Dr. C. Cengiz Çevik – Blog

KLASİK FİLOLOG

Langeweile

Almancadaki langeweile‘nin (lange= uzun, weile= süre) İngilizcedeki tam karşılığı “long while”dır, Türkçedeki ise “uzun süre”.

Jerome Neu da A tear is intellectual thing başlıklı eserinde bu eşitlemeyi yaparken “sometimes too little happens in too much time… time passes slowly when it is not filled with gripping events” der yani “Bazen çok uzun sürede, çok az şey olur… zaman, ilgi çekici olaylarla dolu olmadığında, yavaş akar.” o halde bu bakış açısına göre sıkıntıyı / langeweile’yi doğuran asıl sebep, uzun süreyle / langeweile‘yi dolduran (ya da “dolduramayan”) “ilgi çekici” olaylarla karşılaşmamaktır.

Psikoloji literatüründeki bir teoriye göre iki sıkıntı türü var: Biri içsel (endogenous), diğeri tepkisel (reactive). Langeweile uzun süredeki ilgi çekicilik eksiğine bağlı bir sıkıntı olduğuna göre, ilginin belirlenimi ya da kabulü (ilgi öğrenimi?) açısından içsel, süreye güdümlülük bakımından ise tepkisel olur.

İçsel, tepkisel ya da her ikisi birden, bir şekilde langeweile zamana gömülü ilgisizliği ve bu ilgisizlikten yılmayı gösteriyor. Nitekim Wolf Lepenies de şöyle yazar: “Langeweile sonsuz monotonluk, her daim aynı kalma, derin boşluk olarak ortaya çıkıyor.”

On dokuzuncu yüzyıl Alman felsefe literatüründe Weltschmerz (Welt= dünya, Schmerz= acı / sıkıntı) ya da Schwermut (schwer= ağır, mut= ruh hali) terimlerinin “felsefe terimi” olarak langeweile‘yi bastırdığı görülüyor [B. D. Pezze – C. Salzani, “The Delicate Monster: Modernity and Boredom”, Essays on boredom and modernity, Ed. by B. D. Pezze, Rodopi 2009, s.10], bu sonuç, ilgili terimlerin içerik derinliği bakımından hiç de şaşırtıcı değil. Langeweile “uzun süre” ayağa düşmüş sanki.

Yorum bırakın