Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Huzur nedir? Bir yazıya soruyla başlamak en büyük hayalkırıklığı benim için; çünkü yazıya bakınca merakın giderilmesi amaçlanır; yazıdan çıkartılabilecek yegane huzur da istenilenin elde edilmiş olduğunun düşünülmesidir. Yazıdan huzura, huzurdan yazıya… Bu her durum için geçerli olabilir; her durumda bir “istediğimizi alma” arzusu doyurulmalıdır, ki huzur doğabilsin. Huzur, yerli yerine koyma, konma neticesi. Yerini garipseyen çıkıntı oluşturur; ya fazla ya eksiktir; kimi zaman kendine kimi zaman da kendinden huzursuzluk çıkarır. Her şeyin yerli yerinde olması gerektiğine dair felsefi söylemlerin, bu açıdan bakıldığında, huzura sebep olduğu açık değil midir?
En azından amaçlanan budur. İnsana yönelik bir ders; insandan olması, kaynaklanması da gerekmiyor. Doğadaki uyumlular örnek verilir, mekanik işleyiş anlamlı bir bütün içinde anlamlı kılınır; asla sürprize yer yoktur: yersiz diye bir şey yoktur; her şey yerli yerindedir. Peki ders çıkarması gereken insan, başından beri hakiki yerinde midir? Kim diyor bunu? Kutsî kitaplara bakarsanız, olması gerektiği yerdedir; zira her şey olması gerektiği gibidir. Yine sürprizlere yer yoktur. Güvenli bir sistem arzusu göze çarpıyor burada; yoksa insan kendisini, o an bulunduğu yere yakıştırmaz; yerinden taşar, taştıkça da huzursuz kalır.