Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Bilindiği üzere 365,25 günlük Julian takvimini yürürlüğe koyup, ona adını veren Julius Caesar’dır. Bu takvim birbirine eşit olmayan on iki aydan mürekkeptir. Her dört yılda bir, Şubat ayına bir gün eklenir bu takvime göre, böylece fazlalık sahibi olan yıldaki gün sayısı 366 olur. Bu sıkıntıyı gidermek adına takvim üzerinde yapılan reformla birlikte bir yılın ortalama uzunluğu 365 gün 6 saat olmuştur.
Bu takvimin düzeltilmesi bir meseledir.
Nicolaus Copernicus
Copernicus’tan önceki dönemin en önemli matematikçilerinden olan Regiomontanus’un da (kendisine Ekşi Sözlük’te değinmiştim, bkz.) çağrıldığı takvim düzeltilmesi işi bilhassa Beşinci Lateranus Konsilinde (1512-1517) ele alınır. Papa X. Leo “ilahiyat ve astronomi alanındaki en büyük alimleri” çağırdığı -içeriği aynı olan- üç bildiri yayınlar, bildirinin içeriğinde söz konusu alimleri takvimi düzeltmeye teşvik vardır. Papa alimleri yazılı ve sözlü tartışmaya / görüşmeye çağırıyor görünür. Davetler sırasıyla 24 Temmuz 1514, 1 Haziran 1515 ve 8 Haziran 1516 tarihlerinde yapılır.
Elimizdeki kayıtlar bu davetin, daha sonradan evrenin tüm astronomik düzenini altüst edecek olan Copernicus’a “Roma’ya gelmesi için” gitmediğini gösterir. Ancak Copernicus’tan sonra yaşamış olan Galileo çok okunmuş olan meşhur Letter to the Grand Duchess‘inde (Grandük’e mektubu buradan okuyabilirsiniz) Copernicus’un, X. Leo’nun Lateranus Konsili altında takvimi düzeltme girişiminde bulunmasından çok hoşnut olduğunu ve Almanya’nın en uzak köşesinden bu konsil için Roma’ya çağrıldığını söyler (“… He was in fact so esteemed by the church that when the Lateran Council under Leo X took up the correction of the church calendar, Copernicus was called to Rome from the most remote parts of Germany to undertake its reform“). Oysa Edward Rosen’ın da bildirdiği gibi [E. Rosen, Three Copernican Treatises, Octagon Books, New York, 1971, s.359] eldeki başka hiçbir kanıt Copernicus’un bu konsile katıldığını göstermez, ihtinaldir ki, Galileo Regiomontanus, Middelburglu Paul ya da başka bir bilginle Copernicus’u karıştırıyor olmalıdır.
Copernicus takvim reformunu görüşen konsil için Roma’ya gitmez, -yukarıda ilgili davetin sözlü ve yazılı olmak üzere iki yönlü çağrıyı içerdiğinden bahsetmiştim- sadece yazılı olarak görüşlerini iletir. Bu bilgiyi de Middelburglu Paul’un Second Compendium Concerning the Correction of the Calendar başlıklı çalışmasında (Roma, 1516) Copernicus’u da Roma’ya gelmeyip sadece yazı gönderen alimler listesine koymasından biliyoruz.
Metin elimize ulaşmadığından Copernicus’un takvim reformu için ne önerdiğini bilmiyoruz. Ancak kaleme aldığı iki metinden hareketle elimize ulaşmamış olan metninin mahiyetini çözümleyebiliriz.
1) Copernicus davetten birkaç sene önce kaleme aldığı Commentariolus başlıklı metninde takvim konusunda pek de yetkin olmadığını gösterir hatta yılın uzunluğu konusunda açık hatalar bile yapar, bu bize en azından davetten önce veya davet döneminde Copernicus’un konsil tarafından takvim konusunda ciddiye alınabilir bir metin kaleme almadığını gösterebilir.
2) Copernicus büyük eseri De Revolutionibus Orbium Caelestium‘un başına eklediği Atıf yazısında [İlgili kısmın çevirisi için bkz. Göksel Kürelerin Devinimleri, s.16-17] ilgili konsilden resmî bir sonuç çıkmadığını ve kendisini -bu konuda da- daha büyük bir şevkle çalışmaya verdiğini söyler. O halde Commentariolus’tan hareketle vardığımız sonucu destekler şekilde, Copernicus’un “zaten” takvim konusunda resmî bir sonuca varılamamış olan konsilde etkili bir metin kaleme almamış olduğu düşünülebilir.
Ancak Galileo yukarıda bahsetmiş olduğum mektubunda, Copernicus’un külliyatından ve “resmî bir sonuca varılamadığına ilişkin” genel takvim tarihinden vardığım bu sonuca ters bir şekilde, Copernicus’un Roma’ya çağrıldığı yanında “takvimin bu konsilde Copernicus’un bilgilerine / öğretisine göre düzenlendiği” bilgisini de aktarır (“…who has no interest in Copernicus beyond approving his teachings”), ki oysa bu da, yukarıdaki çözümlememize göre, hatalı bir çıkarımdır (E. Rosen da Galileo’yu yukarıda verdiğim kaynakta, aynı gerekçeyle hatalı bulur, bkz. A.e., s.360).
Galileo’nun bahsettiği “düzenleme” olsa olsa adını Papa XIII. Gregory’den alan Gregorian takvimine geçiş olmalıdır, ki bu düzenlemenin de Copernicus’un “elimize ulaşmamış olan” metninde sunduğu argümanlara göre yapıldığı da kesin olmamakla birlikte, detaylı bir incelemeyle görülebileceği üzere, Copernicus astronomisine terstir, daha da önemlisi Copernicus’un kendisi bu konsilden yaklaşık 30 sene sonra tamamladığı eserinin atıf yazısında bu “etkilenmeden” hiç bahsetmemiş, aksine sonuçtaki muallâklığa vurgu yapmıştır.
latince bilmedigim icin az sonra verecegim linkin ne manaya geldigini de bilmiyorum. ancak ilgili linkte copernicus a refere oldugu yaziyor. cok sinirli olan bilgim ile ben de copernicus un Gregorian takvimine katkisi oldugunu biliyorum. Julian takvimi ile ilgili bir ilgisi olmadigi yonunde deliller daha kuvvetli.
link :
Bu kitap sayfası resminin bulunduğu web sayfası şu: http://www.hps.cam.ac.uk/starry/copercalen.html
Bu web sayfasında benim burada aktardığım minvalde şeyler söylenmiş, Copernicus’un Papa’nın çağrısına “yazılı” olarak cevap verdiği ancak ilgili metnin elimize ulaşmadığı ve Copernicus’un De Revolutionibus’un atıf yazısında (kısmen önsöz diyelim) az da olsa takvim reformu girişiminden bahsettiği vs. Ancak Copernicus’un elimizdeki hiçbir metninde, bu yazıda da belirttiğim gibi, takvim reformuna “etkin” dahli konusunda bir bilgi yoktur, aksine ilgili önsözde konunun muallâkta kaldığını söyler. Gregoryen takviminin sonraki düzenlemesinde Copernicusçu astronomiden yararlanılmış olması ayrı konu tabi ki, bu da Copernicus’un “doğrudan dahli” anlamına gelmez, benim düşüncem bu.
Zaten Copernicus’un esas metni olan De Revolutionibus özü itibariyle takvim konusunu tartışmaz, odaklandığı konu yeryüzü devinimi ve Güneş-merkezli evren anlayışıdır, Copernicus, yazıda da söylediğim gibi takvim konusunda yetkin olduğunu belli etmez, zaten aksi olsaydı Papalık makamı gözetiminde görüşleri ciddiye alınır ve konsilde sunduğu yazılı metin bu konuda tarihî bir hüviyete kavuşurdu.