Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
“…
Bazen yürüyüşlerde ilgimi çeken bir kızı izlemek için şu ya da bu dövizin ardına takıldığım oluyordu; arkadaşlarımın çoğu için siyasal militanlığın cinsel bir yaşantı olduğu sonucunu çıkardım bundan; cinsellik ise bir tutkuydu. Bense yalnızca merak ediyordum… Erk susuzluğu ile impotentia coeundi arasında bir bağıntı olmalı. Marx’ı sevimli buluyordum, Jenny’siyle keyifle seviştiğinden emindim. Düzyazısının rahat soluğundan, mizah duygusundan seziliyor bu. Anımsıyorum, bir kez, üniversitenin koridorunda, insan sabah akşam Krupskaya ile yatağa girerse, sonunda yaza yaza Materyalizm ve Ampiriyokritisizm gibi kötü bir kitap yazar demiştim. Az kalsın dayak yiyordum. Uzun boylu, Tatar bıyıklı biri, Faşist dedi bana. Hiç unutmuyorum; şimdi kafasını kazıtmış, bir komünde sepet örüyor…
Gerçek üstüne tartışmaları yalnızca müsveddeleri düzeltmek için izleyen biri gibiydim. Temel sorunun, insan, “Ben neysem oyum,” diye alıntıladığında, tırnak işaretinin nereye konacağını, virgülden sonra mı, önce mi geleceği olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden siyasal seçimim filoloji oldu.”
Umberto Eco, Foucault Sarkacı, Çev. Ş. Karadeniz, Can Yayınları, 13. Basım, 2009, s.61.
Geri bildirim: Aeneis’e giden Jaguarlı yolda! “Arma virumque cano…” « jimi the kewl resmi blog! (C. Cengiz Çevik)