Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Herodotos ünlü tarih eserinin 2.50. bölümünde neredeyse bütün Yunan tanrılarının ismen, diğer barbarlar yanında özellikle de Mısırlılardan alındığını söyler, Poseidon, Hera, Hestia, Themis, Kharitler ve Nereidler hep Mısır’da da bilinen tanrısal figürlerdir. Herodotos aynı yerde bu bilgiyi bizzat Mısırlılardan aldığını söyler ve ayrıca Mısır’da kahramanlara tapılmadığını da ekler.
Herodotos bu tanrı figürleri yanında penisi kalkık (ithyphallic) Hermes figüründen de söz eder. (Penis ayıp bir sözcük olduğu için belki de, İş Kültür’den çıkan Müntekim Ökmen çevirisinde onun yerine Yunancası yani “phallos” ifadesi tercih edilmiş. Kuşkusuz, başlığa da damgasını vurdu bu tercih.) Samothrake’deki yerel dinî/gizem ritüellerinin daha önce aynı muhitte yaşamış olan Pelasglardan kaldığını söyleyen Herodotos penisi kalkık Hermes heykellerinin ilkin Atinalılar tarafından yapıldığını söyler.
Kybele yada Demeter gibi tanrısal figürlerdeki cinsel / saklı öğelerin abartılışının bereketlilikle ilgili olduğunu hatırlarsak, kendisine gerek Mısır’da, gerekse Yunan ve Roma’da birçok nitelik atfedilmiş olan Thoth-Hermes-Mercurius’un Atinalılar tarafından bir bereket sembolü ve fallik öğe olarak görülmesi şaşırtıcı değildir, zira bu tanrısal figürün içine girmediği bir kılık neredeyse yoktur. Ancak Herodotos’un aynı yerdeki vurgusuna göre, Yunanların Hermes’i bereket sembolü olarak penisi kalkık şekilde betimlemeleri Mısır kaynaklı değildir. Bu da, en azından Herodotos kaynaklı bir yaklaşıma binaen, Thoth’u bereket sembolü ve fallik öğe olarak düşünemeyeceğimiz sonucuna götürür. İkinci sonuç ise Yunan gizem ritüellerinin temel niteliği olan ilahi kaynaktan “bereket beklentisi”nin Samothrake gibi gizem ritüellerinin sık görüldüğü bir muhitte de karşımıza çıkması ile yine burada penisi kalkık Hermes heykellerinin yapılmış olması arasında doğrudan bir ilişki olduğudur, yani bu heykellerin başka bir yerden ziyade, burada yapılmış olması gizemciliğin bereketlilik beklentisinden ötürü şaşırtıcı değildir.
Bu konuyla ilgili olarak bilinmesi gereken bir diğer unsur ise mitologların genel Hermes kültünü Hekate kültürüyle ilişkilendirmiş olduklarıdır. Zira Hekate de, genel mitolojiye göre, Hermes gibi kanatlı habercidir hatta kimi öykülerde karşımıza cadı şeklinde çıkar. Dahası yine Hermes gibi, ruhların rehberidir. Tüm Yunanistan boyunca, çeşitli yerlere, tıpkı dört yüzlü Hermes sütunları (Hermen isimli) gibi, Hekataia isimli üç yüzlü sütunlar yerleştirildiğini de biliyoruz. Üzerindeki Hermes’lerin genç ve sakalsız olması yanında penisi kalkık olarak betimlenmiş olduğu Hermen’ler tapınak önlerine, yol kenarlarına, mezar başlarına, ev ve okul girişlerine konmuştur. Bu yaygınlığını “şans” getirdiği düşüncesiyle ilişkilendirmek mümkündür.
Hermes’in fallik betiminin Roma’da Mercurius’un (Hermes’in muadili olarak) büyücü kimliğiyle de ilişkilendirebiliriz, zira Roma’da da genelde sınır belirleyen taşlar Hermen’ler gibi, kalkık penisli betimler içerirdi. Dahası Hermes’in oğlu olarak da bilinen meşhur fallik Priapus’un da Roma bahçelerine yerleştirilen, bahçeleri düşmanlara ve hırsızlara (kem gözlere?) karşı koruyan bir figür olduğunu düşünürsek, dahası Roma dininde membrum virile yani erkeklik organı anlamındaki fascinum‘un (bkz. Varro, De Lingua Latina 7.97) anti-büyü (büyü bozan) olarak kabul edildiğini hatırlarsak, Mercurius’un büyücü kimliğinin kaynağının aynı tanrının Yunan’daki fallik kimliği olduğunu da söyleyebiliriz. (Fascinus da ilgili organın kutsallaştırılmış kişi halidir, örneğin bkz. Plinius 28.4.7; 39) Yine Priapus’un Hermes’in oğlu olması hasebiyle kalkık penisli olduğu da düşünülebilir. Nitekim ünlü mitolog Kerenyi şöyle diyor: “Eğer ruhu eril kabul edersek, tıpkı baba ve yaratıcı konumdaki ölümsüz tohum gibi, bu durumda her daim baba olmuş olan olur, yani baba ve oğulun kendisi.”
En nihayetinde baba, oğul ve ruh temsillerini aynı cümlede okuyunca akla Hıristiyanlık teolojisinin temelini oluşturan Teslis geliyor. Kimisinin de aklına testis gelecektir bu yazının sonunda, bu olası. Aslına bakılırsa Hermes’in öncesinde Thoth ve sonrasında Mercurius’la birlikte kutsallığın insanoğluyla aracılığını kabul etmiş ya da bu görevi üstlenmiş olmasından ötürü fallik bir öğe olarak karşımıza çıkmasında şaşılacak bir şey yoktur, phallos ya da penis, yaratıcılığın ve bereketliliğin taşıyıcısı değil midir? (Tohumun dişil öğeye yerleşmesini sağlayan nedir?) Dolayısıyla James B. Hannay’in de dikkat çektiği gibi (Symbolism in Relation to Religion, Kessinger Publishing, 1915, s.135), İsa da Thoth, Hermes ve Mercurius gibi Tanrı’nın mesajını taşıyan bir aracı olarak bir phallus ya da bir penis olarak düşünülebilir, ilettiği mesaj ise Logos yani kutsal ruh/akıl olur.
Demem o ki, önce khaos vardı, sonra phallos.
İleri okuma için bkz. Dennis L. Merritt, Hermes, Ecopsychology and Complexity Theory: The Dairy Farmer’s Guide to the Universe, vol.3, Fisher King Press, 2012, s.45, Norman O. Brown, Hermes the Thief: The Evolution of a Myth, Lindisfarne Press, 1990, s.34 ve J. Slavenburg, The Hermetic Link: From Secret Tradition to Modern Thought, Nicolas-Hays, Inc. 2012, passim.
Teslis’in Hristiyanlık öncesi kökenleriyle ilgili, size önerebileceğim birkaç kitap olabilir. Ayrıca, J. E. Cirlot’nun A Dictionary of Symbols sevdiğim bir sözlüktür.
Teşekkür ederim, semboller sözlüğü var birkaç tane bende, belki bu da içlerindedir.