Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Platon’un demokrasi anlayışı üzerine (Devlet 557-566)

Demokratik toplum, her yerden konuşma ve eylem özgürlüğünün fışkırdığı bir toplumdur, bu açıdan bakıldığında demokrasi diğer tüm rejimlerden daha fazla insan çeşitliliği sağlar ve bu yüzden farklı birçok insana mutluluk sağlayan en iyi politik rejimmiş gibi görünür.1 İnsanlara uygun olsalar bile, sorumluluk yüklenemez, görev verilemez, zira bunu istememe hakları vardır. Dahası yine istemeleri durumunda hak etmedikleri, yetersiz oldukları görevlere de gelebilirler.2

Hakların herhangi bir ölçü ve liyakat kaygısı olmadan, eşit bir şekilde dağıtılıyor olması, demokratik insanı bilgisizliğinin ve yeteneksizliğinin farkında olmayan ya da olsa bile kendisine “haksız yere” sunulan hakları iade etmeyen, öz disiplinden yoksun olan, utanmaz bir karaktere dönüştürür.3 Bu karakter yapısı, adaleti güçlünün lehine olan ve olması gereken bir olgu olarak değerlendiren Thrasymakhos, Glaukon ve Adeimantos’un idealini hatırlatmakla kalmaz,4 aynı zamanda demokrasiden tiranlık doğmasının doğal ya da ruhsal nedeni olarak da görülebilir, ancak Platon’un tiran tahlili karakter tespitiyle sınırlı değildir.

platonDemokrasiyi ele alırken daha çok politik satirist olarak karşımıza çıkan Platon, adeta demokrasiyi kendi kendini yok eden ve toplumsal açıdan da kaçınılmaz bir şekilde tiranlığa meyleden, sorunlu bir rejim olarak görür.5 Şöyle ki, demokraside en yüksek değer olan özgürlüğe doyamama hali ve diğer tüm görevlerin ihmal edilmesi, toplumsal düzeni değiştirir. Düzenin değişmesi toplumu meydana getiren ailevi ve sosyopolitik hiyerarşiyi ve kategorizasyonu altüst eder. Platon bu altüst oluşun üç aşamasına dikkat çeker:

İlk aşama ailedeki ve vatandaşlık statüsündeki altüst oluştur; baba çocuğuyla aynı haklara sahip olur, dahası kendi oğlundan korkar. Erkek evlat babası yerine geçmek ya da onun gibi olmak ister, ona saygı göstermez. Dahası sığınmacılar da kendilerini vatandaşlarla eşit görür.6

İkinci aşama, öğrenci ile öğretmen ve genç ile yaşlı arasındaki hak eşitlenmesi ya da yer değişimidir. Öğretmen öğrencilerinden korkar, onları şımartır. Çocuklar da öğretmenlerini ciddiye almaz. Genel olarak gençler ile yaşlılar arasında da birbirine özenme adeti başlar.7

Üçüncü aşama ise köle ile efendi ve kadın ile erkek arasındaki hak eşitlenmesi ya da yer değişimidir. Platon’a göre satın alınmış olan kölelerin efendileri gibi özgür olması ve kadın ile erkek arasındaki tüm farklılığın ortadan kalkması önemli bir sorundur.8 Toplumdaki bozulmadan hayvanlar da nasibini alır, zira öyle serbest hale gelirler ki, kendilerini adeta sahiplerinin yerine koyarlar, oradan oraya serbestçe giderler ve karşılarına çıkan herkese çarparlar.9 Kısacası her yer, düzeni tümüyle bozan özgürlükle dolup taşar.

Bütün bu bozulmanın doğal sonucu olarak vatandaşların ruhu ziyadesiyle duyarlılaşır ve en küçük eşitsizliği bile tepkiyle karşılarlar. Tepelerinde bir efendiye tahammül edemezler, dolayısıyla yazılı olsun olmasın, yasaları ve kuralları umursamazlar. Platon varılan bu noktanın, tiranlığın psikolojik ve toplumsal başlangıcı olduğunu düşünür10 ve sonraki aşamayı şöyle anlatır:

Oligarşiye bulaşan ve onun yıkımına neden olan aynı hastalık demokraside de kendisini gösterir, ancak demokraside daha açık olduğu için daha yaygın ve daha şiddetli bir etkisi olur ve onu tümüyle köleliğe indirger. Gerçekten de, aşırı yapılan bir şeyin, telafi edilebilmesi için zıddına dönüşmesi genel bir ilkedir. Mevsimler, bitkiler ve beden sağlığı bu ilkeye tabidir ve politik rejimler de bu ilkenin iyi birer örneğidir… tiranlık demokrasiden doğar, demek istediğim o ki, özgürlüğün tepe noktası köleliğin en kesin ve en sert şekline dönüşür. 11

Bu noktada Platon başka bir soruyla konuyu aniden değiştirerek oligarşiye olduğu gibi, demokrasiye de sızarak toplumu köleleştiren unsura değinir, bu unsuru toplumun önemli bir bölümünü tembelleştiren otlakçılık olarak adlandırmak mümkündür. Nitekim devamında sadece demokratik toplumu meydana getiren üç kesimi sıraladığında, birinci kesimi oluşturanlar da yine bu otlakçılar olur. Otlakçılar oligarşide de vardır, ancak kenti yöneten resmi memurlar içinde bulunmazlar. Buna karşın demokraside tümüyle öne çıkarlar, en kurnazları gerek konuşmada gerekse eylemde etkilidir. Geri kalanlar ise konuşmacıların etrafında oturup homurtuları ve gürültüleriyle başka bir düşüncenin ortaya çıkmasına izin vermezler. Demokratik devletin yönetimi ve idaresi istisnasız bu kesimin elindedir.12

İkinci kesim, otlakçıların dadandığı zenginlerdir. Yoksulların tek para kazanma kaynağı olan bu kesim, oligarşi döneminden kalan zengin azınlık olarak da görülebilir.13

Üçüncü kesim ise hiçbir politik meseleyle ilgilenmeyen, kendi işiyle meşgul olan insanlardan oluşur. Bunlar, yoksul insanlardır, adeta baldan pay almayacaklarsa, birlik olmaya isteksizlerdir.14 Görüldüğü üzere bu bölümleme tümüyle toplumun ekonomik varoluşu ve gerekçeleriyle ilgilidir. Farklı kesimler tümüyle bozulmuş olan sistemde kendi paylarına düşen özgürlüklerini sonuna kadar kullanma arzusuyla adaletsizliği körükler ve dolayısıyla tiranlığı meydana getirmeye uygun olan zemini yaratırlar. Dahası, toplumun bu ekonomik varoluşu ve gerekçeleri, aşağıda da göreceğimiz üzere, tiranlığa meyleden lideri rakiplerine karşı koruma nedeni olarak da karşımıza çıkar.

Platon daha sonra, yukarıda bahsedilen kesimlerden oluşan halkın her zaman bir adamı diğerlerinden ayırıp tepeye koyma, onu pohpohlayıp şişirme alışkanlığında olduğunu söyler. Yüceltilen bu adam tiran figürüne yakınsayan bir lider olur ama nasıl?15 Platon, bir kurt efsanesine dikkat çekerek bir insanın, diğer kurban etleri içine karışan insan etini tattığında, modern anlamda adeta bir kurt adama dönüştüğü anlatısını tekrarlar.16 Buna göre, halkın efendisi olarak görülen bir kişi de birtakım acımasız ve kanlı eylemler sergilediğinde, kaçınılmaz olarak tirana yakınsar. Platon, böyle bir liderliğin göstergesi olan yedi eylem ve unsuru sıralar:

Birincisi, çevresindekilerim kanını akıtmaktan utanmaması ve pişmanlık duymaması.

İkincisi, rakiplerini haksız yere mahkemeye sürüklemesi.

Üçüncüsü, insan hayatını yok ettiği için üzerine kan sıçraması ve bu şekilde lekelenmiş olması.

Dördüncüsü, dili ve lanet ağzıyla adeta akrabalarının kanını içmesi.

Beşincisi, insanları sürgüne yollaması ve öldürmesi.

Altıncısı, yapmayacak olsa bile, halkın borcunu silmekten ve toprakları bölüştürmekten bahsedip durması.

Yedincisi ise zengin insanlara karşı fakir halkı ayaklandırmaya çalışması.17

Platon’un, metnin devamında ele aldığı bir sonraki konu, halkın yücelttiği ve tirana yakınsayan liderin rakipleri tarafından alaşağı edilmek istendiğinde ne olduğudur. Platon’a göre, zalim lider ya rakipleri tarafından yıkıma sürüklenir ya da gerçek anlamda bir tirana dönüşür. Wohl’un deyişiyle, bu bağlamda tiranlık tiranı kendi zorunluluğuyla (ἀνάγκη) tuzağa düşürür.18 Rakipleri “zorunlu olarak” tiranlığa yakınsayan lideri kentten kovamaz ya da çeşitli suçlamalarla halktan uzaklaştıramazsa, onu gizlice öldürmenin yolunu arar.19 Liderin bir şekilde sürgüne gönderilmesi bile tiranlık tehlikesini ortadan kaldırmaz, zira oradan geri dönebilir ve dönmeyi başarırsa artık kusursuz bir tiran olur.20 Kendisini koruyabilmek için halktan yardım ister, halk da kendi ekonomik esenliğini onun hayatta kalmasına bağlarsa, onu tiran olarak başına geçirmekten imtina etmez.21 Böylece Platon’a göre, rakipleri tarafından yere serilemeyen lider, halkın koruyucusu olarak, devlet arabasında dimdik durur.22 Bu demokrasinin sonlandığı ve tiranlığın resmen başladığı noktadır.

1. Devlet 557b-c.

2. Devlet 557e.

3. Devlet555c-560d.

4. Bkz. A. Comoundouros, “Plato’s View of Tyranny”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Duquesne University, 2006, 203.

5. Bkz. James F. McGlew, Tyranny and Political Culture in Ancient Greece, New York: Cornell University Press, 1996, 208.

6. Devlet 562e.

7. Devlet 563a.

8. Devlet 563b.

9. Devlet 563c.

10. Devlet 563d-e.

11. Devlet 563e-564a.

12. Devlet  564d-e.

13. Devlet 564e.

14. Devlet 565a.

15. Devlet 565c-d.

16. Devlet 565d.

17. Devlet 565e-566a.

18 V. Wohl, Love Among the Ruins: The Erotics of Democracy in Classical Athens, Princeton University Press, 2002, 187. Yazar aynı yerde, Solon’a atfedilen “tiranlık hoş bir yerdir, ancak ondan kaçış yoktur” sözünü de hatırlatır (Plutarkhos, Solon 14.8).

19. Devlet 566b.

20. Devlet 566a.

21. Devlet 566b.

22Devlet 566d. Bu, Platon’un Homeros’a yaptığı bir göndermedir: Hektor ile Patroklos’un savaş alanındaki çarpışması sırasında arabacı Kabriones arabadan atılır, bkz. Ilias 16.731vd.

Reklam

2 comments on “Platon’un demokrasi anlayışı üzerine (Devlet 557-566)

  1. ilkseninguncesi
    16/02/2017

    Ben devlet’i yeni okumaya başladım. Daha önce bir kaç kere başlamıştım. ben de remzi Kitabevi 1985 basımı vardı.dogrusunu söylemek gerekirse dili pek lezzetsiz geliyordu benim için. Şimdi pordo-siyah yayınlarının çevirisini okuyorum.bence çok güzel.simdi bitirebilecegim sanırım 😃.Bir de son bir şey söylemek istiyorum.bence sizin de diliniz çok güzel. Yazılarınızı büyük bir zevkle sıkılmadan okuyorum. Emeginize sağlık..

    • jimi the kewl
      18/02/2017

      Güzel sözleriniz için teşekkür ederim.
      Bahsettiğiniz Devlet çevirisi diğer Türkçe çevirilere nazaran oldukça iyidir, umarım tekrar başka bir yayınevinden basılır. Sevgiler

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Bilgi

This entry was posted on 07/02/2017 by in Eskiçağ üzerine, Felsefe - bilim and tagged , , , , , , , .
%d blogcu bunu beğendi: