıma daha büyümüş şekilde aktarılsın. Yapılacak ne çok şey var ve her daim olmaya da devam edecek; binlerce yıl sonra doğmuş olan kişi de bu genişletme sorumluluğundan kaçamayacak. Eskiler tarafından her şey keşfedilse bile, her daim (yapılası) yeni bir şey kalacak; o şey, başkaları tarafından yapılmış keşiflerin tatbiki, bilimsel incelemesi ve sınıflandırılmasıdır.”

Çev. C. Cengiz Çevik

AÇIMLAMA:
(ekşi’de yazdığım)

Mesele, bilginin eskilerden yenilere, yenilerden de daha yeni olacaklara aktarılmasıdır. Bizler geçmişin önünde cüce sayılıyoruz; geçmiş bir dev. Ve cüce, devin omuzlarında yükselir (stand on the shoulders of giants). Sonra omuzlardaki cüce (Cedalion) büyümeye başlar, o büyüdükçe bu sefer dev (Orion) küçülür; bu eski cüce yeni dev, eski dev de onun yanında cüce kalana kadar devam eder. Sonra yeni dev, eski devi ardında bırakarak; omzuna yeni bir cüce alır. Bu sefer o, cüceyi taşır. Cüce, deve, deve cüce; bu sonsuza kadar sürecektir (?). Ta ki insanoğlu deve olmaktan vazgeçip, cüceliği marifet belleyene kadar (?). Ekpyrosis ve İbrahimî dinlerdeki kıyamet teorisini anımsayınız, aslında yok oluş, kendisini dev sanan ama bir türlü cücelikten kurtulamamış olan insanın eski devleri hor görmesiyle başlar. Daha trajik olanı ise, o cücenin, bu hor-görüşü de eski devlerden miras almış olmasıdır! Cücelik ve hybris, insanoğlunun karakterine içkindir. Onu söküp atabilmek için, insanı öldürmeniz ya da çeşitli yasalarla dinginleştirebilmeniz gerek; işte dinler ve en eski toplum yasaları bu yüzden insanlığın en büyük buluşudur. Yeni çağ’lara göre, yeni maskeler takması hep bundandır. Şimdi geriye tek bir soru kalıyor:

O hâlde bu kötü gidiş nereye kadar sürecek?

Yanıt için, Orion ile Cedalion öyküsüne bakmaya ne dersiniz?

Bu yüzden, Seneca’nın buradaki ifadelerini “Cedalion olmak!” başlıklı yazımın içerdiği manayla değerlendirmenizi öneririm:
http://jimithekewl.blogspot.com/2009/02/cedalion-olmak.html

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: