Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Aeneis‘te gördüğümden beri, Celaeno ismi aklımdan çıkmıyor, nedense kelaynak kuşuna da adını veren Celaeno Türkçedeki “Selen” isminin de kökü olabilir mi diye düşünüp duruyorum. Gerçi Selen’in kökünü eski Yunancada buluyoruz ama yine de ufak bir incelemede fayda var, belki başka yerlere uzanırız bu sayede. Paylaşımcı olup, sesli düşünelim; bunun için de önce Celaeno kimdir, nedir ona bakalım.
Latincede Celaeno Yunancadaki Κελαινώ’nun bire bir translitere edilmiş halidir. Bu mitolojide birkaç yerde kullanılan bir isimdir. Aeneis’te öne çıkan, insanları çekirdek yer gibi yiyen yırtıcı kuşlardan yani Harpyia‘lardan biridir, ona da Celaeno denmiş bir şekilde. Bunun dışında,
(2) Danaus yani Yunan soyundan gelen mitolojide çok da yer kaplamayan bir kadının,
(3) bir Amazon kadınının
(4) Apollon’un düşüp kalktığı bir kadının
(5) Atlas’ın bir kızının, Pleiad’lardan birinin ismidir.
Bizi ilgilendiren bu noktada ilk figürün ismi olmasıdır yani yırtıcı bir kuşun.
Vergilius şöyle betimliyor bu kuşları ve dolayısıyla Celaeno’yu da:
…Strophad’lar var…,
Büyük Ionia denizinde ada bunlar, vahşi Celaeno,
Ve diğer Harpyia’lar oturur burada, Phineus’un evi
Kapanınca yüzlerine, korkup ilk masalarını terk etmelerinden sonra.
Bunlardan daha sert bir yaratık ve daha yıkıcı
Bir bela olmamıştır, tanrıların öfkesidir onları Styx’in dalgalarından çıkaran.
Bakire kız çehreli kuşlardır bunlar, iğrenç irinler akar
Karınlarından, çengellidir elleri ve her daim sarıdır yüzleri
Açlıktan. (Aeneis 3.210-218)
Vergilius metnin devamında Celaeno’yu tanrı Apollon’un kehanet sanatını sergileyen, adeta onun rahibi ya da dili olarak sunar. Çirkindir, vahşidir ama geleceği görür. Aeneas ve arkadaşlarına şöyle der:
Her şeye gücü yeten babanın Phoebus’a, Phoebus Apollon’un da bana
Söylediğini, Furia’ların en yücesi olarak ben de size söyleyeceğim.
Siz Italia yolundasınız; çağırıyorsunuz rüzgârları,
Varacaksınız Italia’ya, girme imkânınız olacak limanlarına.
Ancak söz verilen kenti çeviremeyeceksiniz surlarla, [255]
Korkunç açlık sizi, bize kıyarak yaptığınız haksızlıktan ötürü,
Yenmiş sofralarınızı kemirmeye zorlamadan önce.
Celaeno’nun sunduğu gelecek kötü olaylara gebedir, bir nevi uğursuzluğu şakır. İmparatorluk dönemi yergicisi Iuvenalis de bu ismi, kuşun uğursuzluğundan hareketle “açgözlü kadın” anlamında kullanmıştır (8.130). Dolayısıyla Celaeno Romalılar arasında genel olarak meşum bir anlamla düşünülüp anıldığı açıktır. (İngilizcede de harpy “huysuz kadın, cadı” anlamında kullanılıyor.)
Türkçedeki “kelaynak” Celaeno’dan geliyor olabilir mi? Zira ismin semantik yapısı (ikisi de kuş) gibi, morfolojik yapısı da bizi böyle düşünmeye çekiyor: “c+l+n” şeklinde konsonantların sıralanışı ve “e+ae+o” şeklindeki sonant tercihi. ae diphtong’u da Latin alfabesindeki kullanımlarda a‘nın düşmesi sonunda, e şeklinde daralmıştır (Caesar’ın kimi dillerde “Cesar” ya da Türkçede “Sezar” olması gibi). Ancak Türkçede okunuş temel alındığında, diphtong’daki ikinci sesli harf olan e y‘ye dönüşebilir, “Kayzer” örneğinde olduğu gibi. Dolayısıyla Celaeno’nun da kelayn– gövdesini doğurmuş olması akla yatkındır. Sondaki –ak ise, Yunancadaki -ᾰκός, Latincedeki –acus, Fransızcadaki -aque ya da İngilizcedeki –ac sonekinin bir yansımasıdır, örneğin Yun. ἀϕροδῑσιακός, Lat. aphrodisiacus, İng. aphrodisiac, Tr. afrodizyak. Bu sonek genelde eklemlendiği gövdeye “özgü”lük anlamını verir, dolayısıyla kelaynak “Celaeno’ya özgü” ya da daha anlaşılır ifadeyle “Celaeno türünden kuş” anlamında türetilmiş olabilir.
Yukarıda bahsettiğim ae diphtong’unun e şeklinde daralması durumunu “Selen” ismini göz önünde bulundurarak düşünelim: Celaeno’dan geriye ilk etapta Celeno kalır. Yunancadaki kappa (κ) Latinceye çevrilirken c olur, c de Litvanya dili ve eski Slav kilisesi dili (OCS kısaltması) örneklerimde olduğu gibi, kimileyin s‘ye dönüşebilmiştir, keza Sanskritçe ve Avesta dilinde de s olmuştur (karş. Fransızcada César’ın “Sezar” olarak okunması). Dolayısıyla Celaen- > Celen- > Selen- dönüşümü tümüyle mantıksız değildir. Ancak başta da söylediğim gibi, Selen isminin bire bir karşılığını Yunancada zaten buluyoruz: Yunancada σελήνη (=selene) “Ay <tanrıçası>” anlamındadır, Latinceye de bire bir translitere edilerek Selene şeklinde geçmiştir. Türkçedeki Selen de bu Selene’den geliyor olmalıdır. Peki, Selen’le ilgili olarak niçin Celaeno’yu da işin içine sokuyorum?
Selen<e> ile Celaeno (=kelaynak) arasında ilginç bir bağ var da o yüzden:
Yunancasıyla ἶβις, Latincesiyle ibis olarak bilinen ve kelaynağa çok benzeyen bir kuş vardır eski Mısır’da ve bu kuş en genel itibariyle insanoğluna medeniyeti öğrettiğine inanılan tanrı Thoth’u simgeler, hatta onun kafası yerinde kimileyin bu kuşun kafası bulunur. Bkz. Thoth ve ibis. Bağlantı ise şu: Thoth aynı zamanda Ay tanrısıdır. (Bu tanrıyla ilgili detaylı incelemem için bkz. “Hermetik Aydınlanmanın İzinde Thoth, Hermes ya da Mercurius”, Kutadgubilig, s.21, Mart 2012, (Sf.289-331).)
Başka deyişle Mısır’da bir tanrıyla kimliklenen ibis kuşu, Yunan-Roma aleminde “Ay tanrıçası”, “yırtıcı ve çirkin dişil kehanet kuşu” ve muhtelif kadın isimleri olarak karşımıza çıkmıştır. Peki, niçni böyle bir cinsiyet kayması yaşanmış? Onu da sonra inceleyelim.
Ancak son olarak bir hususu daha hatırlatmak istiyorum: Selen’i Celaeno’ya ve dolayısıyla kelaynağa yaklaştırabilecek başka bir husus bu. TDK Selen için bir bağlamda “Genel anlamı içinde, insan sesi olmayan herhangi bir ses” anlamını veriyor. Bu ses kelaynak sesi olabilir mi? Neden olamasın? Gerçi aynı kaynakta Selen için “bolluk”, “çevre, yakın yer,” “dağ eteği” ve “sel yatağı” anlamları da verilmiş farklı bağlamlarda, sonuncusu dışında bu anlamlar bende bir ışık yakmadı.
Kelaynak demişken, hatırlayalım şu hayvanı, nasıl bir şeymiş:
Kelaynakların bol bulunduğu Urfa’da kadim dönemlerde ay kutsanır, tapınılır idi. Sin, Sabii gibi isimleri Urfa ile beraber araştirmanız yeterlidir.