Amerikan Bayrağı
Amerika’nın meşhur ezoterik zihinlerinden Manly P. Hall sonradan Order of the Questçilerin gözdesi olarak eskiden ortaya koyduğu bütün iddialarla tekrar tekrar meşhur olmuştur. İşin tuhaf yanı dünyanın dört-bir yanındaki ezoterikler gibi Manly P. Hall’un da dövüyor mu seviyor mu belli olmayan yazım stilinin her iki taraf tarafından da savunulabilecek bir materyali gözümüze sokuyor oluşudur. Hâl böyle olunca farmason işi diye de öteleyebilirsiniz adamın yazdıklarını, “ne güzel ifşa ediyor, güzeel” diyerek de başköşe yazarınız kılabilirsiniz Aytunç Altındal örneğinde olduğu gibi.

Amerikan bayrağıyla ilgili söyledikleri de bu zatın aynı şekilde değerlendirilebilir. Secret Destiny of America’da Amerikan bayrağının başka sembollerinden bahseder. Ancak ilk kaynak da Manly P. Hall’un kendisi değil, bu hikâyeden ilk bahseden 1890 tarihli Our Flag of the Evolution of the Stars and Stripes‘ında Robert Alan Campbell’dır. Hikâye kabaca şöyle: İçlerinde Benjamin Franklin ve George Washington’ın da bulunduğu Kıta Kongresi 1775’te koloni bayrağını tasarlamak için bir araya gelir. Mekân Washington’ın askerleriyle birlikte yerleştiği Massachusetts Cambridge’de bir evdir. “Profesör” namlı yaşlı bir adama ait olan bu evde her şeyden evvel adamın kendisinin bir muamma olduğu aşikâr, zira bu zatla ilgili çok bilgimiz yok, sadece et, balık, kümes hayvanı ya da yeşil yiyecekler yemezmiş, likör, şarap ya da bira içmezmiş. Hayatın türlü zevklerinden kendisini arındırmış zatın bu tavırları eski Pythagorasçıların et-yemezliğini ve uyguladıkları sıkı perhizi hatırlatıyormuş. Bana da hatırlattı ama söylemek istemedim. Adam buğday, meyve ve çayla beslenir zamanını eski kitaplar ve nadir bulunan el-yazmaları arasında geçirirmiş.
Neyse efendim, Benjamin Franklin toplantıda öyle bir el sıkışmış ki bu yaşlı adamla, orada bulunanların hiçbirinin masonik bir ritüelin gerçekleştiği konusunda şüphesi yokmuş. Yazar Campbell en azından böyle aktarıyor, ama yalan ama doğru. Komite üyeleriyle yemek yendikten sonra Washington komite üyeleri önünde bu yaşlı adama bayrağın belirleneceği aslî toplantıya katılmasını teklif eder. O da bunu kabul eder. Çünkü o bir kümes hayvanı yemez, bira içmezdir (non sequitur örneği). Campbell’ın aktardığına göre komite önünde üç aşağı beş yukarı şöyle bir konuşma yapar bu yaşlı mistik:
“Güneş Oğlak burcundaki mezarından kalkıp yükseldikçe Koç burcundaki dirilişine doğru çıkar ve yükselişiyle birlikte Yengeç burcundaki parlak doruklara ulaşır. Bizim siyasi güneşimiz de doğduktan sonra gücünü, ışığını ve ihtişamını arttıracaktır. Yükseklerdeki yaz Güneşi ise bizim koloni güneşimiz göğü yöneten güçler arasındaki göksel âlemde kendine bir yer isteyerek dünya üzerindeki hiçbir ulus güneşinin gerisinde kalmayacak şekilde ihtişamlı yükselişindeki en üst noktaya ulaşana değin aslan burcundaki yakıcılığının tam kuvvetini ve gücünü kazanmış sayılmayacak.” (alkışlar)
Derler ki (çoğul konuştuğuma bakmayın Cambpell diyor, passim. yani) bu yaşlı profesör bayrakla ilgili olarak Birleşik Devletlerin yükselişini temel alıp üzerinde değişiklikler yapılma hakkını saklı tutarak komiteye sunar. Sunduğu şablon komite üyeleri tarafından hemen kabul edilir. Bayraktaki yıldızların kıymeti harbiyesi bu imiş ezoterik Cambpell’a göre. Yine Manly P. Hall’un aktardığı, başta temel niteliğini anımsattığım türden teoriye göre birleşik devletleri kuran irade güya Eskiçağ’dan bu yana yeryüzünü şekillendirmeye çalışan entelektüeller ve filozoflar grubu Order of the Quest’miş. Kimler kimler yok ki içinde, kutsal kaseciler, Hıristiyan ve Yahudi kabalistler, Gül-Haççılar, Illuminati vs. Bunlar eskinin bütün sembollerini dolarda dahil olmak üzere ABD’nin bütün şeylerine serpiştirmişler. Bugün de bu bilginin propagandasını sık yaparlar bildiğiniz gibi. Doların arkasını çevir güneşte bak, ikiye katla sonra onu da dörde böl ışığa tut uzay gemisi var bilmemne. Bunlar para gazanmak için yapılan hareketler olmakla birlikte, neredeyse her ulus inşasında gördüğümüz gibi genesis’e kutsal mythoslar atfederek, türlü siyasî yönelimleri ve propagandaları ulvîleştirme, böylece büyük kitleleri daha rahat bir şekilde manipule edebilme amacını da taşır.
Ben diyorum ki, Manly P. Hall bir deliydi. Ama deliliğin kaka bir şey olduğunu da söylemiyorum.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...