Facultas fingendi

“
Betimleme yetisi” veya “
tahayyül yetisi” olarak çevirebileceğimiz bu şey, öyle bir şey ki, estetik kuramcısı Baumgarten bunun kişinin
phantasia‘sına (fantezi, tahayyül) atfedilmesi durumunda, sanatsal işleyen kafadaki
phantasia ihtiyacının iki katına çıkacağını düşünmüştür. Dahası
ars analogi rationis yani
aklın benzetim sanatından çok daha özgür olmasını istiyorsak, ki sağlam bir kafa bunu istemez -sıyırmış olması lazım,
phantasia‘ya eklemlemek durumundayız. Yani
phantasia‘daki o
jartiyerli pelin batu imgesinin basit bir jpg veya kalitesiz çekilmiş avi dosyasında kalmamasını isteyen sanatsal ve bir o kadar masturbatif kişilik tahayyülündeki 3d gözlükleriyle sanki pelin batu odasındaymış gibi düşünebilirse, işte
facultas fingendisini iyi işletebilmiş olur. Bu açıdan bakarsak
facultas fingendi her
phantasia‘nın kaçınılmaz bir parçası olmakla birlikte, herkese bir ölçüde sanatsallık katar.
Diyebilirsiniz ki bu noktada, “ooo ben evde tek başıma kaldığımda hep sanatsal mı oluyorum yani?” Evet canım. Zihnindeki fantezişinaslığın bir parçası olan facultas fingendi yani betimleme/tahayyül yetisi, seni sanatçı kılıyor. Ama salt teoride, pratikte değil. Buna zihnî sanatsallık da diyebiliriz. Belki elin de işliyor beri yandan, olabilir ama bu seni actu yani eylemde sanatçı kılmıyor, pelin batu imgesi karşısındaki o işini ziyadesiyle zanaatkârlığına ve insanlığına yoruyorum.
Tekrar
facultas fingendi‘ye gelirsek, Eugenio de Caro’nun
Ars analogi rationis başlıklı
makalesinde kapsamlı bir şekilde işlenen konunun bir bölümü
facultas fingendi‘ye ayrılmıştır. Yazar
facultas fingendi‘nin üretici karakterde ve diğer aşağı bilişsel yetilerden (
inferior cognitive faculties) daha fazla özgürlük alanına sahip olduğunu söylüyor. Dahası yazara göre söz konusu
facultas yani
yeti bir nevi
poetica‘laşıyor yani şiirleşiyor. Çünkü alabildiğine özgür bir alanda salınıyor. Sadece
jartiyer giydirmekle kalmıyor imgesel kadına, aynı zamanda onun geçmişte yani jartiyeri giymiş olduğu anda ve tahayyül edildiği şu anda ve buradan hareketle (hem geçmişten hem de şimdiden hareketle) gelecekte yapacağının hayal edildiği striptiziyle bir bütünlüğü doğuruyor. Böylece
facultas fingendi fanteziden fanteziler üretilmesini sağlıyorken, beri yandan kişinin bu güçlü fantezişinas yönü, diğer bütün aklî faaliyetlerini örtüyor. O an hipnotize olmuş gibi saatlerce
pelin batu‘ya bakıyor oluşunun nedeni, Baumgartencı doğal estetik anlayışına göre, budur.
Facultas fingendi’nin
phantasia‘ya eklemlenmesi!

Bana sorarsanız yine Baumgartencı sanatçı kişinin ‘tasavvura doğal yönelimi‘ (dispositio naturalis ad imaginandum) olmasaydı jartiyer bile icad edilemezdi. Madem ki geçmişin estetik kaygıları jartiyeri yarattı ve pelin batu onu giydi, söz konusu yetinin başka bir tezahürü olan internet gençliğinin zihnindeki versiyonunu öteleyerek bir yere varamayız.
Buradan da başka türlü betimlemeler/tahayyüller ve icadlar çıkmayacağının bir garantisi yok, ha çıkacağının da yok ama insan yine de ”madem ki gerçekleşmiş, o halde yapıyı çözmeye çalışayım, bir mana gizli olabilir altında” diye düşünmeye daha yatkın. önce yapıyı çözelim, sonra sökeriz.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...