Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Giriş
Evrenin oluşumunun ve dünyadaki olayların tanrılarla ve tanrıların kendileri arasındaki ilişkilerle açıklandığı yarı ozan, yarı düşünürler döneminden sonra Presokratik ya da Sokrates-Öncesi olarak tabir edilen filozofların dönemi başlar. Farklı ekollerden olan bu filozoflardan kalan meteorolojiyle ilgili fragmanların kısa bir dökümünü sunmak istiyorum. (Bunda, iki gündür ve şu an dışarıda yağmakta olan karın etkisi büyük, insan kaçınılmaz olarak doğadan etkileniyor ve üzerine düşünmek ya da en azından geçmişteki düşünceleri hatırlamak isteyebiliyor.)
Türkçedeki meteoroloji kelimesi Yunancadaki μετεωρολογία (meteorologia) kelimesinden bire bir gelmiştir, kelimenin anlamı “μετέωρα’nın (meteora) incelenmesi, mantığı, bilimi”dir. (Bkz. Platon, Phaedrus 270a; Aristoteles, Meteorologia 338a26) μετέωρος sıfatından yapılan μετέωρα “yerden yükselmiş, yukarıda asılı duran, havada, havanın ortasında duran şeyler” anlamındadır, dolayısıyla μετεωρολογία da bu şeyleri/olguları inceleyen bilim dalı olarak düşünülebilir. Bu bilim dalının presokratik bağlamındaki karşılığı, başta belirttiğimiz daha önceki yarı ozan, yarı düşünürler döneminden kalma birtakım teolojik fikirler içermesi ya da yer yer astronomiyle iç içe olan analizlere sapılması şaşırtmasın, zira presokratikler döneminde henüz doğa olgularının teolojiden tümüyle soyutlanarak ele alınabileceği türde bir bilimsel bilinç gelişmemişti (bunun için çok erkendi), bu dönemin, doğayla ilgili teolojik açıklamalardan şüphe duyulmaya başlandığı bir aşama olarak görülmesi gerektiğini belirtelim, bu şüphe aşamasının yüzlerce yıllık nesnel ve materyalist bilim serüveni açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya gerek yok.
Yöntem olarak şunu belirteyim: bire bir çeviri yapmayacağım, fragmanda bulunan fikri en anlaşılır şekilde sunacağım, en nihayetinde sonraki yazarların metinlerinden, yani belli bir cümleden ve kompozisyondan alınmış fragmanlar bunlar. Detaylı inceleme için ilgili kaynaklara bakılması gerekir, burada ilgili teorilere ilişkin bir fikir verebilir ve ilgi uyandırabilirsem, bu yazı amacına ulaşmış olur. (Ayrıca yazar ve eser adlarında temel aldığım kaynak budur. Kaynak dışındaki isimler Yunanca asıllarına uygun olarak yazılmıştır.)
1. Eski İonya Filozofları
1.1 Anaksimandros
Başlangıçta dünyanın yüzeyi nemliymiş ama Güneş tarafından kurutulunca nemin bir bölümü buğuya dönüşmüş, keza rüzgarları meydana getiren de buymuş. Yeryüzündeki nemin buğuya dönüşmeyen kısmı deniz haline gelmiş ama yeryüzünde denizler kurumaktadır, günün birinde tümüyle kuruyacaktır. (Aristoteles, Meteorologia. 353b6)
Havadaki buğunun en ince tanecikleri soyutlandığında ve bir araya toplanarak harekete geçtiğinde rüzgar meydana gelir. (Hippolytus 1.6.7)
Rüzgar havadaki en ince ve nemli tanecikler Güneş tarafından harekete geçirildiği ya da eritildiği zaman meydana gelen hava akımıdır. (Aetius 3.7.1)
Anaksimandros’a göre bütün hava süreçlerine pneuma yol açar, yani “sıkıştırılmış olan
hava”. Bu pneuma kalın bir bulut tabakasıyla sarılmış ve kendine zorla bir yol bularak taneciklerinin inceliği ve hafifliği yüzünden buradan çıkmışsa, o zaman bulutun parçalanması gürültüye neden olur, pneuma‘nın genleşmesi ise şimşeğin parlamasına neden olur. (Aetius 3.3.1)
1.2. Anaksimenes
Hava yoğunlaşınca tamamen yassı biçiminde olan yeryüzü meydana geldi. Bu yüzden kolayca anlaşılacağı gibi, havada yüzer. (Ps.Plutarchus, Stromateis 3)
Hava tamamen eşit şekilde dağılmış olsaydı görünmezdi, ancak varoluşunu soğuk ve sıcak, nem ve hareket vasıtasıyla duyurur. Ancak devamlı hareket halindedir. Çünkü değişen bir şey, hareket etmezse değişemez. (Hippolytus 1.7.2)
Hava seyrekleştiğinde ateş haline geliyor, yoğunlaşınca da rüzgar. Havanın yoğunluğu arttıkça önce bulut, sonra su ve toprak, aşırı yoğunlaşma sonucunda da taş haline geliyor. Hava yoğunlaşmışsa rüzgar meydana geliyor, harekete geçince de esiyor. Hava bir araya toplanınca daha çok yoğunlaşmış olur, bulutlar şiddetli basınç altında suya dönüşüyor. Bulutlardan düşen sular donduğunda dolu meydana geliyor, fazla nem içerdiğinde donuyorsa, kar meydana geliyor. Bulutlar hava akımlarının zorlamasıyla pa
rçalanınca şimşek çakar, çünkü o zaman parlak ve alevli bir ışın ortaya çıkar. Gökkuşağı, Güneş ışınları bir araya toplanmış havaya isabet ettiği zaman görünüyor, ısınma ve soğuma nedeniyle yeryüzü büyük değişimlere uğradığında da deprem oluyor. (Hippolytus 1.7.3)
Yeryüzü iyice ıslandığında da, kuruduğunda da üzerinde çatlaklar meydana gelir, buradan kopan toprak kütleleri derin yerlere düştüklerinde sarsıntı olur. Kuraklık günlerinde ve de aşırı yağmur yağdığı dönemlerde işte bu yüzden depremler meydana gelir. (Aristoteles, Meteorologia 365b6)
2. Kolophonlu Ksenophanes
Güneş kor haline gelen bulutlardan oluşur. (Aetius 2.20.3)
Ay yoğunlaşan bir bulut kütlesidir. (Aetius 2.25.4)
Atmosferdeki süreçler, harekete geçirici neden olan Güneş’in yaydığı ısı sonucunda gerçekleşir. Zira nem denizden yükselince nemdeki tatlı unsurlar çok ince parçacıklar halinde oldukları için soyutlanmakta ve sis gibi yoğunlaşarak bulutları oluşturmaktadır. Bu yoğunlaşma aynı zamanda yağmuru ve rüzgarı meydana getirir.
Şimşekler hareket eden bulutların aydınlanmasından meydana gelir. (Aetius 3.3.6)
Kuyruklu yıldız ve göktaşı gibi göksel olgular, kor haline gelen bulutların bir araya toplanmaları ya da hareket etmeleridir. (Aetius 3.2.11)
3. Herakleitos
Yıldızlar yeryüzünden yükselen buğuyla beslenir. (Aetius 2.17.4)
Yıldızlar ateşin yoğun halidir. (Aetius 2.13.8)
Güneş denizden yükselen akıllı bir alevdir. (Aetius 2.20.16)
4. Empedokles
Gökyüzü havadan oluşan, ateşin etkisiyle buz gibi sertleşmiş katı bir kubbedir ve her iki yarım küresi içinde ateş ile hava bulunuyor. (Aetius 2.11.2)
Yoğunlaşma sonucunda üstünlüğü ele geçiren hava Güneş’i üst bölgeye ittiği zaman kış, ateş üstünlüğü ele geçirip de Güneş’i alt bölgeye ittiği zaman yaz olur. (Aetius 3.8.1)
5. Anaksagoras
Yeryüzünü çevreleyen Aether tözü gereği alev halindedir, ancak dönme hareketinin geriliminden dolayı kaya kütlelerini yeryüzünden koparmış, sonra bunlar aether tarafından kor haline getirilip yıldız olmuşlar. (Aetius 2.13.3)
Hava Güneş tarafından seyrekleştirildiği ve yine Güneş tarafından ısıtılan hava parçacıkları kuzey kutbuna doğru uzaklaştığı ve orada tekrar geri itildiği zaman rüzgarlar meydana gelir. (Hippolytus 1.8.11)
Güneş ışınlarının dünyadan yansıması kesildiği için daha soğuk olan atmosferin yüksek bölgelerine bulutlar itilir. Ancak bulutlar bu bölgeye ulaştıkları zaman içerdikleri su donar. Bu yüzden yaz aylarında ve sıcak ülkelerde daha çok dolu yağar, çünkü o zaman ve o yerlerde ısı bulutları yeryüzünden yukarıya doğru yükseltir. (Aristoteles, Meteorologia 384a14)
İnsan geceleyin dışarıdayken, gündüze göre niçin daha iyi duyar? Çünkü gündüz Güneş tarafından ısıtılan hava hışırdar, gece ise ısının azalmasından ötürü hışırtı kaybolur ve insan daha iyi duyar. (Ps. Aristoteles, Problemata 903a7)
Geri bildirim: Presokratik felsefede Güneş ve Ay tutulmalarıyla ilgili fragmanların kısa bir dökümü | C. Cengiz Çevik'in resmi sitesi