Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Adı küfürleşen bir tip: Epicurus

Epicurus’un adının, Hıristiyan dindarlarınca küfür gibi kullanıldığı yüzyılları gördü insanlık tarihi. Bana kalırsa, bu yüzden Epicurus’un, Presokratiklerden Atinalılara uzanan süreçte öne çıkan felsefî ekoller ve filozoflar dizisi içinde Democritus’la birlikte Marx’ın en fazla dikkatini çeken filozof olması da şaşırtıcı değildir. Küfrü savunmanız, küfürleşmeniz demektir. Marx’ın adının da zaman içinde Vatikan nezdinde ve buna bağlı olarak kimi İslam ülkelerinde küfür yerine geçmiş olması şaşırtıcı değildir. Üzüm üzüme baka baka kararır misali, Marx Epicurus’a baka baka küfürleşmiştir.

Bilhassa Dominiken engizisyonunun Epicurus ismini küfürleştirdiğini görüyoruz. Tarihsel süreç incelendiğinde, kendi açılarından haksız olmadıkları görülüyor [gerçi kendi açısından haksız görünene az rastlanır!], çünkü İtalyan Renaissance’ı dediğimiz tarihsel fenomen klasik-çağ düşüncesinin İtalya’ya girişiyle başlamışsa, söz konusu girişin de Epicurus felsefesiyle olduğu düşünüldüğünde (gerçekten de İtalyan Renaissance’ı Epicurusçu düşüncenin İtalya sınırlarına girişiyle başlar) sadık dindarların felaketleri kafirlikle ilişkilendirmede Epicurus’u küfürleştirmiş olması şaşırtıcı olmaz. Dominiken rahiplerinin ne denli agresif oldukları biliniyor kafirlere ya da kafir olduklarını düşündüklerine karşı (bkz. Giovanni Maria Tolosani). Jacob Burckhardt şöyle anlatıyor:
Epicurusçu felsefenin Lucretius ve hususiyle Cicero’dan çıkarılabilen şekli bile [keza İtalyanların olduğu kadar bizim de elimizde Epicurus’tan kalma metinler yoktur] insanlara tamamiyle tanrısız bir dünyayı tanıtmaya kafi geliyordu. Epicurusçu doktrinin, dönemin İtalyanlarınca ne kadar anlaşıldığı ya da Epicurus adının kitleler için ne derece -doğru bir şekilde- kullanılıp kullanılmaması gerektiği bilinmiyor. Mümkündür ki, Dominiken engizisyonu belli bir suçla itham edemediği kişilere [dinsiz olduğunu düşündüğü kişilere] ‘Epicurusçu’ diyordu… Örneğin Giovanni Villani ‘Epicurusçu’ kelimesini böyle umumî manasıyla kullanmakta, 1115 ve 1117 tarihlerinde Floransa’da meydana gelen yangınları dinsizlik sebebiyle tanrının bir cezası olarak izah ederken ‘Epicurusçuların lüks ve safahatini’ de kabahatler arasında saymaktaydı. Aynı kişi, Manfred hakkında ise şöyle diyordu: ‘Ne tanrıya, ne de azizlere, aksine sadece ve sadece maddî zevklere inanan biriydi, yaşamı Epicurusçuydu.‘”

[J. Burckhardt, The Civilization of the Renaissance in Italy, Penguin Pub., 1990, s.404-405]

Bir insanın filozof olmasına gerek yok, adının bir şekilde küfürleşmiş olması kadar tuhaf bir şey olamaz. Sen ye iç yat, arada düşün, seviş, çiçek tohumuna su dök, bahçede salatalık yetiştir, arada yine düşün ama yüzyıllar sonra adın küfür gibi anılsın. “İnsanın bunu kaldırabilmesi zor” demiyorum elbette, ancak insanın böyle bir hakikatle önceden yüzleşmesi durumunda, ne hissedebileceğini tahmin edemiyorum, tam anlamıyla belirsizlik benim için. Ancak Epicurus adını küfür niyetine kullananlar kendilerinden öylesine emindiler ki, günümüzde Marx’ın adının küfürleşmesi örneğinde de gördüğümüz üzere, anti-Epicurusçuluğu bizzat dinin gereği sayıyorlardı. Anti-komünist propagandanın, komünist propagandadan çok daha alevli olmasının nedeni, imanlarını savunmaya çekildiklerini ve her an topyekûn saldırıya uğrayabileceklerini düşünen inançlı zihinlerin bir araya geldiğinde oluşturduğu o inanç birliğinin yaydığı enerji olsa gerek. Savunanın bilinçli olması, saldıranın bilinçliliğinden çok daha büyük etki yaratır, zira savunan için savunduğu şey yaşamsal bir değer taşıyor, sine qua non‘u imansa, onu savunabilmek için saldırandan çok daha ölümcül bir savaş yürütür. Epicurus’a karşı bu savaşı yürüten imanlılardan biri de Dante’ydi.
Dante İlahi Komedya’sındaki Cehennem’inin onuncu türküsünde on üçüncü yüzyılda kilisenin bertaraf ettiği kafirlerin açık lahitlerinden yükselen korkunç çığlıklarla yer verir. Nasıl çığlıklar onlar öyle, her tarafı alev sarmış olduğundan, trajik bir bitmezlik içinde “sürekli” cayır cayır yanan ruhlar ümitsizliklerini çığlıklarına yem eder. Dante’ye göre, burada cayır cayır yanan ruhlardan bir kısmı, kiliseye karşı apaçık küfreden tanrıtanımazlardan oluşuyordu, bir kısmı ise, tahmin edeceğiniz üzere, Epicurusçulardan.
Dante’nin Epicurusçulara öfkesi, bu dönemin zeitgeist’ının küfürleşmiş Epicurus doktrininin engizisyon nezdindeki durumunu açık ediyor. Epicurus’un görüşlerini sonraki çağlara en dolu dolu şekliyle aktaran Lucretius’un De Rerum Natura’sının üçüncü kitabında ele aldığı “ruh bedenle birlikte yok olur” görüşü, Dante’nin ve kilisenin Epicurus adını lanetlemesi için yeterli sebepti. Dante ve kilise biliyordu ki, bu basit görünen tek cümle, bütün heretik mezheplerin görüşlerinden ve hatta İslam’ın Hıristiyanlık karşıtı görüşlerinden bile daha zararlıydı, çünkü bu alemde insanları kontrol edebilmenin tek yolu, onca kıtlığa ve felakete rağmen, dindi [din de Hıristiyanlıktı elbette] ve insanlar ölüm-sonrası alemdeki durumunu düşünerek kiliseye sığınıyordu, yok, eğer Epicurus’un “ruh bedenle birlikte yok olur” görüşü yaygınlık kazansaydı, kilise nezdinde iyi ile kötü insanlar arasındaki fark ortadan kalkacak, böylece kontrol-edilemez kitleler, adı küfürleşmiş Epicurus’tan ötürü kiliseyi din adamlarının başına yıkacaktı. Bu yüzden Epicurus yandaşları cehennemin, alevlerin en yoğun yaktığı kısmında ikamet ediyor olmalıydı, etmiyorlarsa da etmeliydiler.

Burckhardt aynı eserinde şöyle diyor [yazıyı böyle kapatalım]:

Öbür dünyadaki hayatı terennüm eden şair, ölümsüzlüğü inkar edenden elbette nefret etmek zorundaydı.”

Share |

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: