Dr. C. Cengiz Çevik – Blog

KLASİK FİLOLOG

Plutarkhos, Ruh Dinginliği Üzerine

Merhaba değerli dostlar Bu canlı yayında Plutarkhos’un Ruh Dinginliği Üzerine adlı eseri üzerine konuşuyruz.

Yayından notlar:

Plutarkhos’a göre dünyevi onur ve zenginlik, zihnin huzurunu sağlayamaz; ancak huzuru, kamusal veya özel görevlerden kaçınarak da aramamalıyız. Tembellik, birçok sıkıntının kaynağıdır. Değişim yoluyla rahatsızlığı gidermeye çalışmaktansa, kendimizi felsefeyle teselli etmeliyiz.

Plutarkhos zihni, hayattaki her durumu hoş ya da nahoş kılan şey olarak görür. Herkesin kendine ait sıkıntıları olduğuna göre, kendi erişimimiz dışındaki şeylere üzülmemeli ve elimizdeki şeylerden memnun olmayı öğrenmeliyiz. Plutarkhos’un yazılarında sıkça görülen bir tavsiye burada da önem kazanmaktadır: “Kendini bil,” ve “Hiçbir şeyde aşırıya kaçma.”

Ona göre, ruh dinginliğini ancak, istek ve arzuların sınırlarını aşmasını önleyerek koruyabiliriz. Burada, insan doğasında bulunan logos (mantıklı zihin) ile thymos (tutkulu ruh) arasındaki çatışmaya dair Platoncu bir anlayış hakimdir. Ruhun “vahşi köpekler gibi” olduğunu söylemesi, bu kontrolsüz arzuların hem hızlı hem de öngörülemez bir şekilde harekete geçtiğine işaret eder.

Plutarkhos, iç huzuru sağlamak için hareketsizliğe başvurmanın da yanlış bir yöntem olduğunu ifade eder. Tembellik ve hareketsizlik, fiziksel rahatsızlıklar için olduğu gibi zihinsel sıkıntılar için de etkili bir çözüm değildir. Pasajda “bedensel bir sersemlik halinin delilik için kötü bir çare olduğu” ifade edilerek, hareketsizlik ve tembellikle sağlanan dinginliğin yalnızca yüzeysel ve geçici bir çözüm olduğu vurgulanır.

Ruhun dinginliği, aktif bir yaşamdan tamamen kaçınarak değil, anlamlı ve uyumlu bir eylem dengesiyle elde edilmelidir. Bu bağlamda, hareketsizlik yalnızca bireyin toplumsal ve ahlaki sorumluluklarından kaçışı değil, aynı zamanda bu sorumlulukların getirdiği tatmin ve huzuru da reddetmek anlamına gelir. İnsanlar, zenginliği, bekarlığı ya da krallığı idealize ederek bu yaşam biçimlerinin acısız bir hayat sunacağını düşünür. Ancak bu sadece bir yanılsamadır. Denizden korkan birinin küçük bir tekneden büyük bir gemiye geçerek rahatlayacağını düşünmesi, ancak korkusunu ve deniz tutmasını da yanında taşıması mecazıyla, bir yaşam biçiminden diğerine geçişin bireyin ruh halini değiştirmeyeceği ifade edilir. Bu, dışsal koşulların değil, içsel durumun asıl belirleyici olduğunu açıkça ortaya koyar.

Değişiklik yalnızca ortamı etkiler, bireyin zihinsel yapısını değil. Plutarkhos, memnuniyetsizliğin, bireyin mevcut durumu nasıl değerlendirdiğiyle ilgili olduğunu söyler. İnsanlar, saraya yükselmek ister, ama orada sıkılırlar; kamusal yaşamdan kaçar, sakin bir yaşamda huzursuz olurlar. Bu, memnuniyetsizliğin kökeninde bireyin kendine dair farkındalığının eksikliği olduğunu açıkça ortaya koyar. Plutarkhos, mutluluğun veya dinginliğin dış koşullardan kaynaklanmadığını, bireyin içsel tutumu ve bakış açısıyla doğrudan ilgili olduğunu vurgular. İskender ve Anaksarkhos örneği, kişinin dünyadaki yerine dair algısının nasıl içsel huzursuzluk yaratabileceğini gösterir. İskender, dünyanın sınırsız olduğunu duyduğunda, henüz bir dünyayı bile fethedememiş olmasından dolayı acı çeker. Oysa Krates, maddi yoksulluğuna rağmen hayatını bir kutlama gibi yaşayabilir. Bu, dış koşullara değil, bireyin zihinsel tavrına odaklanmanın önemini ifade eder.

Plutarkhos, huzurun kaynağını bilgelikte bulur. İnsanlar, alışkanlıklarla yaşamlarını tatlı hale getirebilir; ancak bilgelik, hem yaşamı en iyi hem de en tatlı hale getiren unsurdur. Bilgelik, bireyin zorlu koşulları dönüştürme ve onlardan fayda çıkarma becerisidir. Arıların en sert bitkilerden bal yapması gibi, bilge insanlar da en zorlu durumlarda bile olumlu sonuçlar elde edebilir.

Plutarkhos, Platon’un yaşamı bir zar oyununa benzetmesini örnek göstererek, insanın yaşamda karşısına çıkan koşulları kabul edip onlarla uyumlu bir şekilde yaşaması gerektiğini söyler. Zar oyununda olduğu gibi, hayatın sunduklarını kontrol etmek mümkün olmasa da, sunulanlarla nasıl oynandığı bireyin elindedir. Bu bakış açısı, olayların kendi doğal akışına müdahale etmek yerine, akıllıca bir değerlendirme ve uyum sürecini önerir. Plutarkhos, insanların genellikle sahip oldukları şeyleri göz ardı edip, kaybettiklerinde veya mahrum kaldıklarında onların değerini anladığını belirtir. Tarsuslu Antipatros’un, sıradan bir yolculuğu bile hatırlayıp hayatındaki iyi şeyleri hesaba katması, insanın yaşamın her küçük detayına minnet duyması gerektiğini vurgular. Burada önemli olan, sahip olduğumuz şeylere odaklanmak, onlardan keyif almak ve hayatımızdaki olumlu unsurları sürekli hatırlayarak şükran duymaktır.

Yayında Plutarkhos’un bu eseriyle (ΠΕΡΙ ΕΥΘΥΜΙΑΣ, De Tranquillitate Animi) ilgili şu makaleden de bahsettik: Emily L. Shields, “Plutarch and Tranquillity of Mind”, The Classical Weekly, 42.15 (1949): 229-234. Ayrıca Bram Demulder’in Plutarch’s Cosmological Ethics başlıklı çalışmasının 5. Bölümü de bu eserle ilgilidir: (2022): 169-280.

Yorum bırakın