>İşte dijital çocuğum!
>
Biri daha sorunca,
artık bahsetmenin zamanı geldi dedim. Fotoğrafta gördüğünüz velet bir Uzak-doğu ülkesi olan yoksul Laos’un
Vang Vieng kasabasından. Bu fotoğrafa bir Flickr kullanıcısı olan
visbeek‘in slaytlarından birinde rastladım. Fotoğrafın bulunduğu slaytta, belli ki aynı dönemde yörede çekilmiş başka fotoğraflar da var ancak bu beni bilhassa etkiledi. Fotoğrafa başlık olarak belirlenmiş olan “
Just curious and cautious” yani “Sadece/Tam anlamıyla meraklı ama ihtiyatlı da” ifadesi bu denli “yerinde” olduğu için belki de, belki de ihtiyata bulanmış merakın bir yüzden “ancak” bu kadar okunabileceğini düşündüğüm için bu kadar hoşuma gitmiş olabilir bu “yüz”.

Dünyanın en fakir ülkeleri sıralamasında başı çekenlerden olan Laos’un Vang Vieng kasabası pek turist çeken bir kasaba. Turistler geliyor ve buranın mukadder sui generis yoksulluğundan şukelalanası kareler elde etmek istiyor ve hayvanat bahçesi gezer gibi gezdikleri bu mekanı insanat bahçesine dönüştürüyor. Koy cebine kredi kartını, giy şortunu, çık safariye, yıl boyunca içinde daralttığın ofis kaygılarını dindir, rahatla, reality şovun kameramanı ol, dön kendi medeniyetine çektiklerini flickr‘dan paylaş (elbette genel konuşuyorum, kastım bu fotoğrafı çeken değil). Medeniyetine garaip gelen başkalarının yoksunluğunu içindeki sanatçıya malzeme kıl. Tam bu noktada fotoğrafçı turistlerin leş kargası tıynetine okkalı bir küfür gelebilirdi, mazlum ve masum milletler adına ama o tıynet olmasa ben içim bunaldıkça açıp açıp baktığım, ruhî ve ontolojik kaygılarıma son dönemde bir tür dijital rehabilitasyon anlamını taşıyacak ölçüde anlam yüklediğim, reçete okur gibi okuduğum, bu kadar anlamlı ve güzel bir yüzle hiç tanışmamış olacaktım. Oysa bunu önemsiyorum. Demek ki ben de bu oyunun bir parçasıyım.
Fotoğrafçı turistin ya da turist fotoğrafçının “başka” insanı malzeme kılan tıyneti gibi benim de, en azından bu fotoğraf nezdinde, dijital beğenim aynı kofluğun başka bir görünümü. Ben de, fotoğrafçı turistler gibi, farkında olmadan başka bir insanı, fotoğraftaki veledi “fotoğrafı buraya alınıp, üzerinde konuşulacak” bir meta kılma temayülümle can sıkıyorum.
Reality reality’dir, yani
gerçeklik gerçekliktir, onun şovu olmaz. Ama ben de bu şovun bir parçası olmayı kabullendiğime göre? Ben de, yaşam ölçümle sınırları çizilen çağımın dışında kalmışlarına, çağdaşlarım gibi, malzeme gözüyle bakıyorum. Peki, ya
reality tam da bu demekse artık, yani Teoman Duralı hocanın deyişiyle, “
insanı insana malzeme kılmak “sa? O vakit çağımı reddediyorum. Tamam da, çağımı reddetmeyi de çağım bana öğretmiyor mu? Ben bu bilinci nereden aldım? Yine çağımdan. Bacon’ın “
Faber est suae quisque fortunae” yani “
Herkes kendi talihinin mimarıdır/sanatçısıdır” demesi gibi, çağım kendi yolumu çizebileceğimi söylüyor. Bu uğurda talihimi öyle çizebilirmişim ki, sonunda onu bile aşabilirmişim! Düşündüğüm (düşündürülen) bu.
Oysa insan çağını aşamaz, çağ insana kendisini aştığını hissettirerek ona “farklılaşmanın tadı”nı yaşatır, sadece bu kadar, ötesi yok. Çünkü çağı da yapan insan, insan kendi eserini aşabilir mi? Ve sürekli eser yaratımı ve buna bağlı olarak sürekli yaratılan eseri aşma çabası! Tam bir ad infinitum, Bütün ömrümüzü aşmakla tüketirken, yaşamayı es geçebiliriz. Bu düşünüşler bile kendi başına ne kadar şımarık olduğumu gösterebilir. Öyle ya, koy bir Laos’lu velet fotoğrafı, yap üstüne dijital yorumlar, adına da belki “aşma çabası” de ama yetinme “çağımı reddediyorum” gibi fazlasıyla puştça bir laf et. Neyse!
Adın ne bilmiyorum, güzel saçı taralı, küçük burunlu, meraklı ama ihtiyatlı, güzel çocuk, seni dijital çocuğum ilan ediyorum.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
>harika bir çocuk!
>çocuğun da sana benzer inşallah :))
>1.Yorumum: Meraklı ama ihtiyatlı kızın adı GİZem olsun. Jimi'nin adının son hecesiyle başlasın…2. Yorum: "Gece" olsun adı diyor. "sarımtırak bir gece gibi (fulvus nox) oldugundan gece yi uygun gorduk"
>Benim de aklıma Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bir şiiri geldi arkadaşlar.Minik yumrukları sıkılmış kinle Belli bir şeyler düşünüyor Kederden harap olmuş bir beyinle Hale
>Ne güzel bir çocuksun sen ya, hem Jimi'ye diyorum hem çocuğa. Ne güzel burnu var. Yazı da çok güzel, hep yaz Jimi.
>Maşallah maşallah! Teşekkür ederim güzel sözlere.