Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Filozof (φιλόσοφος) ve hatibin (ῥήτωρ) iş ve eylem bağlamında birçok ortak yönü vardır. Dion’un kastettiği hatipler konuşmayı para kazanma aracı olarak görmeyen kişiler, örneğin çarşıda işini yapabilmek için iyi konuşması gereken satıcılar değildir, keza anlaşma ve kiralama işleri için kendilerine para karşılığında danışılan danışmanlar da değildir. Kastedilen hatipler sadece devlet için (δημοσίᾳ) öğüt veren ve yasa koyan, başka deyişle bu amaçlarla konuşma yapan hatiplerdir. Dion’un verdiği örneğe göre, Perikles ve ona karşı aristokrat kesimin lideri olan (ve İÖ 444’te sürgünle cezalandırılan) Thukydides Atina’da bu tür bir hatiplik yapmak zorunda kalmıştır. Dion’un diğer hatip örnekleri ise şu kişilerdir: Themistokles, Kleisthenes ve Peisistratos. Dion bu örneklerde iki kimliğin öne çıktığını düşünür, birincisi baştan beri bahsettiğimiz hatip (ῥήτωρ), ikincisi ise demagog’dur (δημαγωγός).
Burada “hatip” olarak çevirdiğimiz ῥήτωρ ilkin “halka açık konuşma yapan” anlamındadır, ancak özel olarak konuşmasının konusu ne olursa olsun, politik bir meseleyi ele alır. Δημαγωγός ise ilkin “halkın lideri” anlamında kullanılmışsa da, kötü olarak “kendi çıkarı için kitlede heyecan, arzu ve önyargı uyandıran politik kışkırtıcı” anlamına da sahiptir. Buna karşın bir de Aristeides, Lykurgos, Solon, Epaminondas ve bunlara benzeyen başka devlet adamları vardır, onlar politikadaki filozoflar (φιλοσόφους ἐν πολιτείᾳ) veya terimin daha soylu ve gerçek anlamıyla, hatiplerdir (ῥήτορας κατὰ τὴν γενναίαν τε καὶ ἀληθῆ ῥητορικήν). Dion’un burada “filozof” sözcüğüyle kastettiği kişiler, kendi açıklamasına göre, sırasıyla Sparta’daki Lykurgos gibi gençlerin eğitimi üzerine düşünen ve yasalar çıkaran, keza evlilikle ve para kazanmayla, vatandaşlık yükümlülükleriyle, para basımıyla, vatandaşlık haklarının kazanılması ve kaybedilmesiyle, hane kurmayla, surlarla çevrili olan veya olmayan bir yerde yaşamayla ilgili temel kuralları belirleyen politikacılardır. Keza bu politikacılar vatandaşları savaşa hazırlarlar, ağır silahlı birlikler oluşturmakla kalmaz aynı zamanda Epaminondas’ın bulduğu söylenen askerî düzenler kurarlar.
Buradan çıkarılan sonuç şudur: Dion’a göre politikadaki filozof olan hatip daha çok toplumu ve kurumları şekillendiren devlet adamıdır. Bu devlet adamının karşılaştığı politik meselelerde teorik alt yapısı sağlam ve sonuçları toplum için olumlu olan bir akıl yürütmeye ihtiyaç duyduğu açıktır, dolayısıyla ilgili meselelerde verdiği kararları belirleyen bu akıl yürütme yeteneği, onu politik meselelerle ilgili akıl yürütmesine rağmen karar verme mekanizmasında yetki sahibi olmayan filozofla karşılaştırılmasını gerektirir. En azından Dion için böyle bir durum söz konusudur.
Her şeyden önce filozoflar bireyi ve toplumu ilgilendiren konuları genel ölçekte değerlendirirler, insan evlenmeli mi veya bir toplum için monarşi mi, demokrasi mi yoksa başka bir rejim mi daha uygundur gibi konuları genel ilkeler bağlamında ele alırlar. Buna Dion’un metnin odağına yerleştirdiği savaş konusu da dahildir. Buna karşın hatipler anlık ve özel durumlarla ilgilenir, örneğin Atinalıların Peloponnesoslulara savaş açmasının, Korkyralıların Korinthoslulara yardım etmesinin, Philippos’un Phokislilere karşı yaptıkları savaşta Thebailılara yardım etmesinin ya da İskender’in Asya’ya geçmesinin faydalı olup olmadığını tartışırlar.
Bu tartışmayla birlikte “Doğru olmayan bir şekilde savaş başlatmayan topluluklarla savaşa girişmek doğru mudur?” türünde sorular doğar. Dion metnin bu kısmında açıkça belirtmese de, konuyu işleyişinden ve söz diziminden anlaşıldığı kadarıyla, filozoflar bu türden sorulara daha doğru bir şekilde cevap bulur. Zira Dion’a göre, filozoflar olaylara uzaktan bakarlar ve olayların özde nasıl bir karaktere sahip olduğunu incelerler. (Filozofların yaptığı gibi) her şeyi uzun bir zaman dilimi içinde incelemek çok daha iyidir, zira bu tür bir inceleme yapan kişiler ilgili konularda fikir sahibi olduklarından, eylem vakti geldiğinde durumu tam bir bilgiyle donanmış olarak ele alırlar, görev üstlenirler ya da başkalarına faydalı öğütler verirler, hazırlıksız yakalanmamış olurlar. Atılması gereken adımları önceden bilirler.
Buna karşın Dion’un özellikle vurguladığı gibi, hatipler bir sorun üzerine düşünmek zorunda kaldığında, başkalarından daha fazla bilgiye sahip olmadıklarından ve konuyu daha önce düşünmediklerinden, kendi başlarına düşünüp karar vermek ve aynı zamanda başkalarına öğüt vermek zorunda kalırlar.
Dion bu karşılaştırmanın sonucu olarak filozoflara politik konularda danışılması gerektiğini savunur, onlara danışılırsa kentler, uluslar ve krallar daha iyi ve daha güvenli bir duruma gelirler, öfke, kavgacılık, rüşvet gibi unsurlar tarafından bir oraya bir buraya sürüklenmez ve bir denge dili tutturarak adil davranırlar. Dolayısıyla Dion’a göre, hitabet sanatı veya iyi hatipler değil, kötü hatipler ve bu sanatı kendilerine mal edenler (bundan menfaat sağlayanlar) eleştirilmelidir.