Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Kuşkucu Thomas ve incredulitas

>

Bizde “Şüpheci/Kuşkucu Thomas” şeklinde söylenen Thomas’ın söz konusu niteliği için İngilizcede incredulity terimi kullanılıyor.

Ancak ben terimin “şüpheci/kuşkucu” şeklinde yapılmış çevirisini sorunlu buluyorum. Bunun için incredulity‘nin doğrudan kaynaklandığı incredulitas terimine ilişkin bir sunum yapayım. incredulitas “şüphecilik” anlamını barındırsa da, aslında ilk anlamı “inançsızlık”tır. Aziz Thomas’ın incredulitas‘ı dediğimizde, onun şüpheciliğinden ziyade inançsızlığına dikkat çekmiş oluruz. Zira o İsa’nın dirildiğinden şüpheleniyor değil, inanmıyor. Bunu söz konusu terimin kendisinden çıkarabiliyoruz. In+credulitas, credulitas‘ın tam tersini verir. Credere/inanmak fiiliyle doğrudan ilişkili olan credulitas terimi, inançlılığı verir. Doğrudan inanma varsa, credulitas da vardır. In– öneki eklemlendiği yapıya olumsuzluk kattığına göre, bu incredere gibi sunî bir fiilden kaynaklanıyor olmalıdır yani inanmamak.
Yukarıda verdiğim resimde, şüphelenenden ziyade inanmayan bu yüzden dokunma gibi bir duyumsama kanıtına ihtiyaç duyan Thomas’ı görüyoruz. Oysa dirilmiş İsa’nın Maria Magdalena’ya söylediği kabul edilen noli me tangere sözü tam anlamıyla bu kanıtın gereksizliğini ortaya koyar. Zaten inancın kendisi “bana dokunmadan inan” mesajını içeriyorken, Thomas bu eylemiyle, inancın dışına çıkmış olur. Incredulitas hem morfolojik hem de semasiolojik açıdan inançsızlıkla eşlenir; bunun sağlamasını, yukarıda dediğim gibi noli me tangere mesajıyla da yapabiliriz.
Yuhanna 20.27’de de İsa, dirildiğine inanmayan Thomas’a “noli fieri incredulus sed fidelis!” der yani terim olarak incredulus ile fidelis‘i çarpıştırır. Fidelis’i imanlı/inançlı olarak düşünürsek, in+credulus da (yine crederefiilinin tam tersini düşünün) onun tam tersi yani imansız/inançsızdır. Tamamlanmamış iman imandan sayılabilir mi? İman, ancak tamamlandığı ölçüde imandır. Thomas’ınki tamamlanmamış, imanlaşamamış iman olarak görülebilir. Zira yine Yuhanna 20.29’da Thomas’ın bu duyumsama ihtiyacı üzerine “beati, qui non viderunt et crediderunt!” deme gereğini hisseder. İsa’nın nezdinde onu görmeden (non viderunt) inananlar (crediderunt) ne mutludur (beati)! Bu açıdan bakıldığında Thomas, beatus da değildir. Çünkü o İsa’ya ancak duyumsal bir kanıtla inanma yolunu seçerek, onun nezdinde değer kaybına uğramıştır.

O hâlde incredulitas için vardığımız sonuçları sıraya dizelim:

1- Morfolojik ve semiasolojik açıdan, kuşkuculuktan ziyade inançsızlığı verir.

2- Thomas’ın eylemi, İsa’nın kutlamadığı türden, duyumsama ihtiyacına dayalı bir inançtan kaynaklanıyorsa; onun incredulitas‘ı, kuşkuculuktan ziyade inançsızlığı verir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: