“Yalancı Güneş fenomeni ile paralize olmak arasında kavramsal bağ var mı?” diye sordu bir arkadaşımız.
Neyi sorduğunu hemen anladım, zira bir dönem Yalancı Güneş olgusunun Eskiçağ’da değerlendirilişi üzerinde durmuştum, kast edilen Türkçede Yalancı Güneş dediğimiz (İng. mock sun) gökyüzünde iki Güneş varmış gibi görünmesi fenomeninin Yunancası olan παρήλιον (parhelion) ile “felç olma” halini anlatan παράλυσις (paralusis) ile terimsel bağlantısıdır. Olumlu beklentiyi karşılar bir bağlantı yok, baştaki παρα-edatının genel fonksiyonel kullanımı dışında.
İlk terim παρα- “yanında, bitişiğinde, ötesinde” + ἥλιος “Güneş” birleşiminden oluşmuş, ancak α kendisinden sonra ἥ gelince düşmüş, genel bir kural bu.
İkinci terim παρα- “yanında, bitişiğinde, ötesinde” + λύειν “serbest bırakmak, gevşemek, çözülmek” birleşiminden oluşmuş.
Görüldüğü gibi iki terim arasında doğrudan bağlantı yok, hatta hiç bağlantı yok, zira Güneş ile çözülme eylemi alakasızdır.
“İlk terimi anladık, ‘yan yana Güneş’ anlamı ile fenomen arasında anlam bağı var da, ikinci terimi anlayamadım, zira ‘yanında, yan yana’ ile ‘gevşeme’ nasıl oluyor da felç olgusunu anlatabiliyor?” şeklinde bir soru gelebilir akla, cevabı παρα- edatının kullamın alanının genişliğinde yatıyor. Şöyle düşünelim: Ortada bir şey var ve onun yanı var, o şey bulunduğu konumda bir şeydir ve onun yanı ondan ayrı bir konumsallık anlamı taşır. παρα- edatındaki “öte-“lik anlamı buradan geliyor yani eklemlendiği kelimeye artık onun aslî durumunun ve konumun değiştiği anlamını katar. Bu başka deyişle bir “bozukluk, sapma, ayrılma, anomali” halidir. İkinci terimin oluşumunda da bu tür bir anlam oluşumu var, dolayısıyla παρα + λύειν “bozukluk olacak şekilde çözülme, düzensiz bir hal alma” durumu olarak düşünülebilir.
Son olarak her iki terimin de Latinceye olduğu gibi geçtiğini belirteyim παρήλιον parelion olmuş παράλυσις ise paralysis. Özellikle de birinci terim için Seneca’nın Naturales Quaestiones adlı eserini (1.11.2) öneririm.
