Dr. C. Cengiz Çevik – Blog

KLASİK FİLOLOG

Noctua ya da Minerva’nın Baykuşu

Şapkasının altına gizlenen çorabı kaçık yalnız kadınlar, böyle saçı sakalına karışmış gözleri ve yanakları görünmeyen yalnız adamlar toplum tarafından itildiğinde hep gece olsun isterler. Yerli yersiz muhabbeti sabote edercesine kışı ne kadar çok sevdiklerini, ya da gri havayı sarı yaza tercih ettiklerini söyleyi-söyleyiverirler. Masada soğuk rüzgarlar eser. Sadece farklı zamanlarda bakıldığında komüniteden ayrıldıkları ve farklı olmaya çalıştıkları görülen bu milyonlarca insan (belki milyarlarca) birer baykuş gibi karanlığı arzular. Bu yüzden kendine dönmeyi ve bilmeyi salık veren bütün eski bilgelikler hep genç kalabilmiştir, çünkü insanın özü karanlıktır ve komünitelerde muhakkak itilen ya da buna mecbur bırakılan birileri olmuştur, olacaktır.

ponar post noctis avem
Ovid. Met. 2.564
Bu tuhaf olmayan ama kalabalığın salak genelleştirici yapısından ötürü tuhafmış gibi görünen kadın ve adamların öykündükleri karanlık bazen felsefeye en uygun mecra olarak görünüyor. Hegel’in Hukuk Felsefesi‘nin önsözüne iliştirdiği o harikulade tespitle söylemek gerekirse, “Felsefenin soluk rengi, solgun zemine vurduğu zaman, hayatın bir tezahürü ihtiyarlık günlerini tamamlıyor demektir. Felsefenin soluk rengiyle, o gençleştirilemez, sadece bilinebilir. Minerva’nın baykuşu ancak gün batarken uçmaya başlar.” Yani biliyorsunuz, Minerva’nın baykuşu felsefenin sembolik kuşu ve Hegel demeye getiriyor ki, hukukta olduğu gibi, felsefede de “bir dünya düşüncesi, ancak realite oluşum sürecini işleyip bitirmiş olduğu zaman ortaya çıkar” Yani baykuştaki hareketlenme bu yüzden anımsanıyor. Gün gece olduğunda ancak bu kuşun kanatlarındaki pasın silindiği düşünülüyor Hegel tarafından.
Latince metinlerde tek başına baykuş ve Minerva’nın baykuşu hep noctua diye geçer. Baykuş ismi, Türkçede bir “gece kuşu” hayalini yansıtmıyor, bu yüzden isminden gece kuşu olduğunu anlayamıyoruz. Oysa Latincede noctua, “Gece” anlamındaki nox‘tan geliyor. Varro, De Lingua Latina 5.76’da “noctua, quod noctu canit ac vigilat” der, “baykuş, geceleyin uyanır ve öter.”
Gün itilmemişlere uygun, gece ise taşıdığı muammadan ötürü birçoklarına karizmatikmiş gibi görünüyor. Baykuş gibi gece uyanıp ötenler, bu yüzden iyi birer felsefeci olamasalar da, kendileri gibi milyonlarca farklı olmaya çalışan kuşlarla birlikte bulundukları diyarlardan göç etmeyi bekliyor gibidir, her an yerini ve yatağını yadırgayan tiplerdir bunlar, komünite hep tatsız gelir onlara. Bu yüzden kimi kere sıradanlığa ve komüniteye övgü, insanların farklı olduklarını gösterme aracına dönüşür. Baykuşun Minerva’yla anılmaktan sıkılıp topal Hephaestus’la güneşlenmesi gibi bir şey.

Minerva’nın baykuşuna karşılık Milka ineği!

Share |

3 comments on “Noctua ya da Minerva’nın Baykuşu

  1. Anonymous
    17/12/2010
    Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    >Milka çikolata yapalım şunu,hayatı hafife alalım.Neticede bu zorluğa katlanan yine bizler.Adsız hayranın noctua yazılarını çok beğendi.Senin yıldızların benim yıldızlarımdır.takma adımla :şapkasının altına gizlenen çorabı kaçık yalnız:

  2. Anonymous
    18/12/2010
    Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    >bugun milka aldim tadi bozulmus. daha da yalniz oldugum icin mi?

  3. Anonymous
    18/12/2010
    Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

    >o yazıyı yazdığın için.bak yine sabah oldu noctuaa!

Yorum bırakın