Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

>Iunius Annaeus Gallio

>

Seneca – Reflections

Tarihe adını umursamazlığıyla yazdırmış bu zat-ı muhterem, bizim meşhur filosofumuz Lucius Annaeus Seneca‘nın biraderidir. Kendisi filozofun ağabeyi olmaktan öte, kendince bir şöhret sahibidir. bu entiride de bunun üzerinde duracağım.

Tarihe geçtiğince Gallio, Achaea proconsul’uydu. Yanlış zamanda yanlış yerde olmak diye bir deyim vardır ya, işte bu, Gallio için geçerli olabilir. Hıristiyanlığın palazlandığı yıllarda Achaea’da ilk Hıristiyanların küçük bir decretum yani öğreti izleyicileri olmaktan çıkacakları izlenimini verdiğini görüyoruz. Gallio da buranın proconsul’u olduğundan, Hıristiyanlık tarihinin en büyük simalarından, kimilerine göre dinin kurumsallaşması bakımından İsa’dan daha önemli olan Aziz Paulus’un buradaki hizipçi faaliyetlerinden etkilenmemiş ve Hıristiyanlık tarihinde kendine bir yer edinmemiş olamazdı.

Aziz Paulus’un en önemli faaliyetlerinin Achaea’da olduğu söyleniyor. Bu yüzden, Paulus’un faaliyetlerinden rahatsız olan Yahudilerin, tıpkı İsa’ya yaptıkları gibi (Pilatus’a danışmışlardı), bölge proconsul’una yani Gallio’ya sızlanmaları onun canını sıkmış olmalı. Açıkçası zamanında İsa’ya yapılan muamelenin yani Yahudilerin şikâyeti üzerine çarmıha gerilmiş olmasının, Roma proconsul’leri üzerinde nasıl bir etki bıraktığını bilmiyoruz. Ancak Yeni Ahit’te anlatılanlara bakarsak İsa’ya “Quid est veritas” diye soran proconsul Pilatus’un İsa’yı çarmıha götüren soruyu sormuş olmasına rağmen (Matta 27.17: “Sizin için kimi salıvermemi istersiniz, Barabba’yı mı, mesih denen İsa’yı mı?“), yine de canavarmış gibi resmedilmemiştir. İsa’nın redde caesari quae sunt caesaris düsturundan ötürü olabilir, İsa’nın çarmıha gerilmesi gibi bir durumda bile Roma idaresi çok kötülenmemiştir; bunun gibi Gallio da türlü umarsızlığına rağmen yerin dibine sokulmamıştır.

Yeni Ahit, Elçilerin İşleri bölümünden okuyalım:

18.11: Paulus, orada (Achaea) bir buçuk yıl kaldı ve halka sürekli tanrı’nın sözünü öğretti.
18.12: Gallio’nun Achaea valisi olduğu sıralarda, hep birlikte Paulus’a karşı gelen Yahudiler onu mahkemeye çıkardılar.
18.13: “Bu adam yasa’ya aykırı biçimde Tanrı’ya tapınmaları için insanları kandırıyor” dediler.
18.14: Paulus tam söze başlayacakken Gallio Yahudiler’e şöyle dedi: “Ey Yahudiler, davanız bir haksızlık ya da ciddi bir suçla ilgili olsaydı, sizleri sabırla dinlemem gerekirdi.
18.15: Ancak sorun bir öğreti, bazı adlar ve kendi yasanızla ilgili olduğuna göre, bu davaya kendiniz bakın. ben böyle şeylere yargıçlık etmek istemem.”
18.16: Sonra Gallio onları mahkemeden kovdu.
18.17: Hep birlikte, havranın yöneticisi Sostenis’i yakalayıp mahkemenin önünde dövdüler. Gallio ise olup bitenlere hiç aldırmadı.

Bahsettiğim umarsızlık bu. Ne kadar ilginç değil mi, tıpkı Yahudiler tarafından önüne getirilen İsa’ya çok sert davranamayan ve hakkındaki hükmü halka danışarak veren Pilatus gibi, Gallio da Yahudi şeriatına müdahil olmayı istemiyor görünür. Yahudilerin hem İsa’yla hem de Paulus’la ilgili şikâyetleri ise ısrarkeşliklerini gösteriyor. 

Her iki durumda Roma proconsul’lerinin tavrı, otoritelere göre, Roma iradesinin Hıristiyanlığa adil yaklaştığının bir göstergesidir. Daha sonradan zulüm gördükleri de olmuştur, ne olursa olsun İsa’nın çarmıha gerilmiş olması bile tek başına bir zulüm olarak görülebilir. Hıristiyanlardaki Yahudi düşmanlığı belki de bu yüzden, pagan düşmanlığından daha şiddetli olmuştur, bunu kestirmek güç. Sadece eldeki Yeni Ahit metni, yukarıda da dediğim gibi, Roma idaresinin tümden lanetlenmediğini gösteriyor. Hatta Pilatus, İsa’yla ilgili meşhur hükmünü vermeden önce karısı tarafından “O doğru adama dokunma. dün gece rüyamda o’nun yüzünden çok sıkıntı çektim” (Matta 27.19) şeklinde uyarılmıştır; ama ne yapsın halk Barabba’nın salınmasını istedi.

Tekrar Gallio’ya dönersek, şöyle garip bir komplo teorisi de uydurmak mümkün. Aziz pavlus/@jimi the kewl entirisinde Ortaçağ’da kimi Hıristiyan din-bilginlerinin savunduğu üzere, bizim filozof Seneca, Aziz Paulus ile mektuplaşmış ve onunla öğreti alış-verişi içine girmiştir. Bu önemli bir veri, zira Seneca’nın metinlerinde kimi pasajlarda Stoa ilahiyatı ile Hıristiyanlık ilahiyatı öylesine benzeşir ki, Seneca’yı bir erken dönem gnostiği olarak görmek de mümkün olabilir. Bu hıristiyanımsı görüşlerden ötürü onu Hıristiyan olarak görenler de olmuştur. Nitekim uydurulan pseudo- mektuplarda Seneca Aziz Paulus’un takipçileriyle çok sıkı-fıkı görünüyor ve üstatlarına saygıda kusur etmiyor; acaba diyorum, Gallio kardeşi filozof Seneca’nın Paulus’la ve öğretisiyle olan yakınlığından ötürü mü Yahudilerin onunla ilgili şikâyetini görmezden geldi? Komplo-severlere konu çıktı, buyrun araştırın. 

Stoacı zihniyle damarını açıp cesurca ölüme giden bir filozofun böyle bir denyoluk yapacağını sanmıyorum ama insanın aklına geliyor ister-istemez.

Eğer literatürde benden evvel kimsenin aklına gelmediyse bu, ki ben hiçbir yerde okumadım, bize özgü adam kayırma geleneğinin ilk defa bir katkısını görmüş olurum, giderim bunu ciddi ciddi araştırırım batı kamu-oyu önüne sunarım. Adamlar da şöyle düşünür “vay be yüzyıllardır kimsenin çözemediği düğümü bir Türk çözdü, helal olsun.” Ben de göğsümü gere gere derim ki, “ne sandınız ibneler, benim memurum işini bilir,zihniyetinden geliyorum. itliği, puştluğu, adam kayırmayı bize soracaksınız. Akıllı olun. Alayınızın düğümünü çözerim, sonra bi daha çözerim.”

Kaynakça falan:

Frederick Fyvie Bruce, Paul. Apostle of the Heart Set Free, Wm. B. Eerdmans Publishing, 2000.
Gerd Theissen, The New Testament: History, Literature, Religion, Continuum International Publishing Group, 2003.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Bilgi

This entry was posted on 01/03/2010 by in Felsefe - bilim, Genel, Latince üzerine and tagged , , , , , , , .
%d blogcu bunu beğendi: