Dr. C. Cengiz Çevik – Blog

KLASİK FİLOLOG

Nicholas Horsfall Üzerine

Nicholas Horsfall (1946-2019) Latin edebiyatının farklı konularında ama özellikle de Vergilius’un metinleri ve Aeneis konusunda çalışmış, etkili bir filologdu.

Yaşamının büyük bir bölümünü üniversiteden bağımsız bir akademisyen olarak üreterek geçirdi ama üniversitelerden sıklıkla davet aldı ve bildiriler sundu. Sadece metne odaklanan, Vergilius’un şiirini en ince detaylarına kadar analiz eden, metindışı yorumlara kayanların hatalarını ve eksikliklerini kabul etmeyen, katı ve polemikçi bir karakteri vardı.

Vefatından sonra Telegraph’da yazılan bir yazıda (Link) şöyle deniyor: “Onunla ilişkiler çoğu zaman yumurta kabuğu üzerinde yürümeye benzese de, Horsfall klasikçi dostlarına, özellikle de genç kuşaktan olanlara sunduğu yardım konusunda çok cömertti ve diğer askeri tarih meraklılarıyla karşılaşmaktan her zaman memnuniyet duyardı.”

Aynı yazıda şu da söylenmiş: “Horsfall sık sık üniversitelerde bildiri sunmaya davet edilirdi, ancak nakit olarak geri ödeme alma konusundaki ısrarı sorunlara neden olabilirdi. Yazıları ve genel davranışları gibi konuşması da benzersiz bir üsluba sahipti; ancak bu üslup bir rol değildi.”

James J. O’Hara’nın “‘NICHOLAS HORSFALL, 1946–2019’, Vergilius (1959-), Vol. 65 (2019), pp. 161-168” künyeli “anma” metninin (Link) bir yerinde şöyle deniyor:

“Yeniden düşünme yeteneği onun güçlü yönlerinden biriydi. Nicholas Horsfall, bazı yönleriyle parlak ama inatçı bir adamdı; sunduğu argümanın kesinlikle doğru olduğuna inanır, karşı çıktığı görüşün ise sadece yanlış değil, ahlaki açıdan bile eksik olduğunu düşünürdü. Son derece çalışkan biriydi ve her zaman çok fazla kanıt biriktirmişti, bu yüzden daha az çalışanlara karşı küçümseyici bir tavır takınırdı—tıpkı diğer alanlardaki dahilerin, Ted Williams, Neil Young veya John Ford’un yaptığı gibi… Ancak bu inatçı adam, yeni kanıtlar veya daha iyi argümanlar ışığında herhangi bir fikri yeniden değerlendirmeye her zaman istekliydi. Kolay ikna olmazdı, ancak zamanla hem kendi görüşleri hem de daha genç (şimdi orta yaşlı) akademisyenlerin yorumları doğrultusunda düşüncelerini değiştirirdi. Bunu, kendi yorum yazılarının önsözlerinde de açıkça ifade ederdi. Birinde şu sözleri kullanmıştı: ‘Bu Vergilius okuyucusu, beneklerini radikal bir şekilde değiştiremeyecek kadar yaşlı bir leopar olabilir, ama yine de beneklerin boyutu, şekli, sayısı ve yerleri hâlâ tartışılabilir.’ (Kitap 3, 2006, xvi.)”

Ancak ne yazık ki, çoğumuz gibi, masa başında çalışırken yaşamı ıskalamış olabileceği düşünülebilecek biriydi. O’Hara aynı yerde şöyle diyor:

“Akademik çalışmalarına olan bağlılığından gurur duyardı, ancak bu bağlılık ona popüler kültürü tanımak için pek az zaman bırakmıştı. Bana gönderdiği bir e-postada şu sözleri kullanmıştı: ‘Eğer otuz saatlik bir günüm olsaydı, bu fazladan zamanı kesinlikle güzel caz dinlemek için kullanırdım.’ Bu ifadesiyle, muhtemelen Cicero’nun bir sözünü uyarlamış oluyordu. Seneca’nın Epistulae 49.5’te, lirik şiir okumaya vakti olmadığını söylemesi belki biraz abartılı bir ifadeydi ama Horsfall da bir başka e-postasında, belki de şaka yapmadan şu soruyu sormuştu: ‘Bob Dylan kimdi? Onu tanımam gerekir mi?'”

Ben de çalışmalarımda ama özellikle de Aeneis çevirim üzerine çalışırken Horsfall’un commentary’lerinden çok fazla yararlandım ve yararlanmaya devam ediyorum. Bu yazıyı yazmamın nedeni bu ustayı anmaktır. Böyle ustalardan ve yaşam öykülerinden öğrenilecek çok şey var.

Yorum bırakın