Masaçuset üniversitesinden çocuk psikiyatristi Sharon Lamb Iron man gibi süper kahramanların erkek çocuklar için kötü örnek olduğunu söylemiş Guardian’a (teyit). Dahası geçmişin Superman’i “adalet, iyilik ve insanlık için” mücadele ederken, bugünün Iron man’i kaba, adaletten pek söz etmeyen, sarkastik bir yapıya sahip olmakla birlikte seksist bir dil kullanmakta, kadınları hor kullanmaktadır. Dahası bugünün ve dünün kahramanları arasında çok fark vardır. (“There is a big difference in the movie superhero of today and the comic book superhero of yesterday“)
Psikiyatristin “narrow version of masculinity” dediği Iron man’da (ve benzer kahramanlarda) ön plana çıkan erkekliğin kısıtlı / sadece bir tasviri, onu kendine model alan ve dış dünyada hakikî problemlerle yüzleşmek zorunda kalacak olan erkek çocukların zaman içinde bir tür ikileme düşmesine neden olacaktır.
Bana kalırsa “adalet”e sık vurgu yapmıyor oluşu modelin ön plana çıkan nitelikleri içinde bir önem arz etmiyor, zira bu gibi tasarımların yeni yetişmekte olan çocuklar üzerindeki bombardımanını kabul etmekle birlikte, bunu sorundan sayamayacak durumdayım. Zira zaten yetişmekte olan çocuklar var olan düzende adalet vurgusunun birtakım haksızlıkların kamuflajı olduğunu bilecektir çok geçmeden. Demokratik çözümden sayılan şahin operasyonları Iron man gibi kurgusal karakterlerin adaleti öncelikli görmeyen sarkastik yapısı asıl böyle bir düzene hazırlık mahiyetinde değerlendirilebilir. Asıl Superman’lerin yeryüzünde olmadığını göstermek (
http://i33.tinypic.com/2w65l78.jpg) ve Iron man gibi karakterlerin varlığına vurgu yapmak, çocukları bu modern cangıla hazırlar kanaatindeyim.
Iron man’leri çocuğun algı dünyasına uygun bir kalıpla sunacaksın ki, ileride gerçek Iron man’lerle karşılaştığında şaşırmasın. Amacımız ne? Sistemi değiştirme yolunda adım atmadan, çocukları dış dünyaya ilişkin birtakım hayallerle doldurup, onları iyiden iyiye gerçeklikten koparmak mı? Çocuk Polat Alemdar’ı izlemesin, mesajlarını gerizekalıya anlatır gibi anlatmış sihirli dadı dizilerini izleyerek beynini hamurlaştırsın. Mevcut çocukların geçmişten bugüne taşınan bilgi mirasının son halkası olduğunu unutarak seviyeyi düşürüyorlar. Bu hoş değil. Çocukların algı seviyesi yükselirken, çocuklara dönük türlü kısıtlayıcı tavırlarla bezeli sosyal yönlendirmelerin seviyesi düşüyor.
Aklıma gelense Paul Feyerabend’ın yaptığı bir benzetme. Akılcı Bertrand Russell aklını kullanıp soğukça “Anlamıyorum” diyor, Karl Popper ise nefes nefese kalıp “Russell haklı! Valla haklı! Ben de anlamıyorum!” bunun üzerine Paul Feyerabend da “Öyleyse ben de bu kadar basit bir şeyi anlamayan akılcıların aklından kuşku duymaya başlayacağım” diyor Yönteme Karşı’nın bir yerinde. Çocuklardaki keskin zekânın ironman gibi kurgusal tiplerle şekillenebileceğini, dahası bunun da erkekliğin sadece bir yönünün model alınması anlamına geldiğini düşünenlerin zekâsından kuşkulanmıyorsam da, bu tavrı akılcı bulmadığımı söylemeliyim. Akılcıyı akılcı bulmayan akılcının hezeyanı da olabilir bu. Neticede akılcı akılcıyı görünce, delinin deliyi görünce çomağını saklaması gibi, aklını saklar. Bu gibi her şeyden bir şey çıkaran akılcı tipler yaşama alanımızı olduğu kadar phantasma alanımızı da daraltıyor, var olan kurguların zaten gerçek dünyanın birer yansıması olduğunu unutuyor (bu kurgusal kadın kahramanlarda daha açığa çıkan bir unsur. Örneğin Batman’de Catwoman ve Poison Ivy, ikisi de erkek egemen toplumda bir şekilde ötelenmiş kadın karakterlerin sonradan kahramansı niteliklere bürünüşünü yansıtır, kadındaki sisteme isyan onu ne tümüyle iyi ne de tümüyle kötü kılar.
Sonuç mu? Sonuç sistemin gerizekalı kıldığı -bitkilerle kafayı yemiş durumda- Dr. Pamela Isley’in acı ve isyanla Poison Ivy’e -Uma Thurman gerçeği!- dönüşmesi ama yine de erkekler için bir seks sembolü olmaktan kurtulamaması! İşte premier lig buu!). Gerçeği çocuklara göstermeden ya da ona ilişkin örtülü mesaj sunmadan, onları uyuşturarak daha müreffeh ve huzurlu nesiller yaratabileceğimize ilişkin tuhaf bir kabulleri var. Yeni nesil bu tip akılcıların elinde heba olmadan, her defasında karşı muhakeme yürütecek, değillemeyi merkeze almış, kendisine karşı bile kuşkucu tiplere ihtiyacımız var.
Aksi halde kimi feministler dilde seksizmin temel göstergesi olan man-linked words yani sonu –man‘le bitsin ya da bitmesin bir şekilde eril kimliğe işaret eden terimleri ortadan kaldırmaya çalışırken (örneğin bkz. http://i36.tinypic.com/a49c2t.jpg), Sharon Lamb çıkıyor “ironman gibi süper kahramanlar seksist tavırlı” diyor ve dahası temasıyla ters bir şekilde eskinin supermanini örnek gösteriyor ve onun örnek alınması gerektiğini ima ediyor.
Superman karakteri de varlığı itibariyle, başlı başına seksist bir tahayyülün neticesi değil mi? En çok akılcılara akıl gerek, akıllansınlar ki, böylece sisteme çeki-düzen verilmesinin bu tipte küçük modifikasyonlarla mümkün olamayacağını anlasınlar, hele ki kısıtlama imalarıyla! Gerçeğin yansımasından (simulacrum), gerçekle yüzleşmekten korkanlar, insanların gerçeklikten beslenen kurgu yeteneğine bile dayanamaz. Gözü gören çocuk, Robin’in rengarenk kıyafetinin, Batman’in karanlık kıyafetine tezatından da bir şey çıkarır, ona güvenmek yeterli.
Share |